LKS -29

30.7K 1.3K 503
                                    

Yusuf nihayet gelip içeridekilerle ufaktan selamlaştığında bahçedeki sandalyelerden birine çökmüş yanıma gelmesini bekliyordum. Beynimin içinde bin bir tilki dönüyor hepsinin de kuyrukları birbirine dolanıyordu. 

Madem beni istemiyordu neden öpmüştü? 

Demek ki istiyordu.

 İstiyorsa neden uzak duruyordu? 

Leyla yüzünden.

O halde bıraksaydı da Cem ile istediğim gibi takılsaydım. Derin bir of çekerken Yusuf'un iri gövdesi görüş alanıma girdi. Yüzünde tedirgin bir ifadeyle gelip karşımdaki sandalyeye oturdu.

" Ne oldu anlat hadi. " 

Gözlerimi onun elalarına dikerken omuz silktim.

" Hiçbir şey olmamış gibi davranıyoruz. "

Kaşları hafifçe çatılırken derin bir nefes aldı. Bir şey diyecek gibi oldu fakat sonra vaz geçti. Bir süre sessizce karşılıklı oturduk, sonra sandalyesinde öne eğildi ve bacaklarıma sardığım ellerimi çözüp avuçlarının içine aldı. Ben de bunun üzerine dizlerimi indirmiş ona bakmaya başlamıştım. 

Elaları onunkine göre epey küçük ve beyaz kalan ellerimde dolanırken alt dudağını yaladı.

" Duygusal boşlukta hissediyor olabilirsin. " dedi usulca.

Sessiz kaldım. Hissettiklerim öyle bir şey değildi. Fakat ona bir şey demedim. Çünkü ben de ne olduklarını bilmiyordum. 

Baş parmağı parmaklarımın üzerini okşarken devam etti.

" Kendine biraz zaman ver. Geçecektir. "

Hafifçe başımı salladım. Her ne kadar geçeceğine dair inancım onun kadar sağlam olmasa da yapacak daha iyi bir şeyim yoktu zaten. 

Yusuf başka bir şey daha demek üzere dudaklarını araladığı an kapı açıldı ve abimler bir kafile halinde dışarıya çıktı. Eren abim Murat abi ile hararetli bir şekilde iş güç konuşurken Okan abim telefonuyla ilgileniyordu. Ve o an Kenan ile yeniden göz göze geldik. Kara gözleri önce Yusuf'un avcundaki ellerimde turlamış ardından gözlerime tırmanmıştı. Ben ellerimi geri çekmek için hamle yaptığımda ise Yusuf engel oldu. Şaşırarak ona döndüm. Kaşlarını çatmış direkt olarak Kenan'a bakıyordu. Bakın çok zeki bir kız sayılmazdım fakat bunun bir meydan okuma olduğunu ben bile anlamıştım. 

Yusuf ona karşı benim daima arkamda olduğunu bakışları ve hareketleriyle gösteriyordu. 

Oysa buna hiç gerek yoktu çünkü Kenan'ın bir art niyeti yoktu. Kur'an-ı Kerim'de adı geçen şerrin nisa bendim bu hikayede. Çocuğun namusuna göz dikmiştim. Normalde olsa bu düşünceme epey gülerdim fakat zaten normalde olsa onun namusuna da göz dikmezdim. Ellerimi tekrardan çekmek için hamle yaptım ve bu kez başarılı olabildim. O esnada Murat abi bize seslendi.

" Gençler ben kaçıyorum! "

Yusuf da ben de oturduğumuz yerden kalktık ve yanına doğru ilerledik. Gülümsedim.

" Yine gel Murat abi. "

Murat abi yanağımdan makas alırken gülümsedi.

" Siz de gelin. "

Başımı salladığımda Yusuf'a döndü ve omzunu sıvazladı.

" Bu kız sana emanet Yusuf biliyorsun. "

O esnada Okan abim ağzının içinden homurdanmaya başlamıştı.

" İki tane abisi var burada. "

Fakat Murat abi onu umursamadı ve bize doğru eğilip fısıldadı.

LİMON KABUĞU SOKAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin