III.BÖLÜM:"GELEN VE GİDENLERİN ARASINDA KALANLAR"

8 1 0
                                    

III.BÖLÜM

"GELEN VE GİDENLERİN ARASINDA KALANLAR"

ÇAĞAN ŞENGÜL – ZOR
AYTEKİN ATAŞ ­– VAR GİT ÖLÜM

Gitmek kolay bir eylemdi.
Söylemek ne kadar zor olsa da Işık, Emir'i bırakıp gitmişti. Emir sadece geride yarım kalandı. Hepimiz için zordu ama Emir için söylenecek doğru dürüst bir cümlem bile yoktu.

Bazen gidenlerin ardında bıraktığı kalanlara, kimseler bilmese de ruhlarda unutulmayacak emareleri bırakırdı.

Otopsi raporun ardından cenaze işlemi yarın yapılacaktı. Kimseden çıt çıkmıyor daha doğrusu bu sessizliğin arkasında sığınmış olan Emir'in her an patlamasını bekliyorduk. O yine sessizdi sadece bir kere doktora "Ne zaman görebilirim." Dediğini duymuştum. Sonrası ıssızdı. Durumu çok kötüydü Işık'ın cesedi neredeyse o da onun peşindeydi.

Morga girmişti. Uzun bir süre çıkmamış, çıktığında ise ne ağlıyordu ne konuşmuştu. Perişan olmuştu. Tanıdığım Emir gitmiş artık bir başkası gibiydi. Söylenecek hiçbir cümlem kalmamıştı. Sadece içimden neden diye sormuştum. Işık neden böyle bir şey yapmıştı?

Birkaç gündür uyuyamadığım için dün gece yine uykusuz kalmak benim için ölümü hissetmek gibiydi.
Ölüm...

Babamdan duyduğum kadarıyla Emir gece boyunca Işık'ın bedeninin yanından ayrılmamıştı. Bugün Işık'ın defnedileceği gündü Emir orta da gözükmemişti. Salona doğru geçtiğimde hepimizin suratında ağlamaktan helak olmuş ifade vardı. Yaşadıklarımızın üstünden yirmi dört saat bile geçmemişti.
Işık'ın bir anne veya babası yoktu onlardan tek yakını olan kuzenleri vardı ve onları izlerken, gece boyunca akan gözyaşları hala devam ettiğini görmüştüm.

Babam ev de yoktu diğer erkeklere katılmış cenaze ile ilgileniyordu. Işık'ın kuzeni olan adının birkaç kere duyduğum Bahar birden ayağı kalkıp lavaboya doğru koştu. Teselli etme konusunda hiç iyi olamadığım için yanına gidip de daha da kötü hissettirmek istemedim. Meryem teyzem halen daha ağlıyor evladı gibi gördüğü Işık'ı sayıklayarak ağıt yakıyordu.
Daha fazla bu hisse dayanamayıp salondan ayrılıp dışarı koştum. Kolaylıkla ağlayan bir kız olmasam da yaşananlar içime dokunmuştu. Işık'ın o hali gözümün önünden hiç gitmiyordu. Ben bu durumda iken Emir'i düşünemiyordum bile.
Sahi Emir ne haldeydi?

EMİR KARAMAN

SEZEN AKSU – ODALARDA IŞIKSIZIM

Işığımın artık olmadığını söylediler, bir an bu cümle canımı o kadar çok yaktı ki ben onlara karanlıkta kalamam diyemedim. Sanki canımı içimden alacağını bir daha asla vermeyeceğini söylemiş gibilerdi.
Hayatım boyunca hiç olmadığım kadar titriyordum.

Onu kaybetmemin korkusu hep kalbimin içinde geziniyordu ve o korku şu an yanımızda bizi hiç de sakin olmayan bir şekilde izliyordu. Kaybetme korkusu.

Işık'ın rengini kaybetmeyen kızıl şarap renginde olan saçlarını hayranlıkla izledim. Ardından dayanamayıp elimi uzattım ve saç tutamlarını okşayarak kokladım. Nefes aldığımı hissettim.

"Neden?" diye fısıldadım duymayacağını bile bile. Ellerim ve bedenim bu gerçekle yüzleşince daha çok titredi.

"Beni neden bıraktın ki." Soğuk elini tuttuğumda ellerimden akan sıcaklıktan nefret ettim onun eli sıcak olmalıydı benim değil. Onun elleri buz gibi benimkiler sıcacık. Oysa ben ona her konu da üstüne düşerdim ki üşümesini bile hiç istemezdim. Veba mıydı? Bu bana? Bize?
Ona biraz daha yaklaşıp başımı yüzüne eğdim. Yüzünden kanı çekilmiş dudakları mosmor en çok da gözlerinde gördüğüm parıltılı ışıkları kapalıydı. Şimdi benim zehir olacak olan odalar hep karanlık mı olacaktı?
Elimi karnına atıp kendime doğru çekip kafesledim belki ısınır diye. "Eşim. Biricik tek eşim." Diye fısıldadım. "Işık'ım." Adını ihtiyaçla andım. "Ben sensiz şimdi ne yapacağım." Dedim nefesim kesilecekmiş gibi.
Soğuktu işte sopsoğuk. Bu beni mahvetmekten öte yapıyordu. Sanki kalbim şuracık da ufalıp yavaşça küçülecekti. Belki de öyleydi. O yüzden içten içe tükenmeye başlamıştım.

ZİNDANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin