"jisung, hani ben aptaldım ha?" birbirine sarılmış dans eden jisung ile hyunjin'in yanına yaklaşmıştı çoktan minho. jisung ona bakmamaya çalışsa da hyunjin yavaşça aradan çekildi. minho ellerini jisung'un beline sardığında jisung ise kollarını minho'ya sarmaya karar vermişti. ikisi dans ederken hyunjin kenardaki içkisinden bir yudum daha içip minho'ya baktı.
minho ise sadece gülümsüyordu. hyunjin hayal kırıklığı ile minho'ya bir süre daha bakıp barı terk etti.
-
kendini bulduğu ilk restorana atmıştı hyunjin. bir taraftan iç çekerken bir taraftan patateslerini yiyordu. daha doğrusu yemeye calışıyordu. yarısı elinde yarısı ağzında olan patatesle uğraşmaktan vazgeçip tabağına geri. bıraktıhızla telefonunu çıkartıp aklındaki ismi tuşladı. telefonun hızla açılmasına mutlu olmuştu.
"alo?"
"cassie! selam.. senin, senin-" daha yüksek bir ses hyunjin'in lafını kesmişti."alo!!" hyunjin'in kaşları hafifçe çatıldı.
"kimsiniz? cassie orada mı?"
karşıdaki hemen cevapladı. "tanrım, hyunijn.. kendini öldürmeye kalktı."hyunjin arkadaki ambulans seslerinden de tahmin etmişti fakat duyması onu daha da gerdi. "ne, seungmin.. tanrım, neden!?" seungmin'in sinirli sesi kulaklarını doldurdu.
"gerçekten hiçbir fikrin yok mu!? tanrı aşkına hyunjin!" seungmin hızla telefonu kapattığında hyunjin bağırdı. "siktir!"
guya hergun bolum aticaktım sorry guys
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐛𝐫𝐨𝐨𝐤𝐥𝐲𝐧 𝐛𝐚𝐛𝐲' 𝐡𝐲𝐮𝐧𝐥𝐢𝐱
Fanfiction"jisung so lovely, 'jisung my boy.. i love him, i love him, i love him!' so hey, wow, fuck you hyunjin!"