1

109 12 4
                                    

Nefret ediyordu. Her sabah aynı şekilde hazırlanmak,giyinmek,aynı yolda yürümekten nefret ediyordu Hwang Hyunjin. Bir şeylerin her zaman monotonlaşmasını sevmemişti,sevememişti.

Sarı saçlarına baktı aynadan, yeni bir sabaha başlarken. Sabahları yüzünün şiş olmasınıda sevmezdi. Kendini izlemeye o kadar zaman ayırmıştı ki,çalan alarmının sesiyle irkildi. Sessizce dudaklarından bir küfür kaçarken saatin sekiz olduğunu fark etti. Geç kalmamıştı,erken bile kalkmıştı kendi rutinine göre.

Mezuna kalmıştı ve bu yüzden geçen sene almadığı desteği alabileceğini düşündüğü için bir dershaneye başlamıştı. Haftanın dört gününü orda geçiriyordu ,pek de şikayetçi sayılmazdı çünkü bir iki kişi harici kimseyle çok konuşmaz dersini dinler ve giderdi.

Sarı saçlı olan kendine gelmeye başladığında ,yavaşça yatağından kalkarak gelişigüzel bir şekilde odasını toparlayarak yüzünü bile yıkamadan mutfağa doğru ilerledi. Su ısıtıcısını çalıştırıp bardağına kahvesini koydu,kahveye farklı bir bağımlılığı vardı. Aslına bakarsanız Hwang Hyunjin'in çok denilebilecek alışkanlıkları yoktu,nikotin ve kafein dışında. Telefonunu açarak gruba gönderilen ders programına baktı,her hafta düzenli olarak değişirdi. Bugün üç ana dersi vardı,bu da yetmiyormuş gibi hepsinden üçer saat dersi vardı ki bu dokuz saat ederdi. Sinirlendi kendi kendine ,bazen gerçekten büyük insanların kafasını anlamak istiyordu.

Grubun bildirimlerinden çıkıp gelen diğer mesajlara bakmaya başladı,hocaların olmadığı farklı ve gereksiz bir grup daha vardı ve yıllık olarak sessize almıştı. Rahatsız edilmeyi sevmiyordu,etmeyi de sevmiyordu. Sınıflarındaki Jisung Chaeyoung ve Chan'la konuşuyordu sadece,sarışına göre sadece onlar sınıf ortalamasına göre konuşup anlaşılabilecek kişilerdi. Düşüncelerinden suyun kaynadığını belirten ses ile kurtuldu,yavaşça bardağına suyu dökerek kahvesini homojen hale getirmek için karıştırdı.

Kahveyi biraz soğumaya bırakırken lavaboya giderek yüzünü soğuk suyla yıkadı. Soğuk suyu severdi,kendine gelmesine yardımcı oluyordu. Yüzünü kurulayıp aynada kendine baktı. Saçlarını eliyle düzeltti,tarama gereksiminde bulunmadı çünkü ona göre güzel duruyorlardı.
Kapatıcıyı aldı önündeki raftan,yavaşça gözaltlarına uygulayarak gizledi yorgunluğunu. Lavabodan çıkarak odasına girdi tekrardan,üzerine gri eşofmanını ve siyah sweatini geçirdi. Sweatinin içine tişörtte giymeyi ihmal etmedi,zaten yeterince kansızdı ve çabuk üşüyordu.

Parfümünü de sıkarak çantasına gereken şeyleri koydu,sigara paketini de eline alarak tekrardan mutfağa doğru adımladı. Soğumaya başlayan kahvesini yavaşça içmeye başladı.  Kahvaltıları da sevmezdi sarışın olan,sabah kalkınca kahvaltı kelimesi midesini bulandırırdı. Kendini çok yorgun hissetmesine rağmen kahvesini bitirirken dershaneye gitmek için ayaklandı. Önemli şeyleri alıp almadığını hatırlamak için zihnini yokladı. Sigarasını ve cüzdanını almış mıydı? Çantasının ön gözündeydiler. Kulaklıkları,telefonu peki? Kulaklıkları eşofmanını cebinde ve telefonu elindeydi,önemli gördüğü her şey yanındaydı. Beyaz vanslarını giydi ve kapının önündeki aynadan kendini kontrol etti,gündelik duruyordu ve olması gerekende zaten buydu.

Evinden çıkarak kapıyı kilitledi ve anahtarlarını çantasının içine nereye attığına bile dikkat etmeden bıraktı. Evde tek yaşamak bazen zor oluyordu,anahtarını kaybetse çilingir çağırmaktan başka seçeneği kalmazdı mesela. Ama alışmıştı. Sokağa adımını atmasıyla eli çantasına gitti sarışının,yavaşça sigarasını çıkardı.

