19

3.5K 463 948
                                    

"Onunla gitme!"

———————————————

Jisung şimdi arabada, Junho'nun yanında otururken Minho'nun o halini aklından çıkaramıyordu.

Resmen kendisini öldürmeye çalışmıştı!

Ama bunu isteyerek yapıyor gibi görünmüyordu. Jisung düşüncelerinde haklıydı. Minho Spunk için çalışıyor olmalıydı. Peki neden kendisini öldürmeye çalışıyordu?

Bütün bunlar bir yana şu anda bu arabada olması doğru bir karar mıydı?

Minho gitmemesi için onu uyarmıştı. Jisung'u öldürebilmek için mi gitmemesini istemişti?

Jisung gözlerini kapatıp başını arkaya yasladığında düşünceleri beynini tüketiyordu.

"İyi misin?"

"Evet. İyiyim."

Hayır, iyi falan değildi.

"Sanırım beni geri götürmelisin." Dedi aniden.

"Jisung, lütfen saçmalama."

"Saçmalamıyorum. Beni geri götürür müsün?"

"Hayır Jisung. Seni geri götürmeyeceğim."

Jisung kaşlarını çatarak araba kullanan adama baktığında öfkelenmeye başlamıştı.

Jisung Minho'nun iyi olmadığının farkındaydı. Daha en başından beri bu arabada olmak bir hataydı. Orada kalmalı ve neler olduğunu anlamalıydı. Onu orada bıraktığı için pişmandı ve geri dönmek istiyordu.

"Arabayı durdur Junho."

"Hayır."

Jisung kaşlarını kaldırarak öfkeli bakışlarını Junho'ya çevirdi.

"Sen ne saçmalıyorsun? İndir beni hemen!"

Junho sırıtmaya başladığında Jisung donup kaldı.

"Hadi ama Jisung. Daha yeni başlıyorduk."





"Sakinleş artık, lanet olsun!" Diye bağırdı Felix ona tokat atarken.

Jisung gittiğinden beri Minho çılgına dönmüş gibi bağırıyordu ve Felix neler olduğunu anlamadığı için oldukça korkmuş ve paniklemişti.

Minho'nun üzerine çıkmış onun hareket etmesine engel olur vaziyette beklerken gelen arabayla kafasını kaldırdı.

"Siktir ya, bir bu eksikti." Diye mırıldandı arabadan inen Changbin'e bakarken.

Endişeli gözlerini Minho'ya çevirdiğinde ağladığını fark edip daha çok panikledi.

"Tanrım.."

"Jisung nerede?" Diye bağırdı yanlarına yaklaşan Changbin.

Felix bakışlarını arkadaşının yaşla dolu yüzünden ayırıp polis olana yönelttiğinde, Changbin'in kaşlarını çatmış bir şekilde elinde silahla beklediğini gördü.

"Sırası değil memur bey." Diye tısladı.

"Jisung nerede diye sordum. Bu son soruşum." Diyen Changbin bakışlarını Minho'ya yöneltti. Felix onun gözlerindeki endişeyi gördüğünde bu adamın kim olduğunu daha da çok merak etti.

"Lütfen onu geri getirin." Diye fısıldadı Minho son gücüyle.

"Sana ne oluyor? Bana anlatmadığınız ne var? O çocuk için neden bu kadar endişelisin? Tanrım, ne dönüyor?" Felix yüzünü buruşturarak hızlı hızlı konuştuğunda Minho'dan hıçkırık sesleri duyuldu.

SPUNK | Minsung |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin