1.8

440 32 38
                                    

'Pardon tanışalım mı?

Tekten bir çift olalım mı?'

Aynaya bakmıştım, üstümde siyah bir takım elbise, deniz mavisi bir kravat ve bir türlü bana düzgün gelmeyen dağınık saçlarım.

Biraz sonra bu halde mi evlenecektim yani?

Misafir odasındaki tarakla hemen saçımı taramaya çalışmış ve üstümü başımı düzeltmek için uğraşıyordum.

Bir yıldır birlikteydik. Sarada da bir yaşını geçmişti. Onun doğum gününde sana evlenme teklifi etmiştim. Evet, kızımızın ilk doğum gününde ona çevrilen telefon kameraları aniden sana evlenme teklifi eden bana dönmüştü ama umurumda değildi. Zaten minik bir bebek olduğu için ilgi sürekli ondaydı ve biraz ilgiyi haketmiştik.

Şimdi evleniyorduk, yeni taşındığımız müstakil ve küçük bir aile evinde. Evimizin bahçesindeki minik çardakta yeminlerimizi edecektik.

Ne şanslıydım ama sana sahip olduğum için. Bunu her geçen gün daha iyi anlıyordum. Sana aşkla baktığım her gün, bana aşkla baktığın her gün bu kadar şanslı olduğum için şükrediyordum.

Annem odama gelmiş ve kravatımı düzelterek saçlarımı düzgünce taramıştı. Üstümü başımı düzelterek ellerimi sıkıca tutmuştu. Heyecandan ellerim titriyordu.

Bana sımsıkı sarılmıştı. Kendini ağlamamak için sıktığını biliyordum. Seni çok seviyordu ve beraber olduğumuz için çok mutluydu.

Sonra koluma girdi ve beni odadan çıkardı. Ben çardakta seni bekleyecektim, Kakashi de seni bana getirecekti. Çocuksu bir heyecanla bekliyordum seni.

Annemle beraber çardağa geldik. Başımla rahibi selamladığımı hayal meyal hatırlıyorum. Heyecandan yerimde duramazken gelen birkaç misafire başımla selam vermiştim.

Abim, abimin eşi Shisui, abimin ve eşinin yakın arkadaşları İzumi, Madara büyükbabam, üniversiteden arkadaşlarım Suigetsu, Karin ve Jugo vardı. Senin tarafında ise bir kaç ay önce tanıştığım büyük arkadaş grubun vardı. Shikamaru, Choji, Sai, Temari, İno, Kiba, Shino, Lee, TenTen, Gaara ve Kankuro vardı. En önde ise İruka vardı ve kucağındaki Sarada ile ağladığını belli etmemeye çalışıyordu.

Bu bir yılda hepsi ile tanışmıştım ve hepsini de çok seviyordum. 

Sağ tarafta benim tanıdıklarım, sol taraf ise senin tanıdıkların oturuyordu. Sağ en önde annem ve babam oturuyordu. Arkalarında abim, eşi ve İzumi vardı. Onların arkasında Jugo, Karin ve Suigetsu varken, Madara büyükbabam en arkaya yerleşmeyi tercih etmişti. Eski kafalı bunak.

Çardağın karşısına beyaz banklar yerleştirmiştik. Aralarında kalan yolun kenarları ise beyaz papatyalarla süslüydü.

Annemin işareti ile senin ve Kakashi'nin geleceğini anladım. Ayaklarımla ritim tutuyordum ve o birkaç dakika hiç geçmemiş gibiydi.

Sonra sen Kakashi'nin koluna girmiş bir şekilde geldin. Ben herşeyi unuttum.

Güneş sarısı saçların olağanüstü bir şekilde düzgündü. Kenardan birkaç kıvrımın çıkıştığını görünce gülümsemiştim. Hafif olan sakalını kesmiştin. Karşımda 18 yaşındaki bir çocuk gibi duruyordun.

Yanıma yaklaştığında sana elimi uzattım. Heyecanlı denizlerini gözlerimden ayırmadan elimi tutarak çardağa çıkmıştın. Senin ellerin de benim gibi titriyordu.

Görmesem bile Suigetsu'nun bizi video'ya çektiğini hissetmiştim.

Ağzının hareket ettiğini gördüm ama ne dediğini hiç duymadım. Tüm dikkatim konuşurken açılan veya büzülen dudaklarındaydı. Dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum.

Sonra senin sözün bittiğinde bende konuşmaya başladım. Ne demem gerektiğini biliyordum ama ne dediğimi bilmiyordum. Transta gibiydim. Tek odağım sendin.

Rahip de birşeyler söyledi ama ben sadece bana yaklaşan sana baktım. Sonra da belini kavrayarak seni kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim.

Yüzlerce hatta belki binlerce kez öpüşmüştük. Bunda bir farklılık vardı. Yeniden doğuş gibiydi. Dudakların bile farklı geliyordu. Farklı ama daha güzeldin. Benimdin, kelimenin tam anlamı ile.

Dudaklarımızı ayırmış ve alnımı alnına yaslayarak yüzüklü ellerimizi birleştirmiştim. "Ben seninim, sen de benim."

Sözümü sen tamamlamıştın. "Biz birbirimize aidiz. Sonsuza dek."

Elini daha çok sıkmıştım ve konuklara dönmüştük. Annem de İruka'da ağlıyordu.

Çardaktan inmiştik. Annem hemen gelerek ikimize birden sarılmıştı, hatırlıyorsun değil mi? Sonra İruka'da kızımızla geldi. Babam ve Kakashi de gelip bize sarılırken çevremizi de arkadaşlarımız doldurmuştu.

Kısa süre içinde herkes aile sarılmamıza dahil olmuştu.

Belki minik evimizde sadece sen, ben ve oğlumuzla birlikte yaşayacaktık ama ailemiz hep böyle büyük olacaktı.

Pardon Tanışalım mı? //SasuNaru-NaruSasuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin