but the very next day you gave it away

163 30 71
                                    

hwang hyunjin

boynuma doğru yol alan gözyaşlarımı tam çenemin altına geldiği anda silerek kendimi ağlamamam konusunda tembihledim.
herkesin anne babası ayrılabilirdi, bu kadar dramatize etmeye gerek yoktu.

müziğin yüksek sesi yetmediğinde daha da arttırarak yerimde kıpraştım.

derin iç çekişlerimin ardında telefonumun titrediğini hissettim.

bakışlarımı karanlık tavandan ayırmazken telefonu havaya kaldırarak kimin aradığına baktım.

instagram
minholantic adlı kullanıcıdan gelen sesli arama.

uzun süreli karanlıktan sonra gelen beyaz ışıkla gözlerimi kırpıştırarak yerimde dikeldim.

masamın üstündeki suyu içtikten sonra mavi tike tıklayarak aramayı yanıtladım.

"lino! nasılsın bebeğim?"

"hyunjin , uykundan uyandırmadım değil mi? mesajıma bakmadığın için haber vermeden aradım kusura bakma."

"SAÇMALAMA SALAK, BEN DE SENİ ARAYACAKTIM ZATEN. son 4 gün kaldı of, çok çok çok heyecanlandım yine."

kalın ama hoş bir kıkırtı sesi,

lanet aptal aşık sendromu.

"biletini aldın değil mi? her şeyi hazırlamışsındır sen gerçi manyak."

"evvet, bavulumda hazır. japonya artık çok boğmaya başladı beni! senin yanına gelmek istiyorum."

"ee bugün neler yaptın, ah bir saniye. annem çağırıyor hyunie. seni bir saate geri arayacağım."

kıkırdadım,

"tamadır, koş annene yardım et koş. bekliyorum ben seni"

yüzümdeki mayhoş sırıtışla aramayı sonlandırarak gözlerimi tavanda tekrardan sabitledim.

'tanrım, lütfen eski mutlu hayatıma geri döneyim.'

last christmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin