16.Bölüm

771 55 3
                                    


Günler geçiyordu. O günden sonra o cadıyı hiç görmemiştim. Sıradan günlerimize hem devam ediyor hem de önlem almaktan geri
durmuyorduk. Bu sessizlik beni her geçen gün daha da geriyordu.

Bahçeki çiçeklerle ilgilenirken önümdeki fidanın büyüdüğünü kocaman bir güle dönüştüğünü gördüm. Bunu gerçekleştiren kişiyi görmek için arkamı dönmeme gerek yoktu. Zaten biliyordum.

"çiçeğimden uzak durmalısın."

Aren'in sesini duymamla kocaman gülümsedim.

"senin mi?"

"evet orman perisi, benimsin."

Yüzüm kızarmıştı. Başımı önüme eğdim ve saçlarımla yüzümü gizledim.

"çiçekten bahsetmiyor muydun?"

"çiçekle konuşuyordum. Senden uzak durması için."

"bana orman perisi diyip nasıl çiçeğin uzak durmasını beklersin."

"ahh saçma oldu değil mi?"

İkimizde gülüyorduk. Onun gülüşleri gerçekken benim gülüşlerimi ardında koca bir korku yatıyordu. Bilinmezliğin korkusu. Görünenden öte görünmeyenden korkmuştum her zaman. Ve hep korktuğum şeyle sınanmıştım. Tek dileğim bu sefer galip çıkmaktı.

"seni çok seviyorum Aden. Ne olursa olsun bu unutma tamam mı?"

"Nerden çıktı şimdi bu? Ben de seni seviyorum. Biliyorsun."

"söylemek geldi içimden."

"korkuyorsun değil mi?"

"korkuyorum Aden ama korktuğum kendim değil. Sana bir şey olması. Benim bu evrende senden başka ailem yok Aden."

"benim ailem senin de ailen! Sen de bunu unutma."

"benimle evlenir misin?"

"Ne!"

"ne olacağımız belli değil. Yirmi yılım heba oldu. O zaman sen yoktun. Ama şimdi varsın. Artık ertelememeyi öğrendim. Evlen benimle orman perim."

Doğru söylüyordu. Hayat ertelemek için çok kısaydı. Her günümüz 'acaba yarın saldırı olacak mı?' korkusuyla geçiyordu. Belki yarın bu soruyu sormaya, benimde buna cevap vermeye zamanımız olmayacaktı. Her anı iyi değerlendirmeli kıymetini bilmeliydik. Onu seviyordum. İlk gördüğüm andan beri. Hayır desem bile kalbim ondan uzakta yaşayamazdı. Biz birbirimize aittik.

" evlenirim Aren evlenirim."

Yüzünde daha önce görmediğim bir gülümseme belirdi. Minnet miydi? Yoksa sevgi mi? Çözülemeyecek kadar farklı, sahte olamayacak kadar gerçekti. Beni kollarının arasına aldı. En güvendiğim limandaydım şimdi.

"teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Seni çok seviyorum. Orman perim."

Anlını alnıma yasladı. Sonra dudakları dudaklarına... Beni öperken şehvet yoktu. Sevgi vardı, aşk vardı, özlem vardı...
Sanki yıllardır bu anı bekliyormuş da aradığını bulmuş gibi tutunmuştu dudaklarıma. O benim koca tırtılımdı. O benim bu evde tanıdığım ilk kişiydi.

"hadi ailene bu haberimizi bildirelim. Sevgilim."

"bu kadar çabuk mu?"

"unuttun mu? Ertelemek yok."

"ertelemek yok." diye tekrar etti dudaklarım.

"hadi."

O elimden tutmuş içeri doğru adımlarken, arkamdan gelen sesle kendimi yerde bulmam bir oldu. Sırtıma boylu boyunca sabitlenen bir ağrı vardı. Ne olduğunu anlamak için kafamı kaldırdığımda, Aren'in o kırmızı gözlü cadının büyülerine karşı geldiğini görmüştüm. Gözlerim kocaman olmuş, nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Korku tüm benliğimdeydi şimdi.

Mutlu olma sürem bu kadar kısaydı işte. Bir saat gülsem, bir gün ağlamak olarak geri dönüyordu. Aren'in hala cadıya karşı geldiğini görmemle ayağa kalktım. Korkularımın esiri olmanın sırası değildi.

Onlara yaklaşırken, cadının Aren'e karşı hamle yaptığını görmemle rüzgar gülü oluşturup gelen büyüleri kendine yönelttim. Cadı beklemediği hamleyle boylu boyunca yere uzandı.
Arkadan gelen darbeyle tekrar yere yapıştım. Başka cadılar vardı. Oldukça kalabalıklardı. Hepsinin hedefi bizdik.

Yerde sırtüstü döndüm. Başımı şelalenin olduğu tarafa çevirdim. Akan suları, buhar gibi elimde toplayıp buza çevirdim. Cadılara püskürttüm. Hemen ardından gökyüzüne bakıp şimşek çaktırdım. Bu bir uyarıydı. Diğer perilere bu şekilde haber veriyordum.

Pes edemezdim tekrar ayağa kalktım. Diğerleri de gelmişti herkes savaşıyordu. Bana darbe indiren cadı tekrar saldırmaya yeltenmişti ki, zehirli sarmaşıklarla hakkından gelip etkisiz hale getirdim. Doğaya bir yararı olsun diye kaktüse çevirmiştim. Bir doğa perisinin yaptığı sihiri, doğa perisinden başkası bozamazdı. Karşımda Açangül'ün bir cadıyı alt etmeye çalıştığını görüp yardıma gittim. Birlikte işini bitirdik.

Arkamı dönmeme fırsat kalmadan kendimi bir toz bulutunun içinde buldum. Gözlerim kararıyordu. Düşünce yetimi kaybediyordum. Doğa bu kadar kirliyken, enerjimi ve gücümü de kaybediyordum.

Birden kolumdan çekildim. Aren beni kenara güvenli bir bölgeye çekip,

"sadece dinlen orman perisi, biz halledicez."

"olmaz size zarar verirler. Ben de yanınızda olmak istiyorum. Hem doğa kirli gücünü kaybedebilirsin!"

"bize hiçbir şey olmayacak sevgilim. Sana söz veriyorum. Bu halde yardım edemezsin sadece dinlen. Ben gelip seni alacağım."

Bir şey söylememe fırsat vermeden, dudağıma kısa bir öpücük kondurup gitti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gücüm yoktu. Nasıl yaralandığımı bile bilmiyordum. Sırtımda bir ıslaklık hissediyordum. Yaram sırtımda olmalıydı.

Onları merak ediyordum. Burada böyle bekleyemezdim. Ayağa kalktım. Bir adım, iki adım, üç adım, dördüncü adımda yere düştüm.  Kalkamadım...

Başımda bir siluet hissettim. Başımı kaldığımda gördüğüm kırmızı gözler, başıma geleceklerin habercisi gibiydi. Ama olsundu. Sevdiklerimin acısını yaşamaktansa şimdi kendi canımdan geçmeye razıydım.

Enseme yediğim darbeyle bilincimi yitiriyordum. Gözlerim kapanmadan önce duyduğum son sözler;

"Hoş geldin, kayıp prenses. Sıra sende!!"

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Bölüm sonu

01.06.2022 tarihinde güncellenmiştir.

Yazar: G.B

ORMAN PERİSİ |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin