˚ ༘♡ ⋆。˚ ❀
Devasanın tanrısal görünümünün aksine, içindeki tutucu Eren'in gözünde yeryüzünde yürüyen en sevimli insandı. Özellikle Armin'in devasa vücudundan aşağı sürünecek enerjisi bile kalmadığında.
Eren, Devasanın boynuna kadar yükselmek ve Armin'i aşağı çekmek için acil durum ODM'sini kullanmak zorundaydı. Armin'i o titanı iki saat kontrol ettikten sonra bu kadar savunmasız görünce ciğerleri ağrıdı ve kalbi sıkıştı.
Eren iki ayağının üzerine düştü, yürürken kollarında hâlâ Armin'i taşıyordu. Armin'in kafasını göğsüne gömdüğünü ve parmağının gömleğine zayıf bir şekilde yapıştığını fark etti.
Gülmeden edemedi.
"Birileri yorgun galiba."
Eren, doktorun Armin'i yatırması için bir yatak hazırladığını görebiliyordu.
"Benim titam-- titanım sekiz katı... Seninkinden sekiz kat daha büyük... Hacim açısından..."
Armin mırıldanıyordu, nefesi yavaş ve düzensizdi.
"Ben... Sekiz kere... Daha fazla... Tükendim... Senden... Sen..."
"Sen ne dersen, melek."
Takma ad, kendini düzeltemeden Eren'in dilinden yuvarlandı. Sonra Eren bir sırıtışla onu burada kimsenin duyamayacağına karar verdi.
"Ne söylersen söyle... Güvendesin. Gözlerini kapatabilirsin."
Aşağı baktığında, Armin çoktan uykuya dalmıştı, nefesinin sesi rahatlatıcı bir ninniydi.
Armin'i yatağa yatırıp, sağlık görevlilerinin devralması için geri adım atmak acı veriyordu.
❀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙢𝙖𝙧𝙞𝙜𝙤𝙡𝙙𝙨 - 𝙚𝙧𝙚𝙢𝙞𝙣 ✓
FanfictionO gün Armin, kucağında bir kitapla nehirden aşağı koşarak geldi. Armin Arlert'in okyanuslar, buzdan topraklar, alevli sular ve özgürlük vaadiyle Eren Jager'ı kendine köle yaptığı o gün, karşılıksız aşkları için Eren'i boğan çiçekleri doğurdu. hanah...