***
'' Efendim, şikayet etmek gibi olmasın ama... Daha ne kadar yürüyeceğiz ? ''diyerek bağırdı Stark.
'' Stark bunu şikayet olarak sayıyorum. Ve ayrıca senin içten yanmalı montun üstündeyken.... Kapa çeneni.'' diye bağırdı Altman ama Stark'ın onu duyduğundan emin değilim. O biraz geride kalmıştı.
Yaklaşık iki buçuk saattir yürüyoruz. Ama görünürde hiçbir şey yoktu. Uçağa dönmek için ise fazlasıyla uzaktık.
Jenny'e baktım. O ise homurdanıp duruyordu:
'' Bana asker kurtaracağız dediniz. Her askere silah götüreceğiz değil. Steve şunlara biraz yardım etsen hiç fena olmaz.'' dedi
Silah dolu çantalardan birini elinden aldım.
'' Bu kadar uzun bir yolculuk sohbetsiz geçmez.'' dedim
'' Ne anlatmamı istersin ? Mesela şöyle bir hikayem var. Bilirsin her askerin mutfak ile bir macerası olmuştur. İşte o gün sıra bende. Herkes derin bir oh çekiyor. Sonuçta kız olduğum için. İnsanlar elimden en azından yenilebilecek bir şey bekliyor. Ama üzülerek söylüyorum ki onları hayal kırıklığına uğrattım. Yanlışlıkla tüm tuzu devirince yemek berbat oldu. Başka malzeme yoktu ve yenisini yapamadım. O yüzden o gün tüm askeriye aç kaldı.'' derken gülmeye başladı.
'' Ben bunu neden hatırlamıyorum ?''
'' Sen süper asker...Test...Serum...''
'' Aslında anlatmanı istediğim şey kendindi. ''
'' Ne demek istediğini anlamadım.''
Durdum. Ve yüzümü tam olarak Jenny'e döndüm.
'' Evet. Uzun bir süredir seni tanıyorum. Ama senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Aileni, geçmişini, çocukluğunu...''
'' Beni tanıman yeterli. Steve. Daha fazlasına ihtiyacın yok.'' dedi ve yürümeye devam etti.
'' İşte orda....!'' diyerek bağırdı Altman.
Evet sonunda geldik. Altmanın yanına yürüdük ve planı bir kez daha dinledik.
'' Stark sen kalsan daha iyi olacak'' dedi Altman Jenny'e bakarak. Jenny ise sessiz kalmayı tercih etti.
'' Efendim, gelmek istiyorum. Mutlaka bir yardımım dokunur.'' dedi Stark kararlılıkla.
Jenny'in pis sırıtışını gördüm. Evet, bu sefer Jenny kazandı.
Girişteki büyük kapıdan gelmeden 50 metre ötede bölümlere ayrıldık. Jenny ve ben. Stark ve Altman.
Aslında beklediğimiz gibi her yerden heil hydra diyen askerler çıkmıyordu. Sonuçta kolay kolay kimsenin bulamayacağı bir dağın tepesindeler.
Jenny şarjörünü kontorl ederken baktı ve:
'' Kandır ve gönder.''
'' Kandır ve gönder''
Bu aramızda kullandığımız bir tekniktir. Saldıran kişiye sanki saldıracakmış gibi yaparsın ve yanındakinin hamle yapmasına izin verirsin.
Arka girişin kilidine ateş ederken kilidi kırdım.Kapı uzun ve dar bir koridora açılıyordu. Jenny önden gidiyordu. Uzun ve dar koridorun bitişinde 2 yola ayrılıyordu. Sağ taraftakini tercih ettik. Sonra Jenny kapının önünde durdu ve içeriyi işaret etti. Bu şu anlama geliyordu. İçeride birileri vardı. Biz ya içeri girip herkesi öldürecektik. Ya da risk alarak önümüze devam edecektik. İçeri girmeden önce ikinci silahımı da çıkararak içeri girdim. Jenny benim için kapıyı açtı.Bir kaç kurşun yere düştükten sonra işim bitti. Jenny de içeri girdi.
'' Bu kadar hızlı tahmin etmiyordum.'' dedi Jenny
'' Sadece 3 kişi vardı zaten.'' dedim.
Jenny masanın üstündeki kağıtları karıştırmaya başladı. Eline birkağıt aldı ve dikkatlice okumaya başladı.
'' Bunlar yazışma kağıtları ama kodlu.'' dedi.
'' Kıramaz mısın ?'' dedim.
'' Berlin de iken Enigma'yı kırmama az kalmıştı.'' dedi ukalaca.
Masanın üstündeki kağıdı aldı ve bir şeyler karalamaya başladı. Bir kaç dakika sonra.
'' Teserract 'ı koruyun. Her ne pahasına olursa olsun.''
'' Teserract ? Bu bir isim mi ?''
'' Zannetmiyorum. Kelime Almanca değil. ''dedi ve kağıdı cebine koydu.
'' Diğer kağıtlar önemli değil mi ?''
'' Almanca yazışmalar. Göz attım da, işe yarar bir şey yok.'' Odadan çıktık.
Daha büyük bir koridora giriş yaptık ve merdivenlerden aşağıya indik. Aşağısı gerçekten çok büyüktü. Büyük ve kötü kokulu. Sanırım Altman'a rapor vermek için uygun bir yerdi.
''Ben Cap.Tamam aşağıdayız. Konumunuz nedir?''
***
Altman etrafı gözetlerken Stark bazı verileri ölçüyordu.
''Stark acele et.'' dedi Altman.
'' Tamam bitti sayılır.''
'' Tamam. Cap. Stark ölçümlerinde tuhaflık tespit etti. Aşağıda güçlü bir silah olabileceğinden şüpheleniyor. Devam edin. Bizim işimiz biraz uzun.'' dedi Altman.
'' Aşağıda öyle güçlü bir enerji var ki şuana kadar keşfedilmiş hiçbir şeye benzemiyor.'' dedi Howard.
***
'' Hadi devam edelim.''
Yürümeye devam ettik. Ve kapılar ile dolu koridoru dinlemeye başladık. Yanıp sönen loş bir ışık, berbat bir koku... Bunlar ürkmek için yeterliydi. Ama pes etmek için asla.
Jenny ileride soldaki kapıyı işaret ediyordu. Gerçekten iyi duyan kulakları tıkırtı duymuş olmalıydı. Kapının yanına gittik. Mermilerimizi tekrar kontrol ettikten sonra ,Jenny kapıyı açtı bende silahlarımı doğrultarak odaya girdim.
Oda bomboştu ve... burası çok ama çok büyük bir laboratuvardı. Etraf sadece çalışan cihazların ışığı ile aydınlanıyordu. Ve en çok da o mavi ışıkla.
'' Bunun ne olduğu hakkında bir bilgin var mı Jen ?'' diye sordum.
'' Teserract. '' dedi.
Laboratuvarın etrafına bakınmaya başladım. Hiçbir şey görünmüyordu ama Mavi Işık sayesinde etrafa gaz salındığını gördüm. Anlamam çok uzun sürmedi ama kapıya gitmek için çok geçti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angel With A Shotgun
خيال علميI'm an angel with a shotgun, fighting til' the war's won, I don't care if heaven won't take me back. I'll throw away my faith, babe, just to keep you safe. Don't you know you're everything I have? ..and I wanna live, not just survive, tonight Ö...