Küçük kız aklına gelen anı ile gülümsedi ve yatağından kalktı. Draco onun için hep önemli olmuştu. O bunları düşünürken giysi dolabının önüne geldi. Ne giyeceğini bilemiyordu. Sonra eline aynı saçları gibi siyah, kadife bir elbise aldı. Bu elbise Jessica için özel dikilmişti. Üstünde siyah dantel ve siyah inciden işlemeler vardı. Kız üstüne elbiseyi geçirdi ve ayna karşısına geçti. Büyü ile saçlarını dalgalandırdı. En son annesinden kalma siyah, asil saati taktı ve aşağı indi. Küçük kız yaşıtlarına göre daha olgun ve asildi. Daha 12 yaşında olmasına rağmen 20 yaşında ki bir genç kızla güzelliği yarışırdı. Aynı zamanda her konuda mantık yürütmesi onu güvenilir biri kılıyordu. Yaşıtları dışarıda eğlenirken o birebir Karanlık Lordan eğitim almış ve kendini oldukça geliştirmişti.
Kız aşağı indiğinde onu Bellatrix karşılamıştı.
"Günaydın Küçük Şeytanım"
"Günaydın Bella. Lord nerede?"
Kadın küçük kızın yanına eğildi ve saçlarını okşamaya başladı.
"Kahvaltı için seni bekliyor tatlım"
Küçük kız kadına nazikçe gülümsedi ve ağır adımlarla yemek salonuna inmeye başladı. Bellatrix ince, uzun bir kadındı. Yüzü küçük, yüzünden büyük siyah kabarık ve kıvırcık saçları vardı. Teni bembeyaz ve solmuştu. Gözleri ise eskisi gibi parlamıyor ve göz altları morarmıştı. Dışarıdan ölü gibi görünüyordu ama küçük kız ne olursa olsun kadını seviyordu.
Kız yemek salonuna girince havada ki gerginliği anlamıştı. Lordun yanında malfoy ailesi de vardı. Onlarda gergin gözüküyordu ama şuan onun tek dikkatini çeken şey parlayan sarı saçlarıyla ona hayranlıkla bakan Dracoydu. Kız onu görünce gülümsedi ve Lordun yanına gitti.
(Lord daha burunsuz değil)
"Hoşgeldin kızım"
"Hoşbuldum baba"
Lord eğildi ve kızın alnından öptü.
"Sana kahvaltıdan sonra söyleyeceğim bir haberim var bir tanem. Çok sevineceksin."
Jessica'dan Devam:
Kafamla onayladım ve Draco nun yanına oturdum. Ona ters bir bakış attım ve kulağına fısıldadım.
"Seninle sonra konuşacağım"
Draco ne dediğimi anladığında mahcupça baktı ve önüne döndü. Ben ise masada gülücükler saçıp Lucius un saçları ile dalga geçiyordum.
"Lucy saçların için ne kullanıyorsun her zaman gördüğümden daha sarı ve parlak oluyor"
Lucius hariç masada ki herkes gülüyordu-özellikle bella ve lord-. Lucius ise sinirden morarmış ve dişlerini sıkıyordu. Draco ise çakmam için masanın altından elini uzatmıştı. Bu şekilde geçen kahvaltının sonunda ben lord ile onun çalışma odasına çıktım.
"Benimle konuşmak istediğiniz konu ne lordum?"
"Jess daha kaç kere söylemem lazım bana lordum deme diye."
"Üzgünüm bir daha demem"
"Üzül diye demedim kızım"
Babama gülümsedim ve ahşap oymalı koltuğa oturdum ve gözlerine bakmaya başladım. O da karşıma oturduğun da elime bir mektup verdi.
"Bu ne baba?"
"Açmadan öğrenemezsin :)"
Mektubu hemen açıp okumaya başladım. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında lord gülmeye başladı. Neden güldüğünü anlamadığımda yanıma geldi ve elimi tutarak beni ayağa kaldırdı. Ben ise hala ne olduğunu anlamamıştım. Bir anda gülerek bağırmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fedakarlık
FanfictionKardeşi için her şeyi yapacak olan bir kız Jessica Elizabeth Riddle Kız gözlerini bu kasvetli malikanede açtı. Onun için bu malikane hapisaneden farksızdı. Koskoca Riddle Malikanesi onun için çöplükten ibaretti ama bir kişi hariç Draco Malfoy. Drac...