Bölüm şarkısı:Emir Can İğrek- Beyaz.
🧚♀️
Ailemi orada bırakıp Bursa'ya dönmemizin üstünden bir hafta geçti. Bu süre zarfında ne telefonlarım sustu, ne de arkadaşlarım yanımdan ayrıldı. Hatta beni en çok şaşırtan mesaj atanlar arasında Yağız'ın da olmasıydı.
Herkes benim acımı paylaşmak için uğraşıyor ama hiç kimse içimdeki ateşin ne denli büyük olduğunu bilmiyor.
Zaten bilmezlerdi de. Yaşadığım sadece dışarıdan görüldüğü kadardı, peki ya içimde yaşadıklarım? Onları gören yok hisseden yok. Olmasın da zaten. Kimsenin içimdeki enkazdan haberi olsun istemiyorum. En az hasarla kurtulmayı tek başıma başarmam lazım. Bunu aileme borçluyum. Onlara bunu kimin yaptığını bulmadan rahat edemem. Ve onu bulduğum an benden onu öldürmemi isteyecek durumda olmasını sağlayacağım.
İçimde bulunan ateşte onu da yakacağım.
Gözlerimi açıp yataktan zorla da olsa doğrulmayı başardım. Çıplak ayaklarımla banyoya geçtim. Bir duş almak bana iyi hissettirecekti. Üstümdekileri çıkarma gereği duymadan buz gibi akan suyun içine girdim. Bir an ürpersem de sonraları soğuk su iyi geldi. Soğuk su üzerimden akıp giderken neler yapacağımı nasıl bir yol izlemem gerektiğini düşünerek zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Olduğum ortamdan soyutlanmıştım bile.
Kapı durmadan yumruklanınca olduğum düşüncelerden sıyrılıp duşa girmeden önce kilitlediğim kapıya baktım. Cevap verme gereksinimi bile duymadan kapıya ilerledim. İclal'in dışarıdan gelen sesi tüm evde yankılandı.
''Beril aç şu lanet kapıyı. Ses ver duymuyor musun beni? Gerçekten kıracağım şimdi kapıyı. Korkutuyorsun beni!!''
Hızlı hızlı konuşarak kapıyı yumruklamaya devam ediyordu.
Soğuk görüntüsünün altında sevdiklerine gösterdiği çok güzel bir kalbe sahipti. Sevdiklerine zarar gelmesindense kendinin zarar görmesini isterdi. Sesine endişe yayılmıştı. Kendime bir şey yapacağımı düşündüğünü ses tonundan bile hissediyordum. Ah İclal'im şuan ailemin yanına gitmek için nelerimi vermezdim bir bilsen. Ama onları öldüren katil dışarıdayken benim kendimi öldürme gibi bir lüksüm yoktu. Bunun farkındaydım.
Kapıyı açmak için suyu kapatıp kapıya yöneldim. Açınca İclal'in derin nefes alıp üzerimdeki ıslak kıyafetlere aldırmadan kollarını bana sarması bir oldu. Hala benim konuşmamı bekleyen İclal'e tepki bile veremiyordum. Sadece bende onun gibi kollarımı ona dolayıp sarıldım. O sırada İclal,
''Çok korktum aptal. Nasıl kapıyı kilitlersin? Nasıl beni böyle bir korkuyla sınarsın?'' diyerek bağırmaya devam etti. Gerçekten kulağımın dibinde bu kadar bağırması kulak zarım için iyi değil ama İclal bunun farkında bile değildi. Gerçekten onu korkuttuğumu yüzüne bakınca gördüğüm endişeden anlayabiliyordum.
''Tamam İclal'im kusura bakma biliyorsun dalgınlığım üstümde bu ara. Kapıyı kilitlediğimi bile hatırlamıyorum.'' Başını iki yana sallayıp,
''Neyse hadi gel üstünü ıslak kıyafetlerden kurtaralım. Hasta olacaksın.'' diyerek beni odaya sürükledi.
Ne o ne ben konuşmadan yatağa geçip oturdum. İclal'i izlemeye başladım. Dolabımdan iç çamaşırlarımı ve eşofman takımı çıkarıp yanıma geldi. Üzerimdekileri çıkarmaya başladı. Onunla yaşadığımdan beri ondan utanmıyordum. Hiç sahip olamadığım kız kardeşim olmuştu. Kuru kıyafetlerimi giydirdikten sonra fön makinesiyle kısa saç kurutma işlemi gerçekleştirip saçlarımı taramaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTENMEYEN
Teen FictionZaman geçtikçe bir bilinmezliğin içinde buluyorum kendimi. Nereye elimi atsam başka bir gerçekle yüzleşiyorum. Doğru bildiğim gerçeklerin yalan olduğunu öğreniyorum. Hayatım aslında koca bir yalandan ibaret. İntikam ve kanlarla dolu bir hayat. Bu k...