30 aralık
perşembe - 09.47❄
"şşş, kavga yok, kavga yok. yemin ederim ısırırım sizi." diyerek iki elindeki tasmaları çekiştirerek kafalarını birbirinden ayırmaya çalıştı. minik tüy yumağı incecik sesiyle havlamaya devam ederken oflayarak eğildi ve tek koluyla sardı bedenini. "sen çok yaramazsın."
tekrar havladığında gözlerini devirerek biraz daha sakinleşmiş gözüken diğer köpeğe bakarak gülümsedi. "diğer babanız sizi çok sevecek."
cümlelerinin karşılığını yeniden havlamayla aldığında bu sefer gülümseyerek elindeki tasmayı bileğine doladı ve cebinden anahtarını çıkardı. hızlıca kapıyı açıp içeri girdiklerinde evin sessizliği hoşuna gitmemişti. bu evden herkesten önce çıkıp sonra gelmeye yıllar içinde çok fazla alışmıştı ve böyle sessiz gördüğü nadir anlarda da içine anlamsız bir huzursuzluk çöküyordu.
"rahat dur," diyerek kucağındaki minik köpeği yere bıraktı, büyük olanın etrafı koklayarak gezinmesine gülerek kapıyı arkalarından kapattı ve mutfağa ilerledi. taehyung her zamanki gibi tüm kahvaltılıkları toplayıp evden çıkmıştı ama çıkmadan önce de su içme alışkanlığı olduğu için bardağı yine tezgahtaydı. bu detay jeongguk'u gülümsetirken akşam taehyung'tan sakladığı mama kaplarını çıkarıp mutfağın girişine yerleştirdi.
"pişt, şişt- nasıl sesleneceğim ben size?" diye mırıldanıp ıslık çaldı, mutfağın kapısına yaklaşan ama ona bakıp geri giden küçük köpekle oflayarak onların yanına gitti ve ikisini de kucaklayıp mama kaplarının önüne bıraktı. "bekleyin. mama vereceğim. anladınız mı?"
iki köpeğin de saf saf ona baktığını fark ederek güldü, tezgahın altından mama poşetlerini çıkarıp üstlerindeki yazıya baktı. "bu senin..." diyerek yeşil poşetteki mamanın birazını kırmızı tasa döktü. küçük köpek anında mamayı koklayıp yemeye başlarken büyük olanın önce onu koklayıp sonra tekrar kendisine dönmesine gülümsedi. diğer poşetteki mamayı da onun mavi kabına boşaltarak koklaya koklaya yiyişini izledi.
"jeongguk?"
jeongguk duyduğu sesle irkilerek mutfağın kapısına döndü. eunmi, gülümseyerek mamalarını yiyen köpeklere bakıyordu. "inanamıyorum, çok tatlılar."
"taehyung sever mi sence?" dedi anlamsız bir şekilde, eunmi onun bu sorusuna gülerek elini karnına yerleştirdi ve tezgaha ilerledi.
"onu benden daha iyi tanıdığına eminim, yine de bu bebişleri seveceğini düşünüyorum." derken dolaptan bir bardak almıştı, jeongguk onun su içeceğini anlayıp sürahiyi eline aldı ve eunmi'nin elindeki bardağı doldurdu. "teşekkür ederim."
"sever yani."
eunmi suyu içip bardağı tezgaha bıraktığı sırada küçük köpeğin ayaklarını koklamasına karşı kıkırdadı. "sevecektir. onu kucağıma verebilir misin?"
"oh, tabii," diyerek minik köpeği kucaklayıp eunmi'nin kollarına bıraktı. boynundaki tasmasının uzun ipini çıkarıp masaya bırakırken büyük köpeğin etrafı dolanmasına dudaklarını büzdü. "hoseok uyuyor mu?"
"evet," üzgünce baktı kucağındaki köpeğe. "gece uyuyamadı benim yüzümden, ben de uyandırmak istemedim."
"neden?" dedi endişeyle jeongguk. "ağrın mı vardı? hastaneye gidelim mi?" elleri panikle eunmi'ye uzansa da bir şey olacak korkusuyla dokunmaya çekinerek gözleriyle süzmekle yetindi. eunmi onun bu haline gülerek kafasını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fight for love | taekook ✓
Fanfiction[💑+🧑🤝🧑] [married couple] "aşkımızın meyveleri neden en olmadık zamanlarda çalıyor kapıyı?"