3

41 8 2
                                    

Dersi bitmişti. Sonunda,diye geçirdi içinden. Tek istediği gününü öldüren sınıfından çıkıp sahile gitmekti sarışının. Çantasını zil çalınca toparlayıp hızlıca sınıftan çıktı,yeterince kalmıştı zaten. Binalarından çıkarken kulaklıklarını telefonuna bağladı. Her şekilde şarkıyı severdi aslında,ama genelde modu çok yüksek olmazdı. Lana'nın tanrıça olduğunu düşünüyordu. Hayır,düşünmüyordu. Lana kesinlikle bir tanrıçaydı.

Arka planında Carmen çalarken attı sessizce adımlarını,boş hissediyordu. On sekiz yıllık hayatında kimseyle çok yakın olmamıştı,belki de güven hissini yeterince tanıyamadığı içindi. İnsanlara karşı duygusal veya cinsel anlamda çekim,veya etkilenme de hissetmezdi. Sarışın genel olarak hissetmiyordu.

Şarkısının sonuna gelirken sahile geldiğini fark etti,yürüyüş yolunda devam edip sahilin sonuna gidebilirdi ama bunun için fazla üşengeçti. Yüzünde sahilin tenha olmasının gülümsemesi varken ilerledi büyük adımlarıyla. Kuma direk temas etmemek için ceketini kumların üzerine bıraktı,ardından yavaşça oturdu. Çantasını yanına koyarken cebinden sigara paketini çıkardı,bir dalını dudaklarının arasına yerleştirdi usulca.

Çizmek istiyordu. Ona çizmek yaşıyor gibi hissettiriyordu,sarışın artık bir şeyler hissetmek istiyordu. Cebinden çıkardığı çakmağıyla sigarasını yakarken eskiz defterini ve kalemini çıkardı. Şarkı dinlemeye devam ediyordu,bu playlisti sadece Lana içeriyordu. Çizerken Lana dinlemeyi severdi çünkü,sesi huzur veriyordu.

Etrafında baygın bakışlarını gezdirdi,köşede ateşin etrafında oturan ufak bir grup gördü. Böyle kalabalık arkadaş gruplarına girdiğinde gerilirdi sarışın,insanları anlamak zordu. Ne kadar fazla insanla zaman geçirirseniz kendinizi o kadar açarsınız karşıdaki insanlara,bunlara değip değmeyeceklerinden emin olamıyordu sadece. Ailesiyle gezen,daha doğrusu bir eli annesinin diğer eli babasının elinde olan bir kız çocuğu gördü. Her zaman hoşuna giderdi ufak çocuklar,sadece gürültülü olmalarına katlanamazdı.

Bakışlarını sahilde biraz daha gezdirirken gözüne aydınlatmanın vurduğu mavi saçlar takıldı. Sarışın,kimseye yakıştıramadığı mavi saçların bu çocukta nasıl bu kadar güzel durabildiğini hala çözebilmiş değildi. Jeongin'i görmek beklediği son şey bile olabilirdi. Ama kararını verdi,ne kadar oturduğundan emin olamasa da Jeongin'i çizdi. Her detayına,sınavında tam puan almak isteyen öğrenci gibi uğraştı. Mavi saçlı çocuğu çizmeye devam ederken gözleri kesişti,sarışının elleri bir anda dururken donduğunu hissetti. Eskiz defterini şüphe çekmemeye çalışarak kapatarak mavi saçlıya doğru baktı. Siktir,yanına doğru geliyordu.

Jeongin Hyunjin'in yanına oturmak için üzerindekini kumlara serereken Hyunjin eskiz defterini çantasına sokmakla meşguldü. Mavi saçlı olan yanına yerleştiğinde ellerini başının altına yaslayarak sarışının yüzüne odaklandı. İçinden geçirdikleri dışına yansıtsaydı,sarışın olanın onu sapık sanacağından emindi. Sarışın,mavi saçlının bakışları altında küçüldüğünü hissederek en sonunda dolgun dudaklarını araladı.

