Eve geldiğimde sessizlik karşıladı beni yine. Alışamamıştım buna hâlâ. Kızım kapıyı açmaya çalışmıyordu, karım güler yüzle karşılamıyordu artık. Annem yemek kokan elleri ile yanaklarımı sıkmıyor, Erva koşarak kucağıma atlamıyordu. Hayatımda ki her şeyi, herkesi kaybediyordum. İçime çöken kasvetle odama girdim.
Bugün eksikliğini daha bir hissetmiştim Öykü'nün. Babam onun yanında çok bir şey demezdi. Tek başımıza olduğumuzda yine azar yerdim ama akşam Öykü'nün kollarında unuturdum her şeyi. Kolları yoktu şimdi. Evimde kokusu yoktu. Huzurum yoktu artık. Eskisinden daha beter birine dönüşüyordum. Kalbimin üstündeki yük, nefes almamı zorlaştırıyordu. Telefonum çalınca cebimden çıkarttım. Öykü görüntülü arıyordu. Akan gözyaşlarımı silip hızla aramayı yanıtladım.
"Baba!"
"Bebeğim." Kısılmış sesimi düzeltmek için boğazımı temizledim.
"Ukyum gelmedi."
"Ama gece oldu. Uyuman lazım kızım."
"Seni ösledim." Burukça gülümsedim. Öykü'nün kolları arasında konuşuyordu. Şu an ikisi de kollarımın arasında olabilirdi. Derin bir nefes aldım.
"Ama daha yeni ayrıldık."
"Aryılmak istemiyoyum." dedi dudaklarını büzerek. Bende diyemedim. Öykü'nün rahatsız olmasından korktum.
"Belki yarı-"
"Erdem istersen gel. Benim biraz işim var. Sen Masal ile ilgilenirsin o sırada. Ben de işlerimi halledip gelirim."
"Eğer rahatsız olacaksan..."
"Olmam."
"Peki o zaman. Geliyorum." Telefonu kapattıktan sonra cebime koydum. Ceketimi ve anahtarlarımı alıp evden çıktım.
Öykü'den:
Kapının çalması ile ayaklandım. Açtığımda saçları dağılmış, gömleğinin birkaç düğmesi açılmış, şişmiş gözlerle bana bakan Erdem ile karşılaştım. Bitmiş gibi bakıyordu. Hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi..
"Selam."
"Selam."
"Girebilir miyim?"
"Tabii, geç." dedim kenara çekilirken. İçeri girdi.
"Nerede?"
"Odasında. Babam gelecek diye dolanıyor." Gülümsedi ve odasına doğru adımladı. Arkasından gittim. Odadan içeri girdikten sonra minik kızım babasının kollarına atladı.
"Neden uyumadın bebeğim?"
"Seni ösledim baba."
"Babam." Saçlarına öpücükler konduruyor ve kokusunu içine çekiyordu. Ayakta kalmasının tek sebebi Masal'dı. Bunun şu an daha çok farkına vardım. "Hadi bebeğim. Çok geç oldu. Uyuman lazım." Masal, bir saattir uyumamak için direnen kendisi değilmiş gibi hızla gözlerini kapattı.
Erdem yatağa uzandı ve Masal'ı da göğsüne yatırdı. Varlığımın farkında değildi. Odanın dışından seyrediyorum onları. Birkaç dakikanın sonunda Masal'ın uyuduğuna kanaat getirmiş olmalı ki konuşmaya başladı. "Çok canım yanıyor bebeğim. Baban bugün tam anlamıyla yıkıldı. Artık karısı, babası olmayan bitmiş bir adam senin baban. Tek dayanağım sensin. Evim sessiz artık. Konuşacak kimsem kalmadı. Eski Erdem'den daha beter bir haldeyim. Kalbim sıkışıyor. Beni tek rahatlatan sensin. Seni de her istediğimde göremem." Gözlerini kapattı. Sicim gibi akıyordu gözyaşları. Bende gözümden akan yaşa engel olamadım.
"Eksiğim bebeğim. Annen yok artık. Deden yok. Arkadaşlarım yok. Kimse yok yanımda. Bir tek sen. Bir tek sen beni istiyorsun yanında. Bir tek sen özlüyorsun. Teşekkür ederim. Varlığın için ne kadar şükretsem az. Çok seviyorum seni güzel kızım." Onları yalnız bırakıp odama girdim ve hızlıca üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkayıp kapının önüne geldim. Erdem de Masal'ın odasından çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğunda (Ara Verildi)
HumorBirbirini çok sevdiği halde boşanan kadın ve adam.. Arada kalmış üç buçuk yaşında bir kız çocuğu.. ~ Ayrılık acısını hep kadından okuduk. Biraz da adamdan okuyalım. ~ Ben boşlukta yalnız kalmış sadece onun elini uzatmasını bekliyordum. Ben Erdem Aks...