now i know what a fool i've been (special episode)

97 14 75
                                    

özel bölüm, tw// kan ve ceset
tanrısal bakış açısı

"evime hoş geldin, sevgilim."

hyunjin'nin içindeki kelebekler duyduğu sözle uçuşmaya başladığında sakince minho'nun gösterdiği yere ilerledi.

"sen burada otur, ben bir şeyler getireceğim. biraz bekleteceğim kusura bakma, ama rahatına bak."

oğlan gülümseyerek kafasıyla sevgilisini onayladı ve salondaki koltuğa oturdu.

dürüst olmak gerekirse ev çok soğuktu, hatta dışarıdan bile daha soğuktu. küçüktü ve eşyalar her yere özensizce yerleştirilmişti. ayrıca eve ilk girdiğinden beri çok kötü bir koku alıyordu oğlan. ama ev şehirden çok uzakta çayır gibi bir yerdeydi ve çevrede başka evde yoktu, bu yüzden koku olması için bir sebep yoktu. ama minho et yemeyi severdi o yüzden yeni kesilmiş bir hayvan eti olduğunu düşündü hyunjin.

boş boş etrafı izlemek yerine eline televizyon kumandasını aldı ve düğmesine bastı. haberler vardı, ilgisini çekmediği için koltuktan kalktı ve minik salonu incelemeye başladı.

büyük kitaplığın yanına geldiğinde, sevgilisine bir kez daha hayranlık duyarak rastgele bir kitabı eline aldı.

fourth of july, psikolojik sorunları olan bir kızın gittiği klinikte psikoloğuna aşık olması ve trajik ölümünden sonra psikolog sevgilisinin akli dengesini yavaşça yitirmesini ele alıyordu.

konusunu dikkatini çekmişti, ilk sayfayı açıp okumaya başladığı zaman duyduğu şeylerle televizyona kulak kesildi.

"...polislerin bir yıldan fazladır peşinde olduğu, seri katil hakkında yeni bir bilgi elde ettik. suçlunun 20li yaşlarının ortalarında ve turuncu saçlara sahip olduğu belirlendi. henüz elimizde kesin bir bilgi yok ancak polisler araştırmalarına devam ediyor. biliyorsunuz, bu cinayetler her zaman yıl sonlarında oluyor. lütfen evinizde, sevdiklerinizle kalın. mutlu yıllar."

siyah saçlı oğlan elindeki kitabı elinden düşürdüğünde yerden almaya dair hiçbir harakette bulunmadı. çünkü salonun kapısında duran beden onu hiçbir şey yapmadan etkisiz hale getirmeyi başarmıştı.

hayatta kalmak istiyorsa bu evden kaçmalıydı.

"hyunjin." eskiden her duyduğunda kalbini mutlulukla dolduran bu tını, şu anda onu korkudan olduğu yere serebilecek derecedeydi.

"bana bak." sesin sahibinin küçük odanın içinde siyah postallarıyla attığı adımlar iyice yakınlaşmaya başladığında, hwang hızlıca arkasını dönerek kapıya doğru koşmaya çalıştı.

ama başarısız oldu,,
lee minho onu kolundan yapabileceğinin en sert şekliyle tutarak yere fırlattı.

kazağının kolundan çıkarttığı bıçağı elinde çevirerek yerde korku dolu gözlerle kendisine bakan gence yaklaştı.

"bunu böyle öğrenmeni istemezdim, hiç istemezdim..beni anlıyorsun değil mi hyunjin? sen beni her zaman anlarsın, bunu kendi isteğimle yapmıyorum, o yaptırıyor. lütfen beni affet."

hyunjin'nin dolan gözleri görüşünü bulandırdığunda kafasını sallayarak göz yaşlarını yok etti.

"sen, sen delirmişsin! bırak beni yalvarırım! kimseye hiçbir şey söylemeyeceğim."

last christmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin