29|Vingt Neuf

970 100 146
                                    

Saat daha yedi sularıydı, ve ben Taehyung'un kapısının önündeyim. Güne ne kadar erken başlarsak o kadar çok vaktimiz olurdu değil mi?

Bugün dersim olmadığı için şanslıydım. Aslında vardı ama Taehyung için ekiyordum, bir seferlikten birşey olmazdı. Düşüncelerimden kurtulup kapısını çaldım. Kapı kısa bir süre açılmıştı ki bu saatlerde uyanık olmasını beklemiyordum. Ne bileyim pijamaları ve dağınık saçlı bir Taehyung bekliyordum desem yalan olmazdı.

"Jungkook? Bu saatte ne işin var burada?"

Sözlerine karşılık ona en tatlı gülümsememden bahşedip konuşmuştum.

"Dün biraz hatalıydım, onu telafi etmeye geldim. İstesende istemesende tüm gün yanındayım"

Bu sözlerime karşılık kafasını salladı ve kapıyı kapatmadan içeriye adımladı. Biraz kırılmıştım, ama haketmiştim sonuçta. Onunla beraber salona geçerken bir yandan da sohbet açma derdindeydim.

"Kahvaltını yaptın mı? Aslında senin bu saatte uyanık olmanı beklemiyordum, hatta kapının önünde beklerken seni pijamalı görmeyi bekliyordum."

Yüzüme boş boş bakmaya devam ederken konuşmamı sürdürmüştüm.

"Her zaman bu saatte mi kalkarsın? Ayrıca Yeontan nerede, uyuyor mu hala? Hyung neden cevap verm-"

Konuşmama dayanamayacak olacak ki elini ağzımın üstüne koyup susmamı sağlamıştı. Ama ben daha konuşmamı bitiremediğim sinir olmuş ve elini ısırmıştım. O ise yüzünü ekşitip elini ağzımdan çekmiş, ayağa kalkıp mutfağa ilerlemişti.

Tanrı aşkına sert ısırmamıştım ki? Boşverip omuz silktim. Çünkü bugün onun gönlünü alana kadar herşeye katlanacaktım. O yüzden paytak adımlarla onun peşinden gittim. Mutfakta ki sandalyelerden birinde kollarını bağlamış, gözleri kapalı oturuyordu.

Bende fırsattan istifade arkasına geçtim kafamı onun önüne doğru uzatıp yüzüne gülerek bakmaya başladım. Nefes alışverişlerim yüzüne çarparken gözlerini açtı. Bir süre sadece yüzüme baktı.

Hatta bir ara boyum daha fazla uzamadığı için parmak uçlarıma kalkıp daha da eğilmek istedim. Ama tabi kafam aşağıya sarkerken dengeni kurmadım onun omzuna düştüm.

Taehyung ise elleri ile beni tutup ayağı kalktı, ben onun omzunda iken yürümeye başladı.

"Manyak mısın ya, halı mıyım ben? İndirsene beni"

"Onu üstüme sarkıp beni rahatsız etmeden önce düşünecektin" dedi.

Evet, onu rahatsız etmiştim. Ne güzel.

En sonunda oturma odasının oraya geldik ve beni koltuğa bıraktı. Sesimi çıkarmadım, bıraktığı yerde düzeltip oturmaya devam ettim.

"Konuşmayacak mısın?"

Kafamı sağa sola salladım. Bir an gitmeyi bile düşünmüştüm. O yüzüme bakarken düşüncelerimi kenara atıp plan yapmaya başladım.

"Hadi hazırlan Taehyung, gidiyoruz."

Tek kaşını havaya kaldırdı. Tekrardan yüzüme baktı.

"Taehyung mu? Hyung'a ne oldu?"

"Beni sinirlendirdin Hyu- Taehyung, o yüzden sana böyle sesleneceğim bir süre!"

Hala yüzüme bakmaya devam ederken yarım ağız gülümsedi.

"Peki, sorun yok. Yeter ki bana sinirlenme."

----

"Buraya neden geldik Jungkook?"

Konuşmamızdan sonra itiraz etmeden hazırlanmıştı. Taksiyle gitmeyi planlarken, kendi arabası olduğunu öğrenmiş ve onunla gitmiştik.

 Cafuné | Taekook ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin