İnleyerek karşılık verdi, hemen ardından kapanan zindanın sesi yayıldı külaklarına, titrek bir nefes verdi. Sğuktu, sertti temas ettiği yer. Ağrıyan bedeni güçsüzdü, hareker edemiyor ve gözlerinden düşen yaşları silmeye çalışıyordu. Tahta banktan tutunarak zorlukla kaldırdı bedenini. Yaralıydı, hırpalanmış ve yok olmanın eşiğine gelmişti. Hiçbir şey işe taramamıştı.
Kendini tahta bankın üzerine yerleştirdi ve ay ışığında kendini seyretti, elleri, bembeyaz elleri kan lekeleriyle kaplıydı. Gözleri kuruyan gözyaşları ile kasılmış, kanayan dudağının sızlaması ve yırtık, kirli kırmızı elbisesi kanla koyulaşmıştı....
Gözlerini açtığında karanlık bir mahzendeydi, dört duvarla çevrelenmiş, büyük, soğuk, örümceklerin ve sıçanların ev edindiği bir yerdi. Ayağa kalkmak için zorladı kendini, zorlukla ayağa kalktı ve soğuk duvara yaşlandı. Bileklerine zincirler takılmıştı, zincirler boylu boyuna zindanın sonuna kadar uzanıyordu.
Yutkundu ve zindanın kapısına doğru ilerledi ama zicirle o kadar uzun değildi. Parmaklıkların ardından büyük bir gölge belirdi ardından, çok geçmeden kahkahalardan kim olduğunu anlamıştı.
Bellatrix seke seke zindanın önüne geçmiş alayla Maria'ya bakıyor ve dalga geçiyordu."Küçük kız..." zindanın kapısını açtı ve içeri girdi ve Maria'nın ona ulaşamayacağı bir yere geçti. "TIlSIMIN YERİNİ SÖYLE! CRUCİO" hiç beklemediği anda vücudunda bir acı hissetti. Hızla yere çötü, bağırmaya başladı, canı öyle çok yanıyordu ki ne yapacağını şaşırmıştı.
"AAAAAHH AAH! DURRR! BIRAKKKKKK! AAAAAAA!"Bellatrix kahkahasını daha da arttırdı... Güldü, sordu ama Maria asla hiçbir sorusunu cevaplamadı.
Aradan kaç saat geçti bilmiyordu artık, günler bitmiyor, çektiği acı hiç son bulmuyordu. Bayılsa tekrar uyandırılıyor ve tekrar eziyet etmeye başlıyorlardı. Sabah, öğle, akşam... Zaman kavramı belli değildi artık.
"SÖYLE DEDİM! TILSIM NEREDE!"
"Asla, s - söy....söylemeyeceğim..." yutkundu, ağzına kan tadı geliyordu artık, nefes alamıyordu, kalbi öyle ağrıyordu ki tarif edilmezdi. "Ne kadar.... işkence etsende, söy - söylemeyeceğim... Asla..."
Bellatrix sinirle Maria'yı havaya kaldırdı ve hızla duravara fırlattı. Maria duvara çarpttığında bedeninde dayanılmaz bir acı hissetti, ağzında kanlar boşaldı... Konuşmadı, öylece yere çakıldı... Gözleri sonsuzluğa kapanmak istedi, ağı ağır yok oldu herşey....
...
"Baba! Kabul edildim! Hogwarts'ta gideceğim! Kabul edildim!"
"Aferin benim kızıma! Hiç şüphem yoktu benim. Sen Hogwarts tarihindeki en büyük cadılardan biri olacaksın! İnan bana."
...
"Meraba."
"Merhaba."
"Adım Maria.. Maria Pova."
"Harry."
"Eh, Hogwarts'ta görüşürüz herhalde."
...
"Çok güçlü bir kişiliğiniz olmalı Mrs. Pova, bu asa Ollivander açıldığından beri bu raflarda, kimseyi kendine layık görmemişti. Üstelik içindeki Fenrir dişi, artık nesli var olmayan, hayranlık duyulacak büyüklükte, güçlü bir hipogrife aitti."
...
"Seni pislik, düzenbaz!" dedi ve sinirle Malfoy'un suratına bir yumruk indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria Riddle Dumbledore 2
Fantasía"Maria..." Dünya tehlike altında, Karanlık güçlerin tehdidi artıyor. Karanlık Lord döndü, kaos'a sürüklenen bu dünya ise en sonunda ne ile karşılaşacaklarını biliyor. Ama Karanlık Lord'un bilmediği bir şey var, geçmişinden kalan bir kırıntı, hakimi...