LÜTFEN BU YAZILARI ATLAMA VE OKU
Başta klişe gibi gelse de bir iki bölüme öyle olmadığını anlayacaksınız. Daha çok karakterin yerinde olsam nasıl olurdu diye düşünerek oynadığım bir oyun bu kitap.
O yüzden ilk bölümlerde kızı direkt yeni ailesinin evine ışınlamıyorum, testten önce ve test sonrasındaki hayatı, ailesiyle geçirdiği vakitleri de yazmak istiyorum. Belki sıkılacaksınız, bize kan ver vahşet ver ya da sevgi ver yumuş yumuş olalım diyeceksiniz ama bu da benim kurgum ne yapalım:) Her şeyin bir yeri ve zamanı var.Sadece ana konu birinin yeni ailesine alışma süreci değil. Aileler alışınca kitaplar beni sıkıyor. Benim kurgumda ana konu direkt Oya'nın hayatı. Odak noktam hep Oya.
Oya, biziz.
Bu kitapta hayatımız var.
Dünyada büyük bir çoğunluk maalesef ki hak etmediği hayatları yaşıyor. Ebeveynlerin büyük çoğunluğu olgunlaşmamış. Bunun için de yetişkin gibi davranmıyor, sorumluluk almıyorlar. Terk ediyorlar, beceremediği ilişkiler için ailesindeki kişileri suçluyorlar, ruhsal bir problemleri olduğunu fark etseler bile iyileşmek için bir harekette bulunmuyorlar. İşte tam bu noktada da iş çocuklara düşüyor. Çocukları daha tekli rakamlardaki yaşlarında yetişkin oluveriyorlar.
Bazımız burada kitap okumayı seviyor onlar ayrı. Ancak benim şuan sesleneceğim genç kardeşlerim diğerleri. Wattpad'de kitap okumak birçoğunuzun kaçış noktası, biliyorum. Gürültülü aile ortamından ya da iletişimi olmayan yalnızca televizyon sesine aşina olduğunuz evinizin salonundan kaçıp odanıza çekildiğiniz, telefonda kendinizi ışınladığınız farklı bir ütopya burası. Bazılarınız için de kitap parası verilmediği için girdiği bir mecra. Her ne olursa olsun hepinizi okuma azminizden ötürü tebrik ediyor, yanaklarınızdan öpüyorum.
Karışan hayatlar konusunda bir sürü kitap görünce açıkçası şaşırdım. İlk başlarda ilgimi çektiği için okumaya başladım ancak yorumlarda kendi hayatlarından yakınan kızlarımı görünce üzülmeden de edemedim. Bazen karakterle öyle bir bağ kuruyordunuz ki, onca olaydan sonra onun sevildiğini görmek sizleri de mutlu ediyordu. Fark ettiklerim üzerine daha çok okumaya başladım ve bir analiz yaptım. Bizi bu kitapları okumaya en çok ne itiyordu?
Sevgisizlik, yalnızlık, sesimizin duyulmaması, anlaşılamamak... Bunlar kendi yakın çevremiz için geçerli. Bir de çevresel etkenler var ki onlar da; Ekonomik problemlerden ötürü aktiviteye sahip olamamak, eğitim sisteminin eksikliklerinden ötürü günün çoğunu okulda geçirmek, aldığımız derslerde teoriye yüklenilmesi ve bundan sebeple üzerimize üst üste toprak atılıyormuş gibi hissetmemiz. Sebepler çok, suçlayıp da kendi vicdanımızı rahatlatacağımız suçlu yok.
Bunun için bir kitap da ben yazmak istedim. Eğer baş karakter yeni ailesinde de aradığı ilgiyi bulamasaydı ne olurdu? Ya da şöyle sorayım, insanlar bize ilgi göstermek zorunda mı?
Aradığın ebeveyn ne annende ve babanda olabilir ne de arkadaşında, sevgilinde ya da eşinde. Aradığın o ebeveyn sende. Kendi çocukluğunun elini tutabilecek ebeveyn senin yetişkin halin. Hayata küsme, yaşadıkların ne kadar zor olursa olsun yaşanacak ve bitecek. Sevilmemek senin suçun değil. Kimse seni sevmiyor diye sen de kendini sevmeyi bırakma.
Onun için diyorum, Oya biziz. Oya'nın yaşadıklarını okuyacağız. Yaptığı tercihler bazen sinirlendirecek bazense destekleyeceğiz. O da düşecek, kendini suçlayacak, var olmak istemeyecek. İnsan sonuçta. Ancak her uyandığı yeni sabahta hayatı için yeni kararlar alacak. Sevilmiyorsa zorlamayacak. Onu da olduğu gibi sevecek birileri karşısına çıkar elbette.
Yine de tüm olanlar demek değil ki diğer karakterlerim suçlu. Belki de Oya'nın zihni bazı olayları farklı yorumlamıştır. Ailesi düşündüğü kadar onu sevmiyor da değildir. Belki dışlanmıyordur, kendisi çevresini dışlıyordur. Ön yargılı olan Oya da olabilir. İllaki sevildiğini anlamak için 'Acaba ölseydim mezarımın başında ağlayan olur muydu?' diye düşünmesine gerek yok. Yaşarken de görebilir. Hem onun için ağlanması sevgi göstergesi değildir ki. Birçok cenaze evinde ağlayan insanlar, gerçekten merhum için mi ağlıyor? Cenaze evinde yediği etli pidenin tuzuna ağlayan insan da gördü bu gözler.
Ya da illaki insanların mı sevmesi gerekiyor? Oya'nın yetiştirdiği çiçekler Oya'yı sevmez mi? Her gün beslediği evcil hayvanı, önüne ekmek doğradığı sokaktaki kuşlar... Dünya bizleri sever, asıl biz onu sevmediğimiz için her gün yok ederiz. Yoksa Dünya bize tatlı sularını sunar, ötüşen kuşların sesleriyle kulaklarımızı besler, gözümüze hoş gelecek bir sürü renge sahiptir. Gökyüzü ayrı yeryüzü ayrı güzeldir. Peki doğa bizi bu kadar severken biz neden yitip gidelim?
Evren bizi seviyor.
Tanrı bizi seviyor.
Renklerle dolu bir sayfada minicik bir siyah noktaya odaklanıp hayatımızı harcamayalım. Her güne yeniden başlayalım. Unutma ki bizler faniyiz. elbette hata yapacağız. Hatamızdan ders çıkardığımız sürece de huzurla yaşamaya devam edeceğiz.Evet arkadaşlar, diyeceklerim bu kadardı. Dilerim kurgumu beğenirsiniz.
Ben sizi seviyorum, siz de kendinizi sevin.
Bölümlerin yorumlarında görüşmek üzere...Saygılarla, Dilara
2025

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVHAMLAR OLSUN/DÜZENLENİYOR
Teen Fiction**KİTAP 15 BÖLÜME ULAŞMASI İLE DÜZENLENMEYE ALINDI. YAYINLANMIŞ BÖLÜMLER EN KISA SÜREDE DÜZENLENMESİ TAMAMLANIP TOPLU OLARAK TEKRAR YAYINLANACAKTIR. *** YAYIN TARİHİ: 31.05.25 Geçmişimden kurtulmak için bugünümü yaktım. Bugünümü kurtarmak için ise d...