Herkes kendi kaderini izler....

167 23 6
                                    


"Sapıklıkta level atlamış arkadaşım ne diyon lan sen ?! Bir git mala bak bir de dudaktan öpecekmişim camış Lez miyim la ben ?!!"

"Niye bu kadar tepki verdinki bunu daha önce de yapmıştın " dedi Eren tek kaşını kaldırarak. Evet 2 yıl önce yapmıştım. Ama o zaman çocuktuk ve su an da hissettiğim duygularım yoktu.

"Size iyi geceler ben yatıyorum" dedim ve odadan çıktım. Hemen alt kata inip odaya baktım. Uyumak yerine dışarı çıkmak istiyordum. Geç olsa bile. Üstüme bir ceket aldım ve koşarak dışarı çıktım. Islek bir caddede oturduğumuz için taksi hemen geliyordu. Bir taksi durdurup bindim.

"Sahile lütfen" dedim ardından cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkartıp şu an ki ruh halime en uygun şarkıyı açtım. Bir kuyruklu yıldıza mektup.

Sen izini sürdüğüm kuyruklu yıldızım İçimdeki tek mevsim
Kaybettiğim baharım

Ben kaderin tuzuyla
Savruldum yanına
Suya kanmamış susuz gibi
Aşık oldum kana kana

Bir kağıt kesiği gibi acıttı canımı ayrılık
Gözyaşın bende yara

Herkes kendi kaderini izler
Aşk yol gösterir kaybolan ruhlara
Ateş söner kul dağılır gider zerre olur savrulur yokluğa

"Geldik hanım efendi" dedi şoför beni dalmış olduğum derin uykudan çıkararak.

"Ah afedersiniz" dedim ve ücreti uzattım. Yanıma para almışmıydım ben ?

Sahile doğru yürürken bir yandan da hissettiğim o iğrenç duyguları düşünüyordum. Neydi benim hissettiğim ? Aşk mıydı ? Ya da alışkanlıkların artık bir adı mı oluyordu? Peki ya insan aşktan tiksinir miydi? Hissettiği o güzel duygudan? Ya da benim gibi olanlar ne diyorlardı buna ? Ya da ben neydim ? Lezbiyen mi ?

OF ALLAHIM OF !!!!

Ne diyecektim ben çevremdekilere ? Eren e Cenk e. Nasıl bakacaklardı bana ? Kim bilir neler düşüneceklerdi. Peki ya Beste o ne yapacaktı ? Lanet olsun ne yapacaktım ben ?

Uzun bir yürüyüşün ardından daha fazla ayakta durmayıp bir banka oturdum. Ardından telefonumu açıp Cem Adrian çalma listesinden rastgele bir şarkı seçtim. Ardından Cem Adrian ın o muhteşem sesi ve sözleri ile denizin o donuk rengini izlemeye başladım.

Sonsuzluk gibi duran o muhteşem deniz yine lanet olasıca insanların olduğu bir yere varıyordu. Peki ya cidden sonsuzluk var mıydı ?

Ölüm... Ölüm bir sonsuzluktur. Uçsuz bucaksız bir sonsuzluk....

İç sesime lanetler yağdırırken düşündüm. Evet öyleydi. Ölüm bir sonsuzluktu. Hem de rahatlatıcı bir sonsuzluk.

Sahilin aşağısına doğru yürürken kulaklarımda tam da istediğim gibi Cem Adrian in sesi vardı. Tam hayal ettiğim gibi.

Ayağımda ki ayakkabıları çıkardıktan sonra denize doğru yürümeye başladım. Parmaklarımın arasında hissettiğim ıslak kum ile yüzümde yayılan sırıtış ile paçalarımda ıslanmaya başlamıştı.

Devam.

Iç sesim ile kavga edemeyecek kadar yorgun olan bedenim ve ruhum ona itaat etmeye başlıyordu. Ne kadar da kolaydı arkanda bıraktığın insanları düşünmeden sonsuzluğa gitmek. Peki ya onlar. Onlar ne olacaktı ?

Ben bunları düşünürken su dizlerime ulaşmıştı. Dur dedim kendime annen ve baban giderken seni düşünmediler. Sen bunun ne kadar kötü bir duygu olduğunu bildiğin halde nasıl yaparsın sevdiklerine bunu ? Hayır dedim ve koşarak geri döndüm. Ayakkabılarımı elime aldım ve anayola doğru yürümeye başladım. Önümde bir taksi durduğunda akıllı adam deyip bindim ve evin adresini söyledim. Ben ailem kadar vicdansız ve düşüncesiz değildim. Ne hissedersem hissedeyim ben bendim. Ve insanların düşünceleri yüzünden kendimi kısıtlayamazdım. Beni seven olduğum gibi sevmeliydi.

KARMAKARIŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin