17

353 9 7
                                    

Uçakta giderken telefonumu kapatıp elimdeki sandviçimi yemeye başladım. Birkaç gün uzak kalmak için güzel bahane bulmuştum. Şansım yaver gidiyordu, şimdilik. Çünkü iyi bir kumarbazdım. Nerede nasıl hamle yapacağımı bilirdim.

Havalimanına geldiğimizde çantamı alıp ayağa kalkarken uyuşan bedenimi esnettim. Gözlüklerimi takıp uçağın çıkışına ilerlediğimde merdivenlerden indim. İner inmez burnuma çarpan temiz havayla özlemle burnum sızladı. Özlemiştim burayı, hem de çok. En güzel yıllarım geçmişti burada. Ama bana hatırlattığı en büyük acı da Pedro'ydu. Parmağımdaki yüzükle oynadığımda adımlarımı ilerlettim.

Evime geldiğimde bahçedeki kuru yaprakları gülümseyerek itip başımı kaldırdım. Burası benim evimdi. Bahçe kapısını açık bırakıp eve ilerlediğimde heyecanlanmıştım. Dış kapının önündeki posta kutusundan sarkan kırmızı renkli zarf dikkatimi çekerken kaşlarımı çattım. Zarfı elime alıp açtığımda uçaktan inerken çekilen bir fotoğrafımı görmemle yutkundum. Daha ben gelmeden nasıl? Elimdeki fotoğrafa bakıp düşünürken arkasındaki kırmızı yazıyla arkasını çevirdim.

Bienvenidos.

Sinirli bir nefes verdiğimde eve girdim. Kimdi bu adam ve benim her adımımdan nasıl anında haberdar olabiliyordu? Elimdeki valizi girişe bıraktığımda beyaz örtülü evde gezindim. Kendimi güvende hissetmiyordum.

Hamle sırası bana geçmişti. Evde oturup ne yapacağımı düşünürken acıkmamla mutfağa girdim. Boş dolapları gördüğümde gözlerimi devirip çantamı aldım. Evin en sevmediğim kısmı buydu. Evden çıkıp yakınlardaki markete uğrayıp ihtiyaçlarımı aldığımda gördüğüm insanlara şüpheyle bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

Eve döndüğümde bahçe kapısını kapatırken izlendiğimi hissederek kapıyı açık bıraktım. Korkumu belli etmeyecektim. Güçlü olmasan bile güçlü görün. Babamın sözünü anımsadığımda kapıyı açık bırakıp eve ilerledim. Dış kapıyı kapattığımda yemeğimi yaparken nasıl bir yol izleyeceğime karar veriyordum.

Yemeği masaya koyduğumda etraf kararırken evdeki tüm ışıkları yaktım. Yemeğimi yediğimde etrafı toparlarken eşyalarımı odama yerleştirdim. Tozdan boğazım tahriş olduğunda kafamı dağıtmak için evi temizlemeye başladım. Tüm odaları silip evi pırıl pırıl yaptığımda içim rahatlarken bedenimdeki yorgunlukla banyoya ilerledim. Küvete doldurduğum sıcak suyla banyo keyfi yapmaya karar verdim.

Banyo dolarken market poşetinden çıkardığım şarabı bir kadehe doldurup döndüm. Üzerimdeki bluzu sıyırdığımda yere attım. Pantolonumu da bacaklarımdan sıyırdığımda iç çamaşırlarımı çıkarıp saçlarımı bir tokayla tutturdum. Küvete girdiğimde sıcak suyla rahatlarken derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

Kapı sesiyle dalacağım uykudan uyanırken gözlerimi kapıya diktim. İçeri giren iki adam kapının yanında beklerken kaşlarımı çattım. Demek sonunda tanışacaktık. İstemsizce gerildiğimde içeri giren adamla yüzümü ifadesiz tuttum. Belli etmemem gerekiyordu. Mezarlıkta gördüğüm tek gözlü adam içeri girip gözünü bende, yerdeki kıyafetlerimde ve evimde gezdirdi.

