LKS -15

37.1K 1.5K 121
                                    

İnstagram'da dolaşmaktan sıkılıp başımı yastığımdan kaldırdığımda gözlerim benimkinin karşısındaki pencereyi buldu. Evin tüm ışıkları kapalıydı. Bugün ofiste olmalıydı. Bu akşam yemek için bize geleceğini düşünürsek dünkü hadsizliğimi unutmuş olmasını dilemekten başka çarem kalmıyordu. Çünkü beni geriyordu. Hiçbir şey demeden, sadece durarak. Kenan abiyi abimlerle bir tutuyordum hep ama asla onlar gibi sıcak davranmıyordu bize. O çok kendi halindeydi. Ben ise birkaç seferdir bu sınırı aşmıştım.

Saatlerdir aynı pozisyonda yatıyor olmaktan tutulan kaslarımı gerdirerek açarken iç geçirdim. Yusuf ise hala benimle konuşmuyordu. Ve ben de onunla. Bu alışık olduğumun dışında bir düzendi. İlk defa bu kadar uzun süre iletişimsiz kalıyorduk. Yataktan inip gardırobuma doğru yürüdüm. Kapağı açmamla en alt raftaki kırmızı kutuyu buldu bakışlarım. Kenarları iyice eskimiş ve yer yer sararmıştı. Olduğum yere bağdaş kurarak oturdum ve kutuyu kucağıma çektim. Kapağı açmadan önce üstündeki tozu elimin ayası ile gelişigüzel silmiştim. Ayakkabı kutusu boyutundaki karton kutunun içinde göze ilk çarpan şey dörde katlı renkli renkli çizgili kağıtlardı. Gülümseyerek en üsttekini kavradım ve özenle açtım. Yıllardır katlı ve kapalı kalmaktan yumuşamış olan kağıt birbirine yapışmıştı. Biçimsiz el yazımla yazdığım mektubun tarihine gitti önce gözüm. 

15.03.2012

12 yaşındayken Yusuf için yazdığım bir aşk mektubuydu bu. O zamanlar onun için deyim yerindeyse deliriyordum. Bakışlarımı yazıda gezdirirken sırıttım. Ela gözlerine yazdığım dizeler amatörlük koksa da sahiciydi. Ve her mektubu olduğu gibi bunu da kızgınlıkla bitirmiştim. Çünkü 15 yaşındaki Yusuf beni sevmiyordu. Boy bos atmış, liseye başlamış ve okuldan ayrılmıştı. Kim bilir kaç kızla birden görüşüyordu. Beni ise çocuk olarak görüyordu. Şu an gülerek hatırladığım bu anıları o zamanlarda ağlayarak geçirmiştim. İlk aşkımdı. Ama beni kardeşi gibi görüyordu. Onun için olabildiğim maksimum şey en yakın arkadaşı olmaktı fakat liseye geçmesi ile bu konumum bile sallantıdaydı. Bir sürü yeni arkadaş ediniyor ve hiçbirini benimle tanıştırmıyordu. Elimdeki mektubu katlama çizgilerini takip ederek geri katladım ve bir başka kağıda uzandım. Bu seferki sarıydı. Onda ise gözüme çarpan ilk şey bir isim oldu.

Gizem.

Yusuf'un büyük aşkı. Baş düşmanım. Beline kadar kıvırcık sarı saçları vardı. Hepsini tek tek yolmak istiyordum o zamanlar. Sürekli Yusuf'un yanına gidip saçlarım güzel mi diye soruyordum. O da güzel işte diye geçiştiriyordu anlamayarak. Halbuki anlaşılmayacak bir şey yoktu. Benim saçlarım ne sarıydı ne de kıvırcık. Peki bu halleriyle güzel görünüyor muydu ona? Yoksa beni sevmemesinin nedeni saçlarımın sarı ve kıvırcık olmaması mıydı? Bunu merak ediyordum. Daha sonraki yıllarda ise Yusuf'un esmer bir kızla sevgili olmasıyla konunun saçlarım olmadığı açıklığa kavuşmuş oldu. Olan ise benim her sabah erkenden kalkıp maşa ile dalgalandırmaya çalıştığım saçlarıma oldu. 

Elimi kutunun en dibinden parıldayan metal şeye uzattığımda küçük bir kahkaha attım. Yusuf'a sevgililer gününde sevgilisinin aldığı bileklikti bu. Zavallı çocuk günlerce her yerde aramış kaybettiğini sanıp mahcup olmuştu. Kız da bunun üzerine epey trip atmıştı. Yusuf bilekliğin bende olduğunu hala bilmiyordu. Bilekliğin üstüne kazınmış harflere baktım. Y ❤ T. Kızın adı Tuba'ydı yanılmıyorsam. Güzel bir kızdı. Ben tabi bilekliği aşırınca üstündeki T harfini acemice D'ye çevirmiştim. 

Bilekliği kutuya geri bırakırken kutunun kenarına sıkışmış olan çizim kağıdına gitti bakışlarım. Onu dikkatlice sıkıştığı yerden çıkartıp elime aldım ve sağlam bir kahkaha bastım. Çocukluktan beri kıyafetler uydurur onları kağıda dökerdim. Bu seferki ise başkaydı. Kağıtta iki çöp adamdan bozma insan vardı. Birinin, ki bu ben oluyorum, üstünde beyaz kabarık bir gelinlik; diğerinin ise siyah olduğu belli olsun diye kurşun kalemle karaladığım bir damatlık vardı. 6 yaşındaki Duygu'nun muhteşem eseri. Okumayı ve yazmayı yeni sökmüştüm ve erkek olanın üstünde irili ufaklı kargacık burgacık harflerle yusu yazmıştım. F'yi yazmaya üşenmiş olmalıyım. 

LİMON KABUĞU SOKAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin