3. Bölüm

23 5 4
                                    

Bir süre sınıfta öylece kaldık. Hepimizin yüzünde koca bir umutsuzluk vardı. Tek kelime etmeden duruyorduk. Hepimiz sınıfın bir köşesine geçmiştik.

Kapının önünde hareketlilik olduğunu farkettiğimde kapıya doğru ilerledim. Dışarıdan sesler geliyordu. Tam olarak duyamasam da bir kaç cümleyi anladım.

"Bunu benim yaptığımı kimseye söylemeyeceksin. Anladın mı beni? Eğer söylersen, hayatında hiç tahmin edemeyeceğin değişiklikler olur, duydun mu beni?" dedi bir kadın sesi. Sesi büyük birini andırıyordu. Bu bilgileri aklımda tutmam gerekiyordu. Fakat şimdi sırası değildi. Düşünmem gereken daha önemli şeyler vardı. Biz buradan nasıl çıkacaktık?

Daha sonra ayak sesleri gelmeye başladı ve gittikçe uzaklaştı. Ben kapının önünde konuşulanları dinlerken...kısık bir sesle;

"Ne oluyor? korkmaya başladım."

"Işık bu sesler ne? Onlar kim?" cevap vermedim ama hepsi bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Bilmiyorum...Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum." Asya;

"Tamam sakin olun. Bir çaresi bulunur. Hem hoca ne dedi, gelecekler." dediğinde okulun dışından bir itfaiye sesi geldiğinde az çok rahatlamıştım. Biz öylece otuturken teleofumun sesi geldi. Barış arıyordu. Açmak istemedim ama açmazsam çok merak ederdi ve buraya gelirdi.

"Alo efendim barış."

"Kızım sizin okul yanıyormuş noldu, bişey olmadı değilmi size?

"Yok birşey olmadı. İyiyiz."

"Sesin normal çıkmıyor. Emin misin?" Arkadan itfaiye sesi geldi, duymuş olacağını düşündüm ve;

"Eminim" diyip telofonu yüzüne kapattım. Dumanlar iyice yükselmeye, nefes almamız iyice imkansızlaşmaya başlıyordu.

Tam yarım saat sonra bir hareketlenme duydum. Pınar ve Hayal bayılmış, Asya ise yarı baygın yarı ayıktı. Komuşmaya gücüm kalmamıştı. Bir anda kapı gıcırtısu duydum. Evet biri kapıyı açmaya çalışıyordu ama açılmıyordu.

"Lütfen çabuk olun. Arkadaşlarım bayıldı ve bende bayılmak üzereyim"

"Tamam sakin ol Işık, benim 'Barış'. Kapıyı açmaya çalışıyorum kurtulacaksınız."

"Barış..."

(Yazarın anlatımıyla)

Yaklaşık 5 dakika sonra Barış kapıyı açıp içeri girdiğinde herkesin bayılmış olduğunu gördü. Arkasından Barış'ın bir kaç arkadaşı ve Kuzey girdi.

"İtfaiyenin asansörünü yükselttiler, camı açın. Görevlilerden biri asansörle bize yardımcı olacak. Tek tek hepsini indireceğiz."

"Barış kanka keşke bu 'arkadaşlarının' Asya'gil olduğunu söyleseydin" diye yüzsüz bir cevap verdi.

"Kuzey kızlar yanan okulun içinde kalmış senin derdine bak. Sinirimi bozma yardım et sonra konuşuruz bu konuyu."

Kuzey;
"Siz yaparsınız ben gidiyorum." dediğinde.

"Kuzey bak zaten gerginim beni daha fazla germe, yoksa..."

"Yoksa ne? Sen aşık olduğun kızın yanan bir okulda kalmış olmasına mı gerildin. Oy yerim ben seni."

"Kuzey sınırlarını aşıyorsun. Ben kimseye aşık değilim o benim en yakın arkadaşım anlıyor musun, o olmayan beynin basıyor mu kardeşim." derin bir nefes aldı. Çok sinirli gözüküyor ve her an birini patlayabilecek durumdaydı.

"İşte senin en zayıf noktan," alaycı bir şekilde gülümsedi. "ve ben seni zayıf noktandan vurmayu çok seviyorum." deyip onlara yardım etmeye başladı.

"Siz zahmet etmeyin Kuzey bey. Aman Asya'ya falan dokunursunuz başınıza iş. Değil mi?"

"Ah haklısın, siz devam edin." dedi ve çekip gitti. Barış ve birkaç arkadaşı kızları aşağı indirdikten sonra onları uyandırmaya çalıştı. Ama hiçbirinde ses yoktu.

"Ambulans geldi. Kızları hastaneye götürmek en iyisi. Barış oğlum sen ailelerine haber ver istersen."

"Tamam hocam, hemen." Barış de arkalarından ambulansa bindiğinde Işık'ın annesini aradı ve olanları sakince anlattı. Onun da Hayal, Pınar ve Asya'nın ailelerine haber vermesini istedi.

Hastaneye vardıklarında hepsini birer odaya aldılar ve solunum cihazı taktılar. Belli ki hepsi yangın dumanında çok fazla etkilenmişti.

(Işık'ın Anlatımıyla)

"Lütfen yapma, hiçbir şeye değmez yapma. Hayır sakın atlama bak ben senin yanındayım yanlız değilsin lütfen yalvarırım. Hayır sakın, HAYIR..."

"Işık uyan, canım kızım kâbus görüyorsun uyan, Işık." Bu sesler kafamın içinde yankılanıyordu. O gördüğüm kâbus beni çok fazla ürkütmüştü. Korkuyla sıçradığımda herkes beni izliyordu.

"Kızım iyi misin? O sadece bir kâbusdu merak etme."

"Anne, bana ne oldu? Kızlar nerede? Korkuyorum..."

"Korkma günümün ışığı geçti. Kurtuldun."

"Anne Barış nerede? Onunla konuşmam gerek."

"Kapının oradaydı, çağırayım dur." Annem Barışı çağırdığında Barış anında yanıma oturdu. Onunla özel konuşmam gerekiyordu.

"Işık iyi misin?" Sesi öyle şefkatliydi ki bana birşey olmasından çok korkuyordu.

"Barış iyiyim ama konu bu değil. Daha önemli bir konumuz var. Yangın sırasındaki duyduğum o konuşma,"

"Ne konuşması?"

"Bak iyi dinle anlatıyorum...Biz sınıfta mahsur kaldığımızda koridordan bazı sesler geliyordu. İyice dikkat kesildiğimde bir kadınla bir kızın konuştuğunu duydum. Kadının söylediklerini tam hatırlamasamda şöyle diyordu, 'Bu gördüklerini asla kimseye söylemiyorsun, söylersen sonun hiç iyi olmaz' gibi bir şeyler söylemişti. Daha sonra gittiklerini duydum. Gerisi yok."

"Nasıl yani, emin misin Işık halüsinasyon görmüş olmayasın?"

"Barış. Adım gibi eminim diyorum. Duydum, kendi kulaklarımla duydum bana inanmıyor musun?"

"Tabiki sana inanıyorum Işık. Ama şuan dinlenmen gerek senle bu konuyu başka bir zaman daha ayrıntılı konuşuruz olur mu? Sen şimdi uyu ve dinlen."

"Peki."





Yeni bir bölümün sonuna daha geldik. Evet bu bölüm baya kısa oldu sorgulamayın. Şimdi size sorularım varrr.

Sizce
Kuzeyin dediği gibi Barış Işık'a aşık mı yoksa sadece arkadaşı olarak mı görüyor?

Kuzey neden böyle davranıyor?


Karma'ya inanır mısınız?

•Gecenin Işığı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin