RED

300 30 11
                                    

'' Onu ne yapacaksın, Whitehall ?'' dedi doktor Zola.

Whitehall başını usulca çevirdi ve yuvarlak küçük gözlüklerinin arkasındaki kararlı mavi gözleriyle bakarak, '' Bizden biri '' dedi.


Kendime gelip gözlerimi açtığımda gördüğüm ve duyduğum ilk şeylerdi bunlar. Ama tabi ki bunları belli etmemem gerekiyordu.


Soğuk bir masa hissediyordum çıplak bedenimin altında. Gözümü açmadan bile o güçlü ışıkları hissedebiliyordum. Bu sahneler yabancı gelmiyordu. Ne de olsa daha önce tabi tutulduğum sahnelerdi.


Herkesin sırları vardır. Bazıları tutulamayacak kadar önemsiz, bazıları uğruna ölünebilecek kadar değerli. Evet benim de sırlarım var ve çoğu zaman hayatımın hangi bölümünün sır olmadığını sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Bulduğum cevap ise sırlarım olmadan Jenny West adında bir kişinin olmadığıdır. Gerçi bu da benim sırrımın parçası. Peki ben kimim ? Neyim ve ne için buradayım ?


Kader beni Alperden içeri Almanya'nın batısına küçük ve çelimsiz bir kız olarak attı . Güçlü olmamı gerektirecek hiç bir neden de yoktu zaten. Ailesi ile birlikte küçük bir kasabada yaşayan bir kız için ortalıkta hiç bir tehlike yoktu. Ta ki 1.Dünya Savaşı başlayana kadar.


Her gücü yerinde Alman erkeğinin yapması gerektiği gibi babamın savaşa gitmesiyle evde yanlızca abim, ben ve annem kalmıştık. Gerçi 2 hafta sonra abimi de götürdüler. Annemin bağırışları hala gözümün önünden gitmez.


Evde kalan tek erkeğin de gitmesiyle yalnız kalmıştım. Daha sonra annem evden yiyecek bir şeyler bulmak için çıktıp bir daha dönmemesi ile tamamen yapayalnızdım. Her gün yiyecek bir şeyler arıyor çoğu zaman aç kalıyordum. Bu küçük bir kız çocuğu için oldukça zor bir durumdu.


Ve sonra onlar, kırmızılar geldi. Beni bu sefil hayattan kurtardılar. Hiç bakılmadığım kadar iyi bakıldım. Sevgi ve şefkat gördüm. Onlar beni iyi bir asker olmam için değiştirdiler. Bana bir çok test ve deneyler yaptılar. Başarılı da oldular. Beni iyi bir asker yaptılar. Ne dedilerse yaptım. Ne yaptığımı, ne için yaptığımı asla önemsemedim sadece yaptım ve eve dönünce de çok iyi bakıldım. Mutlu bir hayatım, etrafımda bana önem veren insanlar vardı. Sonra bir anda her şey gitti. Elimden alındı.


Onlar geldi. Her yağmur öncesi kara bulutların gökyüzünde biriktiği gibi geldiler tekrar bir savaşla 2.Dünya Savaşıyla . Nasyonel Sosyalistler. Alman İşçi Partisi'nin köpekleri. Ne denilirse acımasızca yapanlar, zulüm etmekten keyif alanlar... Her şeyi yerle bir ettiler. Beni seven bütün insanları öldürdüler. Gözlerimin önünde. Ben ise kaçmayı başardım. Ama hala düşünüyorum, kaçmasaydım orada onlar için savaşsaydım. Ama intikamımızı almak için kaçtım.


Kar fırtınasında arkama bakmadan koştuğumu hatırlıyordum. Ne önümü görebiliyor ne de düşünebiliyordum sadece koştum.


Sonra eski bir arkadaşın yanına gittim. Kalabileceğim tek kişi oydu. Çünkü o bizden biriydi bir kırmızı. Ona intikam istediğimi söyledim. Yapmam gereken savaşta karşı tarafta yer almaktı. Bunun için Amerikan Ordusuna geçtim. Ve daha önce almış olduğum eğitim beni en iyilerin yanına taşıdı. Ve gerisini zaten biliyorsunuz.


Ben ne kadar uyanıklığımı belli etmemeye çalışsam da, makineler tersini gösteriyordu. Whitehall'un yanıma geldiğini ve sonra üstümdeki ışıklanın söndüğünü hissettim.


'' Gözlerini açabilirsin '' dedi.

Açmamakta direttim. Makinelerden sesler hala gelmeye devam ediyordu.

'' Uyanık olduğunu biliyorum. Gözlerini açsan iyi edersin.''


İster istemez gözlerimi hafifçe araladım. Küçük gözlüklerinin arkasındaki mavi ve hırs dolu gözleriyle bana bakıyordu.


'' Öncelikle şunu söylemeliyim ki, her şeyi ama her şeyi biliyorum.'' nefes aldı ve devam etti. '' Belki de senin hakkında senden daha çok şey biliyorum. Bu yüzden bana yalan söylemen sana olan güvenimi zedeler. Sonuçta biz aynı kandanız, Almanız. Almanlar bir birini kollamalı, yardım etmeli. Sence de öyle değil mi ? Leni Riefenstahl ?''


Kötü haber şu ki; ''Sırlar sizlere özel bir şey değildir. Ve hiç kimse bir sırrı sonsuzluğa taşıyacak kadar becerikli de değildir.''


Kimliğim açığa çıktı, deşifre oldum. Şu bana istediklerini yapabilecek durumdalar. Görünen şu ki işim bitti. Ama önemli olan asıl şey işimin bitmesinin yanı sıra arkamda bırakacaklarım. Steve, Altman, Bucky, Hitler, Almanya ve de ölümüne sebep olduğum Hermann. İşim bitti bitmesine de peki ben ne yaptım, bir hiç uğruna mıydı bütün şeyler ? Verdiğim sözler, benimsediğim fikirler, ettiğim yeminler...


'' Ülkeni neden terk ettiniz bayan Riefenstahl ? Ülkenizin size en çok ihtiyaç olduğu zaman onları neden yüz üstü bıraktınız ?''


'' Ülkemin ihtiyacı olan yardımı ancak karşı tarafta yer alarak yapabilirdim çünkü.''


'' Bu çok ironik değil mi ?''


'' Siz de benimle aynı fikirde değil misiniz doktor Whitehal ? Hydra da aynı fikirle kurulmadı mı zaten ? Nasyonel Sosyalizm'e karşı gard almadınız mı ?''


'' Bayan Riefenstahl, bence şimdi aynı dilden konuşmaya başladık.'' dedi gülümseyerek.


'' Yanılıyorsunuz Doktor Whitehall. Benim ve sizin konuşabildiğimiz aynı dil yalnızca Almanca olacaktır.'' dedim ukalaca. Sonuçta bana iyi şeyler yapmayacağı kesindi en azından bu hakkımı değerlendirmeliyim.


Tam karşısındaki hydra bayrağına bakarak sorularına devam etti:

'' Kırmızı. Adınız buydu değil mi ? Yoldaşlarını hatırlıyor musun ? Heinrich, Waldemar,Wilhelm ... ''


'' Siz kardeşinizi unutur musunuz ? Maalesef Naziler hepsini öldürdü.Yoldaş kalmadı.''


'' Size onların ölmediğini söyleseydim bayan Riefenstahl, bana inanır mıydınız ?''


''Cevabı zaten bilmiyor musunuz , Doktor ?''


'' Peki şu an burada olduklarını söyleseydim. Fikriniz değişir miydi ?''











Angel With A ShotgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin