BÖLÜM 5

22 6 0
                                    

Katerina, efendisi prensesten uzun süre haber gelmemesiyle oldukça endişelenmişti. Tek yaptığı diğer işlerle ilgilenip aklını bulandıran kötü düşüncelerden kendini uzak tutmaya çalışmaktı.

Sabahın erken saatlerinde kral ve kraliçe için hazırlanan kahvaltıya Leydi Lora'da davet edilmişti. Katerina masanın hazırlığıyla dikkatle ilgilenmiş ve bir kusur olmadığından emin olup yerine çekilmişti. Kral, kraliçe ve misafirleri masaya yerleşmiş ve kahvaltı başlamıştı. Tam bu sırada yemek odasına girmek için bir asker izin istedi ve beklediği izin verilince yavaşça odaya girip kralın önünde diz çöktü.

"Saygı değer majesteleri, aldığımız duyumlara göre Prenses Lavinya ve General Ares geri dönmekte... lakin prensesin yaralı olduğunu üzülerek bildirmek durumundayım."kral öfkeyle yerinden kalkmış zavallı kraliçe gözyaşlarını tutamıştı. Katerina bir an ne yapacağını bilememiş ve sesszice olacakları izlemeye başlamıştı.

"Nasıl olurda kızımı, bu ülkenin veliahtını koruyamazlar?! Derhal hekime haber verin!" kralın emri üzerine Katerina hızla selam verip odadan ayrılmış ve koşarak hekimi durumdan haberdâr etmişti. Şuan elden gelen tek şey prensesin generalle beraber kaleye geri dönmesiydi...

General Ares bilerek kaleye yolladığı ulağın çoktan vardığını ve haberi verdiğini düşünüyordu. Prensesin hastalığını gizleyebilmek için bir saldırı sonucunda yaralandığı haberini yollatmış bu şekilde kaleye dönmelerinin şüphe çekmeyeceğine inanıyordu. Prenses bedenine etki eden zehrin etkisiyle kendini tamamen generale teslim etmişti. General atı durdurmuş ve prensesin nefes alıp verdiğinden emin olduktan sonra cebinden çıkardığı minik bıçakla elini boydan boya kesmiş ve kanı Lavinya'nın giysilerine bulaştırmıştı. Bıçağını yerine koyup tekrar atı harekete geçirmiş ve nerdeyse aydınlanan kaleye doğru yol almıştı...

Katerina saray içinde dört dönüyor prensesten gelecek bir haber bekliyordu. Tam bu sırada hizmetçilerden birinin sesi bütün sarayı inletmişti. Katerina duyduğu ses üzerine koşarak sarayın avlusuna çıktı. Gördüğü manzara karşısında ne yapacağını bilememişti. General Ares yarı ölü gibi görününen prensesi askerlerden birinin yardımıyla attan indirmiş ve ardından kendisi de attan inip prensesi kucağına almıştı. Hızlı adımlarla Katerina'ya yaklaşıp koşarak kaleye girdi.

"Katerina hemen hekimi prensesin odasına çağır!"Katerina koşarak hekimi prensesin odasına götürmüştü. Bu sırada General Ares prensesi yatağına bırakmış ve hekimin gelmesini bekliyordu. Hekim ve Katerina'nın içeri girmesiyle general kapıyı arkalarından kapatıp kilitledi.

"Burada gördüğünüz burda kalacak, anlaşıldı mı? Prenses yaralı değil, zehirlendi."hekim ve Katerina generalin sözleriyle şaşkına dönmüştü. Hekim itaatkârca başını eğmiş ve hemen prensesin yanına çöküp onu muayene etmişti. Katerina, General Ares'e yaklaşıp fısıldadı.

"Efendim, onu bu hale ne getirdi? Onun daha öncede zehirlendiğini gördüm lakin hiç bu kadar bedenini aciz görmemiştim. O canavar bir şey mi yaptı ona?"General Ares derin bir nefes verdi ve hekimin muayene ettiği prensese bakıp düşündü. Kendi canını ortaya koyup yataklarda ölüm kalım mücadelesi verecek kadar bu ülkeyi ve insanlarını seviyordu. Bir an önce uyanması için tanrıya yalvarırken Katerina'nın kendisinden bir cevap beklediğini görünce derin bir nefes alıp fısıldadı.

"Canavarı yakalamamız için çizdiği silahları yaptırdığı sırada bir kılıç yaptı. Yaptığı kılıcın demirine cıvada karıştırdı ve sonuç bu. Canavar yaptı diyemeyiz ama o sebep oldu diyelim."Katerina şaşkınlıktan açılan ağzını eliyle kapamış ve gözlerini yatakta yatan Lavinya'ya çevirmişti.

"Tanrı şahit, eğer bir gün ölürse bu topraklar için iyi bir şeyler yaparken ölecek. Bu ülkeyi yönetmeyi sonuna kadar hak ediyor."Ares acı bir tebessüm sunup katıldığını belli edercesine başını salladı. Hekim yerinden kalkıp generale yaklaştı.

"Efendimiz çok güçlüler, kendisinin yerinde bir başkası olsa çoktan ölmüş olurdu. Bedeninden zehri atmak için birkaç ilaç hazırlatacağım. Bu süre boyunca olabildiğince dinlenmeli ve sağlıklı beslenmeli. Vücudunun besine ihtiyacı var."Ares olumlu anlamda başını salladı ve Katerina'ya döndü.

"Hekim efendiyle git ve ona yardımcı ol. Ben prensesin yanında beklerim." Katerina saygıyla generalin önünde eğildi ve kapıyı açıp hekimle beraber odadan ayrıldılar. General yavaşça Lavinya'ya yaklaştı ve bir sandalyeyi yatağın yanına çekip oturdu. Kestiği elindeki acıyı yeni hissetmeye başlamıştı. Avucunu açıp kesiğe bakmış ve derin bir nefes vermişti. Lavinya için elinden yalnızca bu kadarının geliyor oluşu canını sıkıyordu. Elinden gelse onun yerine cıvadan etkilenip yataklara düşebilirdi. Elini yavaşça prensesin saçlarına uzattı ve zehrin etkisiyle kar tanesi kadar beyazlaşmış olan yüzünü izledi. Uyurken bu denli güzel görünmesi kalbini yerinden çıkaracak kadar hızlı atmasına sebep oluyordu.

Saçlarına, sanki dünyanın en değerli mücevherlerine dokunuyormuşçasına dokunuyordu. Prensesin dudakları uzun süredir susuz kaldığı için kuruyup çatlamıştı. Bunu fark eden Ares Katerina'nın getirip bıraktığı bezleri ve su dolu kaseyi eline aldı. Bezleri ıslatıp nazikçe prensesin dudaklarını sildi. Yeterince ıslandıklarından emin olduğunda elindekileri aldığı yere bıraktı. Prensesi izlemeye kaldığı yerden devam ediyordu ki prenses yavaşça gözlerini açtı ve bulunduğu yeri inceledi. Karşısında duran Ares'i görmesiyle tebessüm edip doğrulmak için çabaladı. General hemen müdahale edip doğrulmasına yardımcı oldu ve pırıl pırıl parlayan gözlerle prensese baktı.

"Prenses! Siz uyandınız. Ey yüce tanrım.. kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"prenses kaşlarını çatıp eliyle generale sessiz olmasını işaret edince general toparlanmıştı. Prenses generali incelediğinde elinde olan kesiği gördü ve kaşlarını çattı.

"Elinizi bu hale nasıl getirdiniz doğrusu pek bir merak ettim. Hikayeyi dinlemeden önce masamdaki pansuman malzemelerini getirin de elinizi saralım." general elindeki yaraya bakıp tekrar prensese döndü. Avcunu açıp kapattı ve tebessüm etti.

"Siz endişelenmeyin majesteleri, elim oldukça iyi."Prenses göz devirmiş ve derin bir nefes alıp vermişti. Kızdığını belli etmeye çalışan bir ses tonuyla generale söylendi.

"Eğer şuan sarmazsak mikrop kapacak ve benden beter olacaksınız general. Ayrıca bu bir istek değil emirdi. Getirin şu pansuman malzemelerini." general tebessüm etti ve yerinden kalkıp masadaki pansuman malzemelerini alıp prensesin yanına koydu. Prenses pansuman malzemesini çıkarıp generalin eline uzandı ve tutup görebileceği bir hizaya çekti. Önce bir bezle temizledi ve ardından temiz başka bir bezle güzelce sarıp bağladı. Elini neden kesmiş olabileceğini düşündüğü sırada üzerindeki kan lekelerini fark etti ve generale dönüp elini sıktı.

"Benim için kan akıtanları unutmam general. İyiliğiniz karşılıksız kalmayacak." general başıyla onayladı prensesin kıvrak zekasıyla olayları birbirine bağlayabileceğini biliyordu. Saygıyla prensesin önünde başını eğdi.

"Ondan kuşkum yok majesteleri." prenses generalin elindeki sargıdan henüz elini çekmemişti ki içeri giren Lora'yla ikisi de neye uğradığını şaşırmıştı. Prenses Lora'yı gördüğünde sinir seviyesi aniden yükseliyor kaşları hiç olmadığı kadar çatılıyordu. Bakışlarıyla Lora'yı yiyip bitirdiğinin farkında olan general elini geri çekip ayaklanmıştı. Gelebilecek en kötü zamanı nasıl seçmiş olduğunu düşünerek Lora'ya kızıyordu.

Evet çok kıymetli okuyucum bir bölümün daha sonuna geldin. Uzun süredir yeni bölüm ekleyemiyordum ancak vaktim oldu. Umarım okduğun bölümden keyif almışsındır. Beğendiysen oylayıp yorum yaparsan çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 01, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızları Yeniden YazalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin