Anla merakım yıldızlara değil,
Gökyüzünde gördüğüm sana.
Anla merakım yoncalara değil,
Yeryüzünde rastladığım sana - @ kumrutelasi/ İstasyonda Bir Akşamüstü
Efe ve Didem'in birbirlerini farklı kimliklerde tanıyor olması mümkün müydü? Asya'nın beyni yine mesaiye başlamıştı. Sapık Efe, Paul Walker adında Tinder indirmiş ve Barbie kullanıcı adlı güzel sarışını ağına düşürmüştür... Neyse ki zihni senaryoyu devam ettiremeden Cihan'ın gür sesi onu gerçekliğe geri döndürmüştü.
"Siz tanışıyor musunuz?" Efe kaygıyla Cihan'ı süzdü. Onu pek tanıyor sayılmazdı. Eğer Barbie'nin Ken'i ise başına dert alacaktı ancak dert kotası bugün için dolmuştu.
"Ne münasebet. Bugün üzerime su sıçrattı kendisi." Efe de kendini savunma ihtiyacıyla araya girdi.
"Hanımefendiden özür dilemek ve yardım etmek için indim ama istemedi." Asya bu sohbetin çabuk bitmeyeceğini anlamıştı ancak buna daha 'münasip' bir yerde devam etmek istiyordu. Tüm apartmanın bu anlamsız konuşmayı duymasına gerek yoktu. Kendisi belli ki bu eziyete katlanmak zorundaydı en azından kurtarabileceklerini kurtarmayı tercih ediyordu. Bu nedenle geri çekilerek Efe'nin devam etmesini önledi.
"Tüm apartmana naklen yayına gerek yok. Belli ki konuların biteceği de yok bari otururken devam edelim." Didem ona büyük bir gülümseme sundu ve eve ilk giren kişi oldu.
"Kesinlikle katılıyorum. Ne kadar misafirperversin." Didem'in ardından Efe kovulma riskini ortadan kaldırmak için eve koştu. Cihan da idama giden bir adam yavaşlığında adımlarını attı. Yine de garip bir merakla evin detaylarına baktı. Asya'nın garipliklerini evinde de arıyordu. Asya koltuğa otururken sol ayağını kırıp kıçının altına yerleştirdi.
"Şimdi kısa bir özet geçeyim. Efe ve Didem araba kazasıyla tanışıyor, Cihan ve ben komşuyuz, Efe ve Cihan ortak bir arkadaş vasıtasından birbirini tanıyor." Efe tüm sevimliliğini kullandığını umarak araya girdi.
"Balım bir de ben senin en ama en iyi arkadaşınım, onu unuttun." Asya onun yüzündeki yavru köpek sırıtmasını yumruğuyla mı tekmeyle mi bozsam diye düşünürken gözlerini kıstı.
"En iyi arkadaşlık meselesi sallantıda, Efeciğim." Gözleri koltuğun ucuna konulmuş yeni nevresim takımlarına kayınca ciddiyeti bozulur gibi oldu ama hemen kendini toparladı.
"Şey biz de Cihanla kuzeniz. Peki siz nereden tanışıyorsunuz? Üniversite falan mı?" Didem'in bunu içten bir merakla sorduğu her halinden belliydi. Ne kadar canlı ve pozitif bir imaj çiziyordu.
"Hayır, biz çocukluk arkadaşıyız. Kan bağımız olmayabilir ama damarımdaki kandan bile daha yakındır bana. Öyle değil mi, balım? O da İstanbul'a benim için geldi sayılır." Efe yine yağlayıp ballama seansına geçmişti ama Asya hiç bu kadar çabuk affedecek gibi değildi. Bu yüzden ayaklandı.
"Ben bir çay yapayım bari. Herkes içer mi?" Lanet olsundu içindeki misafir ağırlama gelenek göreneğine...
"Yardım edeyim ister misin? Mutfağı da görmüş olurum. Ev arkadaşı arıyor olma durumu hala geçerliyse bunu da konuşuruz." Ben kadıya derdimi anlatıyorum, kadı bana sikini sallıyor.
"Gel tabi. Gerçi yardım edilecek bir şey yok ama yanımda dikilmen fikri o kadar kötü değil." Dedi düşüncelerinin aksine. Didem ise onun açık sözlülüğüne bayılmıştı. Asya son derece eğlenceli biri gibi duruyordu. Cihan kim bilir neye takılmıştı da kıza uyuz olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Şarabı
Teen FictionTüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir. Peki ya bir kişi yolculuğa çıkmış ve bir şehre bir yabancı gelmiş olsa...