Bir dalını çıkararak dolgun dudaklarına yerleştirdi,çakmağını da bularak dudakları arasındaki sigaraya yanması için can verdi. Paketini ve çakmağı tekrar çantasının ön gözüne koyarak ilerledi. Kafasında günü planlamaya başladı,yaklaşık on saat dershanede olacaktı. Verilen aralarla birlikte hesapladığında akşam dokuzda çıkacağını fark etti. Muhtemelen çıktığında hali kalmayacaktı ama bugün canı nedense sahile uğramak istiyordu. Sarışın olan,resim çizmeyi severdi. Sahili çizmek istiyordu ve kendine aradığı fırsatı bulduğunu kanıtladı. Eve gitse de hali kalmayacak ve ders çalışamayacaktı zaten,sadece boşa zaman öldürecekti. Evet,dedi kendi kendine. Bugün gidebilirdi ve önünde bir engeli yoktu. Sigarasını bitirmiş ve biten izmariti elinde tutmaya başlamıştı,yere atılan çöpleri sevmezdi. Yere atılan hiçbir şeye tahammülü yoktu ve insanları düzeltmekle değil kendini düzeltmekle başlamıştı her şeye.

Yirmi dakika yürüyerek dershanesinin önüne geldiğinde kenarda duran ve sadece sigara izmaritlerinin atıldığı çöpe izmaritini bıraktı. Dershanesi kalabalıktı ve nerdeyse herkes sigara içiyordu,idare çözümü herkesi engellemekle değil herkese ortak izmarit atabilecek alan sunarak sağlamıştı. Kartını okuttuktan sonra merdivenlerden sınıfına doğru ilerledi,bu sabah açık lisede okuyan on ikiler ve mezunlar vardı. On ikinci sınıflar ikinci kattayken mezunlar üçüncü kattaydı. Bundan pek şikayetçi sayılmazdı,isterlerse asansör de kullanabilirlerdi ama asansörlerden oldum olası korkmuştu sarışın. Düşünsenize,bir anda duruyorlar ya da zincirlerde bir problem oluşuyor ve bam,yere çakılıyorsunuz. Hayatını bu kadar değersiz bir şekilde vermek istemiyordu sadece ve her şeyi çok düşünen biriydi,bu yüzden merdivenler daha güvenli geliyordu.

Saate baktığında daha derse on beş dakika kaldığını görerek sınıfa girip yerine çantasını bıraktı. Yanında Seungmin oturuyordu,dönem ve dershane başlayalı bir ay olmuştu daha ama bir aydır böyleydi bu durum ve asla şikayetçi değildi sarışın. Seungminin tatlı biri olduğunu ve sessiz olduğunu düşünüyordu ki öyleydi. Seungmin'e başıyla selam vererek lavaboya doğru ilerledi usulca. Elleri sigara kokuyordu ve Seungmin ne kadar belli etmek istemese de rahatsız oluyordu bundan. Üstündeki kokuyu silemese de eli için çabalayabilirdi en azından. Lavaboya geldiğinde içerde 3-4 kişi olduğunu fark etti,sanırım alt sınıflardı çünkü sarışın onları tanımıyor veya anımsamıyordu.

Musluğu açarak elini biraz ıslattıktan sonra sabun sıkarak köpürttü,elini iyice yıkayarak peçete aldı ve kurulamaya başladı. Arkasındaki arkadaş grubunun ne kadar fazla konuştuğunu düşünürken aynadan gözleri mavi saçlı çocukla kesişti. Diğerlerinin aksine konuşmuyor ve kendisine bakıyordu,sarışın olan küçük olanın gözlerini kaçırmasını bekledi ama beklediği gerçekleşmedi ve şaşırdı. Mavi saçlı olan gözlerini çekmeden çekmeyecekti,sorgularcasına bakıp kaşlarını çattı. Küçük olan sırıtırken büyüğüne bakarak dudaklarını yaladı,sarışının gözleri küçüğün güzel dudaklarına kaydığında kaşları daha da çatıldı ve ister istemez gözlerini çekti. Elindeki yaklaşır iki dakikadır tuttuğu ve artık parçalanmaya başlayan peçeteyi çöpe atarak son kez baktı aynadan mavi saçlıya. Mavi saçlı olan korkusuzca hala kendisine bakarken yanındaki çilli çocuğun ona seslenmesiyle yavaşça çilliye doğru çevirdi bedenini :

"Jeongin,bizi dinliyor musun sen?" sitemle sormuştu bunu çilli olan. Daha çok bıkmış gibi bir hali vardı.

"Hyung,sabah sabah Changbin hyungla dün gece neler yaptığını anlatıyorsun,ilgi alanıma girmiyor." Demişti mavi saçlı çocuk.

Mavi saçlının dediklerini yarım yamalak duyarken kapıyı kapatmıştı sarışın.

Jeongin diye geçirdi içinden. Unutmayacaktı ve içinden bir ses zaten kendisini ona hatırlatacağını fısıldadı.

------------------------------------------------
oy verirseniz sevinirim,başladığınız tarihi bırakabilir misiniz?

hyunin-fleshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin