Merhaba! Nasılsınız?
Saat şu an 12:51 ve bölüm yazıyorum. Oy istemek artık saçma geliyor , çünkü netice değişmiyor. Okunuyor ama oy yok ,yorum yok . Neyse buna da wattpad doğası diyelim . Yani utanıyor musunuz anlamıyorum.Neyse...
Kitabın seyiri bir anda değişti değil mi ? Beliz öğretmen mi? Gazeteci mi? Şizofreni hastası bir kadın mı? Kafanız karışmış olabilir ama bu sıradan bir kurgu değil. Yazdığım her kelimenin anlamı var . Birkaç bölüm sonra asıl karakterler kitaba dahil olacak ve bütün sorularınız cevap bulacak .
💥💥💥
Ruhuma batan acılar vardı,paramparça eden acılar...
Tozlu ve kirli zemine emanet edilmiş ,üstü başı yırtık bir esir ...
Ayaklarında ve kollarında onu duvara esir eden prangalar olan bir beden ...Önce kulağına inleme sesleri geldi, ölüm sessizliğine mahkum olmuş ve buz gibi olan bodrum katında. Sonra duyduğu sesin de etkisiyle göz kapakları yavaş yavaş aralandı ,aralandı ve gördüğü şey ile kocaman açıldı!
Anın yarattığı şok etkisi ile uzandığı yerden doğrulup elini uzattı, elleri yetişmedi! Ayağa kalkıp ona koşmak istedi ama attığı adımlar ayağında hissettiği acı ve beraberinde gelen zincir sesi ile yarım kaldı . Ayağındaki prangalar onun Mert'e ulaşmasını engelledi! Diz üstü yere çömelip ağlamaya başladı! Hüngür hüngür...
" Yapma lütfen..."
Sesinde çaresizlik ve acizlik rüzgarları eserken aldığı cevap ona daha da acı verdi .
" O buna alışkın!"
Ve ardından gelen acı dolu inlemeler .Nasil bir çaresizlikti!? Oturup bir insanın acı çekmesini izlemek . Mesut ,Mert'e tecavüz ediyordu!
Gözlerinden dökülen yaşlar ve acı dolu inlemeleri onun çektiği acıları tarif ediyordu. Utanıyordu ! Oradaki bütün esirlerin gözleri önünde oluyordu her şey. Kimi ona acıyarak bakıyordu, yardım etmek ister gibi . Kimi de ben daha kötü durumdayım der gibi umursamazca ve tepkisizce izliyordu.
Bu çok zordu ...
" Bak Beliz! Dün bana attığın tekmenin cezasını Mert ödüyor!" dedi Mesut.
Mert ile işi bitmişti. Nefes nefese kalmış ve yorulmuştu. İğrenç bir tablo gibiydi.
Yarı çıplak bir şekilde elindeki şırınga ile Beliz'e doğru yürümeye başladı. Gözlerinde zafer bakışları vardı. Sırıtınca iğrenç bir hal alan suratı mide bulandırıcıydı.
" Bu sefer işimi sağlama alacağım. Aslında bakarsan çığlıkların ve inlemelerini duymak isterdim ama bu iğneden sonra sadece göz yaşlarını göreceğiz ."
Duyduğu cümleler ile olacakları anlayan Mert domaldığı yerden kalkmaya çalıştı. Bacakları titriyordu ,kolları ona destek olmuyordu. Fakat Beliz için direnmesi gerekiyordu.
" Dur yapma !" dedi Mert . Duyduğu ses üzerine olduğu yerde kalan Mesut , " Ne o ? Yoksa ona acıyor musun? Peki ya sana kim acıyacak ? Ölene kadar benim oyuncağım olacaksın! Ama o kısa süre içinde ölecek zaten . Bari işime yarasın!"
Ardından ona karşılık vermeye çakışan esire ard arda atılan tokatlar ve bedeni uyuşsun diye yapılan ağır bir iğne.
İğnenin vücuduna girişini acı ile hissetti ! Hareketleri hâlâ eskisi gibiydi ve önünde durup ona bakan iğrenç adama vurmaya çalışıyordu. Hiçbir karşılık alamayışının sebebini bilmiyordu.
Az sonra önce kolları uyuştu ve yavaş yavaş bacakları. Sanki bütün bedeni ona ihanet ediyordu . Kolunu kaldırmak istediğinde ağır bir cesetten farkı olmadığını anladı. Gözleri ona bakıp ağlayan arkadaşından yardım isterken aynı zamanda kaşları ona bakıp sinsi sinsi gülen iğrenç doktoru görünce çatılıyor ve bedeni tekrar saldırmaya çalışıyordu.Olmuyordu!Bedeni yavaş yavaş yere yayılıp iyice uyuştuktan sonra üzerindeki yırtık kıyafetlerin bedeninden çekildiğini hissetti . Bedeninde dolan eller vardı ve sesi bile çıkmıyordu. Hiçbir tepki veremiyor ve her anı hissediyordu . Canı çok acıyordu ve buna karşılık veremiyordu . Bedeninde aldığı acılar ve kulağına gelen sesler üzerine ona ne yapıldığını anladı.
" Beliz ! Sakin olmalısın . Bu iğnenin etkisi sadece 1 saat sürüyor. 1 saat dayan !"
Bu Mert'in sesiydi ve onun sesine karışan doktor Mesut'un kahkaha sesleri ve ardından söyledikleri iğrenç kelimeler ...
" Demek kendini gazeteci sanacak kadar kafayı yedin ve kahramanlık yapmaya kalktın ha ?! Her şeyin bir ödülü ve cezası vardır. İster zevk alıp ödül dersin, ister işkence deyip ceza alırsın. Ama bu benim ödülüm!"
Ne diyordu bu sapık! Ne demek kendini gazeteci sanacak kadar kafayı yedin ? Beliz zaten gazeteci değil miydi ? Buraya bunun için gelmemiş miydi ? Eğer öyle değilse neden burada deli taklidi yapıyordu!? Peki ama o yataktan çıkan ses kayıt cihazı, o zehir ve şırınga? Ne yani bütün bunlar yalan mıydı? İyide neden? Bir insan neden yalan söyleyip böyle iğrenç bir yere gelir ki ?
Aklındaki düşüncelere cevap vermeye çalışırken gözleri Beliz'in halini gördükçe içinde eşsiz bir intikam hırsı doğuyordu! Bu güne kadar herkese yardım etmeye çalışmıştı ama her defasında işkence sonucu ölüm oluyordu . Onun en büyük cezası hayatta kalıp Mesut'un oyuncağı olmaktı.
Ölüm onun için bir armağan olabilirdi . Zaten ölecekti, öyle ise neden bir pisliğe cezasını verip ölmüyordu?Mesut defalarca Beliz'e tecavüz ettikten sonra oradan ayrıldı . Mert'in Beliz'e yardım edeceğini öğrendiği için onu bodrum katına alıp eski günlerde olduğu gibi bütün esirlerin gözleri önünde tecavüz etmişti . Ona ceza olarak bodrum katında tıpkı diğer esirler gibi prangalara bağlı olarak kalmayı uygun görmüştü.
Burası iğrenç zevklerin süslediği bir batakhâneydi .
Beliz bu günden sonra asla eskisi gibi olmayacaktı . Ondan sadece saçları değil, daha çok şey gidecekti ve buna engel olmayacaktı. Asıl direniş bundan sonra başlıyordu.
Dün gece yazmıştım bu bölümü . Bölümler kısa oluyor. Bence daha iyi . Detaylara girip bölümleri gereksiz uzatmak istemiyorum . Son birkaç bölüm sonra asıl karakterler dahil oluyor ve kurgu bambaşka bir yere gidiyor.
Hadi oy verin de öyle gidin bakalım😌😉
Hadi gittim ben 🤫🤫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODA:18
Misterio / SuspensoB×B//+18 Bir delinin anlattıkları ne kadar doğru olabilir ? Ona inanmak mümkün mü? Peki ya delilerin arasına düşmüş bir kadının dedikleri? Burada kimin deli kimin akıllı olduğu bilinmiyordu . Ortalıkta dolaşan büyük suçlar ve gizlenen büyük sırl...