"Neden bana baktığını sormamda bir problem yok diye düşünüyorum."

Sarışın o an hissetti,dudaklarındaki on sekiz yıllık susuzluk kendini yeni gösteriyordu. Mavi saçlı çocuğun dudaklarına gözü kayarken kendinde kalmaya dikkat etti. Mavi saçlı olan dudaklarını aralayarak önce derin bir nefes verdi,ardından sözlerine düşündüklerini yansıtmakta bir sakınca görmedi.

"Hyung,dudakların dolgun gözüküyor. Dokunabilir miyim?"

Hyunjin gülerek başını önüne doğru çevirdi. Dokunabilir miydi? Evet,dokunabilirdi. Siktiğimin sorusunu sormak yerine dokunmuş olmasını istedi,ama mavi saçlının yaşça küçük olduğu için saygısını kaybetmemeye çalıştığını umdu. Başını olumlu anlamda sallayarak izin verdi.

Mavi saçlı çocuk sarışının dudağına baş parmağını koyarken nefesini tuttu,gözüktüğü kadar dolgun olduklarını fark etti. Yavaşça hyungunun dudaklarını okşadı,sarışının gözlerini istemsizce kapattığını gördü. Bu hoşuna gitti,daha fazlasını istedi. Jeongin istediğini elde eden biriydi,bunun için ne kadar kaba ya da kibar olunacağını da pek umursadığı söylenemezdi. Sarışın olan titrek bir nefes verirken Jeongin konuşmasına kısık tonda devam etti,

"Hyung,parmaklarım. Parmaklarım dudaklarının içindeki sıcaklığı istiyor. Bana bunu verebilir misin? "

Sarışın afallasa da izin verdi. Pişman olmayacağını biliyordu,olsa da fark etmezdi. O an nasıl isterse öyle davrandı,dudaklarının üzerindeki davetkar parmaklar için dudaklarını araladı. Mavi saçlı olan işaret ve orta parmağını sarışının dudaklarından içeriye doğru iterken,bu sefer mavi saçlının titrekçe nefes aldığını fark etti sarışın olan. Bu sarışını gülümsetmiş,mavi saçlıya bakarken ağzındaki parmakları yavaşça emmesine sebep olmuştu. Jeongin gözlerini Hyunjin'de sabitlerken parmağının ucunda hissettiği dil ile birlikte gözlerini kapatmamaya çalışıyordu. Hyunjin'İn bunu yaparken olan yüz ifadesini görmek,hatırlamak istiyordu daha doğrusu.  Siktir diye geçirdi içinden Jeongin ,dişlerini hafifçe sürtmesi altındaki üyesini zorluyordu.

Sarışın olan seslice ağzına aldığı parmakları bırakırken mavi saçlıya baktı,tek etkilenenin kendisi olmadığını fark etmek ona iyi hissettirmişti. Mavi saçlının aklından geçenleri merak etti,dudaklarından çıkacak olan sözleri söyleyeceğini tahmin edememişti.

"Hyung,bunu benim için daha sık tekrarlamak ister misin. İyi bir hyung olarak?"

Mavi saçlının ses tonunda dalgınlık hakimken usulca dudaklarından döküldü kelimeler.

"İnnie,senin için bunu her zaman tekrarlayabilirim. İyi bir hyung olmamı sağlayacaksa tabii."

Bunu söylemeyi Hyunjin ne kadar beklemiyorsa,Jeongin'de böyle bir şey duymayı beklemiyordu. Birbirleri hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Cinsel çekim denebilir miydi?Bundan da emin değillerdi. Ergenliğe vursalar,ikisi de olgunlaştığına inanıyorlardı. Aslında tek sebep vardı,

Birbirleri için yaratılmışlardı. Jeongin'in güzel ve büyük elleri,Hyunjin'in ince beli için yaratılmıştı.

hyunin-fleshHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin