Merhaba yaşamak!
Bana deselerdi ki günün birinde, her şeyi arkanda bırakarak, hiç bilmediğin bir şehre yolculuk edeceksin. Tek yön bir gidiş bileti... Her şeyi değiştirecek olan tek bir bilet... Rüyalarımda görsem inanmazdım. Ama oldu.
İnsanın gidecek bir yeri, bekleyeni olmadan bilinmezliklerle dolu kocaman bir şehre adım atması tuhafmış. Şimdi ellerimde bavulumla yapabildiğim tek şey yürümek.Adım Doğa. Size anlatacağım hikaye hayatımın bir anda nasıl olağanüstü şekilde tuhaflaştığının hikayesidir.
~•~
(Bir hafta önce)
- Doğa lütfen sakin olur musun? Bunda büyütecek ne var?
- Sen yaptığın şeyin farkında mısın Alper? İki gün ya.. Sadece iki günlüğüne annemlere gidiyorum, döndüğümde senin aptal garsonunu evde buluyorum . (İşaret parmağıyla Alper'in Cafesinde çalışan İlayda'yı gösterdi) İlayda ayağa kalkarak;- Heyy ben hala buradayım, dedi.
Doğa hızla İlayda'ya döndü:
- Hadi ya, zeki şey seni. Artık değilsin, diyerek İlaydayı kolundan tuttu ve dış kapıya sürükledi.Alperin karşısına geçip:
- Beni sakın salak yerine koyma. O kız işe girdiğinden beri sendeki değişiklikleri farketmedim mi sanıyorsun? Parfüm sıkmalar, yeni gömlekler almalar.. Sen dişlerini bile benim zorumla fırçalarsın be. Konuşan ayı!- Doğa bak yanlış anlıyorsun. Kız gece aradı dışarıda kalmış. Ne yapsaydım, sokakta mı bıraksaydım?
- Sen de eve alıp öz bakımını mı yapayım dedin.
- Ee, sıkıldım senin kafanda kurmalarından yeter ya.
- Evet ya, az önce gözümün önünde yarı çıplak bir kız vardı. Ben de bir an saçmalayıp aldatıldığımı düşündüm. Oysa muhtemelen anatomi dersi falan çalışıyordunuz. Akılsız ben!!
- Tam üstüne bastın Doğa. Gerçekten de...
- Sana işten ayrıldığımı haber vermeye gelmiştim. Ama görüyorum ki bugün ayrıldığım tek şey iş olmayacak.
- Niye ki? Yoksa sonunda o saçma resim kulübünden de mi ayrılıyorsun?
- Hayır gerizekalı! Senden ayrılıyorum. Bari şu dediğimi anlasaydın da havalı bir çıkış yapsaydım ya. Onu bile açıklatıyorsun.
~•~
Bir hafta önce yaşanan bu olay bana sanki bir yıl önceymiş gibi geliyordu. Evden ilk çıkışımı hatırlıyorum da o kadar özgür hissediyordum ki sokakta yürürken sanki bir kuş olup uçacak gibiydim.
Sorunlu bir ilişkinin içerisindeyken ne kadar başka birine dönüştüğünüzü bazen anlayamayabiliyorsunuz. Gözünüzün önüne bir perde iniyor ve siz daima o perdenin arkasından aşık olduğunuz adama ilk günün heyecanı ile bakıyorsunuz. Oysa ortada ne aynı adam var ne de aynı kadın. Bir bakmışsınız pembeler siyaha, gündüzler geceye dönmüş ve sizden geriye yalnızca enkaz kalmış.
İşte bu enkazdan kurtulmak için belki de küçül bir kırılma noktası gerekiyor. Gözünüzün önündeki perdeyi kaldıracak, sana "Heyy! Görmüyor musun? Pembe dizi final yaptı. Kanalı değiştir artık!!" diyecek bir kırılma noktası..Alper'den ayrılmak bana o kadar iyi geldi ki üzüldüğüm tek şey bunu daha önce yapmamak oldu. Ayrıca İlayda nedir ya?? Vizyonsuz!!
Artık işim ve aşkım kalmadığına göre beni bu şehirde tutacak da hiçbir şey yok demektir. Senelerdir burada yaşıyorum ve şimdiye kadar bana sunduğu güzel bir anı olmadı. Ne sokaklarında dans ettim ne caddelerinde kahkaha attım. Evet, tuhaf bir şekilde ben bu şehirde aslında hiç yaşamadım.
Saatler boyu kendimle ilgili o kadar çok şey farkettim ki tüm hayatımın toplamında bu denli düşünmemişimdir herhalde.
Aferin be Alper!
İlk defa işe yaradın koçum benim.
Birkaç parça eşya, ki zaten aldığım maaşla anca birkaç eşyam olabildi, boyalarım, fırçalarım ve defterimle yeni bir başlangıç yapmak... Tıpkı filmlerdeki gibi.
Hadi be kızım Doğa! Yap bir iyilik kendine. Topla cesaretini, git başka bir şehre, aç ellerini de ki;
"Geldim işteee!! Sen mi büyüksün ben miii?
Yalnız çok bağırma da sen yine. İlk günden başımıza iş almayalım yaban ellerde.
...
Nihayet haritadan kendime yer beğenip (bunu bir filmde görüp aşırı özenmiştim) biletimi alıp trenimin kalkış saatini beklemeye başladım.Küçük bavulumla istasyona doğru yürürken saçlarımın rüzgarda savrulduğunu ve arka fonda "Nil Karaibrahimgil- Ben Özgürüm" çaldığını hayal ediyordum ki aslında saçlarım ağzıma giriyor, sırtımdan ter boşalıyor, arka fonda da "Geç be artık" diye yolun ortasında duran bana bağıran dayıların sesi geliyordu.
İstasyona vardığımda ilk işim güzel bir kahve almak oldu. O kadar yoğun bir kokusu vardı ki yüzümü yaklaştırmış kokuyu içime çekerken arkadan bana çarpan başıboş bir çocuk yüzünden burnum kahvenin içine girdi.
Kırmızı bir burunla ben ve kahvem artık hiç kıpırdamadan, sakince beklemeye karar verdik.Uzun bir bekleyişin ardından, sonunda hareket saati geldi. Trenin tekerlekleri usul usul hareket etmeye başladı. Ve ben yeni hayatıma doğru ilk adımlarımı da böylece atmış oldum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Cilvesi
Novela JuvenilKaderin Cilvesi "Asi Bir Aşk Hikayesi" Onlarca başarısız ilişki ve kötü giden bir kariyer serüveninin ardından Doğa, her şeyi geride bırakıp yeni bir başlangıç yapmak için şehir değiştirmiştir. Elinde kalan son parayla ortalama bir daire tutan Doğ...