Bölüm Şarkısı
Taladro feat Özge Şabo: Yarım Kalanlar.
Soğuktan kızaran burnum ve uyuşan parmaklarımı umursamadan İclal ile koşar adım salona gidiyorduk. Bugün voleybol takımı için sponsor görüşmeleri olacakmış ve sergileyeceğimiz performans hem bizi hem fakülteyi iyi yönde etkileyecekmiş. Dün bütün takımı toplayan Ümit Hoca uzun uzun bu konuda vaaz vermiş gerekirse götümüzü yırtmamızı söyledi. Mükemmel ikna çeşidi. Sabah erkenden toplanıp bir iki ısınma maçı yapmamızı öğleden sonra ise asıl maça çıkıp gelecek olan sponsorlardan bir kaçını ikna etmemizi istedi.
Beni ayakta tutan en büyük şeylerden biri de voleyboldu. Küçükken annemin ısrarıyla voleybola başlayıp bu zamana kadar devam ettirdim. Başımdan ne geçerse geçsin bir tek voleybol oynarken rahatlıyordum. Bu öyle bir alışkanlıktı ki ne zaman canım bir şeye sıkılsa kendimi salonda voleybol oynarken buluyordum. Annem böyle bir şeye vesile olduğu için ona teşekkür etmeliydim.
'Beni duyduğunu biliyorum anne teşekkür ederim.'
Yüzümdeki gülümsemeyle salona geçiyordum. Bu sponsorluk uzun zamandır beklediğimiz bir şeydi ama takım tam anlamıyla hazır olmadığından hoca bu zamana kadar sponsorluk işini açmamıştı. Eğer sponsorluğu alabilirsek okul takımı dışında ligde de ismimize yer verebilecektik ve bu bizim için çok büyük şanstı. Artık uğraştığım şeyin meyvesini yeme vaktim gelmişti. O yüzden bugün göstereceğim performans için her şeyimi verecektim.
Salona girdiğimizde Ümit hocayı ve ısınan diğer kızları gördüm. İclal ve bana ters bakış atıp yanımıza gelen Ümit hocayı fark edince anında yönümüzü değiştirip soyunma odasına kaçtık. Sabah sabah hiç gılgamış destanı hakaretlerini dinleyecek havamda değildim. Hızlıca siyah şort ve kısa kollu takım formalarımızı giyip hazırlandık. Saçımı tepeden at kuyruğu yapıp İclal'e baktım. Oda hazırlanmış aynada saçını arkaya tutturuyordu. ''Hadi.'' dediğimde hemen salona döndük. Nehir'le ayak üstü konuşup hemen sahaya geçtik.
Takımda olduğumuz için diğer derslerde yoklamada sıkıntı olmayacağını belirtmişlerdi. Önce koşu sonra ısınma hareketlerini yapıp iki takıma ayrılıp maç yapmaya başladık. Genelde smaçör yada pasör çaprazında oyuna başlıyordum. Bilek gücüm sağlam olduğundan Ümit hoca da aynı fikirdeydi. İclal ise servis konusunda erkeklere taş çıkartır. Öyle sert ve net servis kullanıyor ki karşıdan kimse karşılamak istemiyor. Nehir ise tam bir pasördü. Hem blok hem pas anlamında çok iyiydi. Takımdaki diğer kızlarda oldukça iyilerdi. Bu yüzden sponsorluk işini kapmamız zor olmayacak.
2.seti tamamladığımızda Ümit hoca 10 dakika mola verdi. Nehir üşümek istemediğinden salonda kalırken İclal'le ben dışarı sigara içmeye çıktık. Ne sporcu ama. Saate baktığımda 10'u geçmişti. Birazdan Emir ve Kemal'de gelirdi. Sabah dersleri vardı. Öğleden sonra bizim için derse girmeyeceklerini, eğer hiçbir şirket sponsor olmazsa Emir'in babasına yalvarmaya gideceklerini söylediler. Salaklar.
Sigaramı yaktıktan sonra telefonuma baktım. Ekrana kısa bir bakış attığımda ne bir mesaj ne bir arama vardı. O geceden sonra iki gün geçmişti. Hiç karşılaşmamış ve konuşmamıştık. Beklediğimden değil ama geceye dair her şey kesik kesik olduğundan konuşup bu belirsizliği çözmem gerekiyordu. Tabi ki ilk mesajı ben atmayacak ve gururumu çiğnemeyecektim. Fazla gurur göte vurur yalnız... Zaten yeterince rezil olduğumu düşünüyordum.
''Ne o yok mu kayıp prensten bir haber?'' dedi İclal. Başımı ona çevirdiğimde aceleyle telefonumu montumun cebine attım. ''Ne prensi be! Ondan olsa olsa çirkin kurbağa olur. Haber falan beklediğimde yok saate baktım sadece.'' deyip başımı çevirdim. İclal ikna olmamış gibi bana dönüp, ''Valla öpersen prens olabilir tatlım boşuna yazılmamış onca masal.'' deyip gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTENMEYEN
Teen FictionZaman geçtikçe bir bilinmezliğin içinde buluyorum kendimi. Nereye elimi atsam başka bir gerçekle yüzleşiyorum. Doğru bildiğim gerçeklerin yalan olduğunu öğreniyorum. Hayatım aslında koca bir yalandan ibaret. İntikam ve kanlarla dolu bir hayat. Bu k...