0.8 part 2

982 108 106
                                    

Part 1'i kaçırmadığınızdan emin olun, iyi okumalar <3

"Sence çok mu sade ?"

"Sade ama şık sevdim"

"Peki saçım nasıl ? Çok mu kabarık ? Direk düzleştirmeli miydim ?"

Jennie hayır anlamında başını salladı. Endişelerimin farkındaydı. "Hadi" dedi kapıdan ilk çıkarken. Bende peşinden gitmiştim. En son dans edecek kişi bendim. Çünkü eğer batırırsam bile sadece sona kalacak kadar çok dans izlemeyi seven ve muhtemelen dansa çok önyargısı olmayan insanlar izleyecekti.

Bir kaç sıra arasından benim ve Jennie'nin geçeceği olan boş bir sıraydı. Ancak tamamen boş olmayan sırayı görünce şaşkınca bakakalmıştım.

Masada duranlar Seokjin ve Hoseok'du. Tanrım ! Burada ne  arıyorlardı ?

Kafamda soru işaretleri ile Jennie'ye dönerken o ise sanki zaten bunu bekliyormuşcasına el salladı o ikisine. Ki hatta daha dikkatli bakınca üç kişi olduklarını görmüştüm. Tanımadığım bir süliet daha vardı.

Onlara doğru ilerlerken bir yandan da Jennie'ye sordum. "Onları sen mi çağırdın ?"

Jennie "evet" dedi. Pek de umrunda değil gibiydi. Ancak ben tanıdık izleyiciler olmasından oldukça hoşnutsuzdum. Ya rezil olduğumu görseler ? O zaman ne yapacaktım ?

Uzunca bir süre boyunca bununla dalga geçerlerdi. Jennie'ye bir şey demedim ve masaya geçip gergin gülümsemem ile onlara baktım.

Tanıdık olmayan yüzü hâlâ çıkartamamıştım. O da bunu fark etmiş olacakki ayağa kalkmış ve sıkmam için elini uzatmıştı. "Ben Kim Edward. Memnun oldum" dedi bozuk aksanıyla.

Kim Edward ?

"Annesi ingiliz babası ise Koreli" dedi Seokjin gülümseyerek "kendisi yakın arkadaşlarımdan biz de bugün için ne yapsak diyordum, aslında bir an balık tutmaya gidecektik fakat sonra senin düşüşlerini izlemek daha eğlenceli olur diye düşündüm"

"Ya !" diye bağırdım. Benimle dalga geçmesi komik olmasa da masada ki herkes gülmüştü.

"Ben şahsen" dedi bir elini söz verirmişcesine havaya kaldıran Hoseok "Lisa yapar diyorum"

Ona gülümseyip kibarlığı için teşekkür etmişken, birer içecek almış daha sonra dansları izlerken bir yandan da konuşmaya devam etmiştik.

Sıranın bana yaklaştığını fark edince gelen korku hissi sonrası lavobaya uğrayıp elimi yüzümü yıkamıştım. Herşey iyi olacak diye kendi kendime mırıldanırken kapının önünde duran bir bedene çarpmam ile afallamış bunun Edward olduğunu görünce şaşkınca gülümsemiş hemen ardından özür dilemiştim. O ise önüme geçtiğinden yüzünü görmek için başımı kaldırdığımda gülmüyordu. Hayır buna gülmek denilmezdi. İğrenç bir şekilde sırıtıyordu. Sarı saçları fütürsüzca yüzüne düşmüş bana bakıyordu.

"Çekilecek misin ?" dedim bu yüz ifadesi karşısı saygı ifademi bozup.

"Hayır" diye mırıldandı. "Sana bir teklif sunmaya gelmiştim" bir kaç saniye tepkili bekleyip ifaedesiz kalan suratımı görünce devam etti "duyduğuma göre Kore'de son zamanlarda oldukça popüler bir oyun varmış"

ᴋɪꜱꜱ ᴏʀ ᴋɪʟʟ •Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin