13.Bölüm

984 77 24
                                    

Üzerimde mavi bir elbise vardı. Belime kadar uzun saçlarım omzumdan aşağı salınmıştı. Ön kısımları arkada örgüyle birleştirilmişti. Kendimi peri değilde prenses gibi hissetmiştim. Kapının Çalmasıyla adımlarımı kapıya doğru yönelttim.

"Adennn harika görünüyorsun. Ben nasıl olmuşum."

Benden bin kat daha fazla heyecanlı olan Açangül'ü incelediğimde onun da çok güzel gözüktüğünü görmüştüm. Üzerinde su yeşili elbise vardı. Saçlarını topuz yapmıştı. İki tutam dalgalı perçem yanaklarına süzülüyordu.

"bana diyorsun ama sen kendine bak muhteşemsin."

Gülerek sarıldık. Öğrencilik hayatım boyunca her anımda yanımdaydı. Han'ı merak ettiğini biliyordum. Ama o benim yanıma gelmeyi tercih etmişti.

"Han'ı gördün mü?"

"aaa henüz görmedim. Odasındadır herhalde."

"gel gidelim, hazırım ben."

Birlikte Han ve Tan'ın odasına doğru yürüdük. Onları kapının önünde dışarı çıkarken gördük. İkisi de hazırdı.

"oooo hanımefendiler bu ne güzellik böyle, ben Han. Sizleri tanıyabilir miyim?"

"Sizde çok şıksınız."

"ah öyle miyiz gerçekten?"

Sahte utangaçlıkla söylediğiyle hepimiz kahkaha attık. Açangül ve Han önden yürürken biz Tan ile arkadan yürüyorduk. Tan;

"Aden..."

Kolumdan tutulmam ile sözü yarım kaldı. Aren kolumu tutan kişiydi. Bakışları sadece bana odaklıydı.

"törene kadar sana eşlik edebilir miyim?" ben henüz cevap veremeden Tan söze girdi.

"ben eşlik ediyordum zaten"

"sana sormadım duygusal peri"

"hisler perisi demek istedin herhalde."

"yoo duygusal peri demek istedim"

"senin derdin ne"

Onlar tartışmayı büyütmeden araya girdim.

"yeterr! Kimsenin bana eşlik etmesine gerek yok kendim gidebilirim."

"Aden ben.."

Kimsenin konuşmasına fırsat vermeden, hızla balo salonuna girdim. Boş bir masaya oturup etrafı inceledim. Az bir zaman sonra diğerleri de benimle aynı masaya oturdu. Salon çok güzel hazırlanmıştı. Beş altı kişilik masalar salonun her yerine koyulmuştu. Salonun ilerisinde sahne vardı. Sahnenin önünde upuzun kırmızı simli bir halı...

Etrafı incelemeye devam ederken gözüme cam bir vitrin takıldı. Tamamen camdan oluşmuştu ve kilitliydi. İçinde her renkten taçlar vardı. O taçlardan birinin günün sonunda benim olacağını düşünmek heyecanımı daha da arttırdı. Cam fanusu incelerken en üstte tam ortadaki bir taç gözüme takıldı. Zümrüt yeşili rengiyle, parlak taşlarıyla o kadar zarif ve güzeldi ki, gözlerimi ondan alamıyordum.

"çok güzel görünüyorsun orman perim."

Yanımdan gelen sesle başımı yan sandalyeye çevirdiğimde Aren'i gördüm. Diğerlerine baktığımda kendi aralarında konuşuyorlardı. Ona kızsam bile bu uzun sürmüyordu. Yüzüne baktığım an kızgınlığım geçiyordu.

"teşekkür ederim, sen de çok şık olmuşsun.. Koca tırtılım."

Gözlerindeki parıltılarla baktı bana. Aynı bakışlarla karşılık verdim. Başımı sahneye çevirdiğimde. Hala o taca bakıyordum. Kendimi somut bir nesnede görmem normal değil gibiydi. Dikkatimi masada duran küçük kremalı pastalara çevirdim. Bir tane alıp yemeğe başladım.

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin