Elini boğazına götürüyor, işaret parmağı ile hayır diyordu. Bana zarar vereceğini düşünerek bağırmayı kesmiş, olduğum yere oturmuştum. Dizlerimi karnıma çekerek kafamı, dizlerime yasladım. Gözümden dökülen her damla yaşı koluma damladığında, kolumun uyuşmasının gittiğini fark etmiştim.
Bu şekilde ne kadar durduğunu bilmiyorum. Megon beni tek eliyle avcuna alarak omzuna koymuştu. İşaretle bana birşeyler anlatmak istiyordu fakat, bir türlü onun ne anlatmak istediğini algılayamamıştım. Megonun her adımı, benim ileri geri omzunda dengemi sağlamamı engelliyordu. Megonun her adımında, bir dağ tepesi aşıyorduk. Tahminimce bir saatin ardından, büyük ve uzun ağaçların arasından hızlı geçişler yapıyor, yapraklar bana çarpıyordu. Yorgunluktan olduğum yere uzanıp yolun bitmesini bekliyordum.
Gözlerimi açtığımda etrafımda küçük insanların bana bakışları ile ayağa kalktım. Geri adımlar atarak, bana gelen küçük insanlardan uzaklaşmaya çalışıyordum. Ben uzaklaştıkça onlar bana dahada yaklaşıyorlardı. Pes edip durmaya karar vermiştim.
"Sizde nesiniz böyle?"diyerek etrafımdaki minik insanlardan cevap bekledim.
"Valyon, dünyamıza hoş geldin." şaşkın bir şekilde onlara bakarken içimdeki huzursuzluğun gittiğini fark ettim. Güvenilir olduklarını düşünerek yere siz çöküp onların hizasına gelmeye çalıştım kendimce.
"Burasıda ne böyle." diye sorduğumda hepsi birbirlerine bakıyor, kimin cevap vereceğini düşünüyorlardı. Çok şirin duruyorlardı. Hiç birinden cevap alamayınca, şöyle bir etrafıma bakmıştım.
Koca büyük ağaçların arasında, megonları gördüğümde çok korkmuş, bana zarar vermemeleri için, valyonların arasından geçerek ormanın içine doğru koşmaya başladım. Ormanın içine girecekken, beni buraya getiren megon ceketimden tutup, yine valyonların arasına koyarak önümde duruyordu. Ne yapacağımı bilmez haldeydim. Kendimi burada güvende hissetsemde, etrafım da megonlarla sarılıydı.
Nazik ve güzel bir sesle tonu ile bana yaklaşan minik valyona bakmıştım.
"Sakin ol, burası güvenli, onlar sana zarar vermez."
Megonlardan gözümü hiç ayırmıyordum. Tıpkı onlarında, benden gözlerini ayırmamaları gibi. Minik bir o kadarda güzel valyon, bana doğru yaklaşmış, elindeki mor güllerden yapılmış sepeti uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanetli.
FantasyLanetin pençesinde kayıp giden hayatını geri toplamaya çalışırken, tamamen silinmiş hafızasıyla , kendini büyük bir arayışın içerisinde bulur.