Sessizce onu izlediğimde arkasındaki adama döndü. Kısık sesinin ardından içeri giren geniş koltukla yutkundum. Tekli koltuğu banyomun tam ortasına bıraktıklarında gözlerini bana dikip yavaş adımlarla oturdu. Bacak bacak üstüne attığında birbirimizi av izler gibi izledik.

Simsiyah giyinmişti, pahalı olduğu belli olan kıyafetlerine kısaca bakındım. Yüzü hala bana garip gelirken belinden çıkardığı tabancaya baktım. Eski tip tabancayı elinde çevirdiğinde sessizliğimi bozdum.

"Ne işiniz var evimde?"

Sesimin tonu tekdüze çıkarken kendimi tebrik ettim. İyi bir poker oyuncusuydum.

"İçeri girmemiz için açık bırakmadın mı kapıyı Maria?"

Aksanlı konuşması mistik sesine karışırken kısık gözlerimle ona dik dik baktım. Gözünü benden çekip elindeki tabancaya diktiğinde onunla oynarken sordum.

"Neden geldiniz?"

"Seninle tanışmak için. Vakti gelmemiş miydi?"

Gözlerimi ona diktiğimde arkasındaki iki adam duvar gibi karşısına bakıyordu duygusuzca.

"Siz beni tanıyorsunuz zaten anladığım kadarıyla."

"Doğru tahmin."

"Neydi o notlar?"

Direkt olarak konuya girdiğimde arkasına biraz daha yaslanıp bana baktı.

"Biraz korkutmak istedim seni. Ancak görüyorum ki karşımda korkusuz bir genç kadın var."

Dizlerine koyduğu dirsekleriyle üzerime eğildiğinde bir sigara yakıp bana da uzattı. Elimle bir sigara çektiğimde ağzıma koydum. Çakmak sesi banyoda duyulurken yaktığında içime çektim. Gözlerimi ondan çekmeden üflediğimde kendi sigarasını yakıp konuştu.

"Bu kadar cüretkar olmak senin için bile... fazla değil mi?"

Kısık gözlerine bakarken üzerimi gösterdi.

"Her anını biliyorum. Evine bile ruhun duymadan girebilirim. Karşımda çıplak bir şekilde duş alırken seni bu küvette..."

Solukları hızlanırken aklıma gelen şeyle ona döndüm.

"Bir dakika içinde öldürebileceğimi biliyor olmalısın."

Elindeki tabancaya indirdim gözlerimi.

"Ne bekliyorsunuz o halde?"

Sigaramı içime çekerken sinirlendi. İçten içe keyiflendiğimde sert bir nefes verdi.

"Bu deli cesaretin hoşuma gidiyor Maria. Tehlikeli bir dans bu."

Gözlerindeki alıcı ifadeyle gülümsedim.

"Tehlikeyi iyi tanırım. Uzun zamandır dostuz."

"Fakat beni hiç tanımıyorsun."

Korkutucu sesiyle elbette korkmuştum. Yüzümü ifadesiz tutup sigaramı söndürdüm.

"Buraya tanışmaya gelmediniz mi?"

"Buraya bana kapını açık bıraktığın için geldim."

"Sizden korkmuyorum. Öldürecek olsanız sohbet etmeye gelmiş gibi davranmazdınız. Ne olursa olsun benim misafirim olmaya gelmişsiniz. Kaba davranmam olmaz, değil mi?"

Elimdeki kadehi yerden alırken şarap şişesine uzandım.

"Dilerseniz bir kadeh şarap ısmarlayayım. Tabii adamlarınız size de bir kadeh getirirse. Malum, tek kişi olacağımı sanıyordum."

Oyunumu oynarken keyiflendiğimde gözlerini kısıp konuşmadan bekledi. Ellerimdeki kadehe uzanıp sertçe aldığında bir yudum aldı.

"Demek korkmuyorsun benden. Ne yazık!"

"Korkmam için sizin kim olduğunu bilmem gerek."

Merakla sorduğumda arkasına yaslandı.

"Vladimir Petroviç."

Rus RuletiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin