30 aralık
perşembe - 18.53❄
"daehyun, kapıyı kapat babacığım."
"chohee kapıyı kapat."
"her şeyi bana yaptırdınız ya!"
jeongguk gözlerini devirerek elindeki kocaman pasta kutusuyla yolun ortasında durdu. "elin boş gezmeseydin. söylenme çok, geç kaldık zaten. taehyung bir kez daha arar da geçiştirilirse bizi bulur yeminler olsun ki, eliyle koymuş gibi hem de."
"aramızda en çok konuşan sensin baba." dedi daehyun, jeongguk yerdeki minik taşı tekmeleyerek ona attı.
"çok konuşma bücür, düşün önüme."
daehyun, elindeki tasmayı çekiştirerek ilerlemeye devam etti, chohee de onun arkasından kucağındaki minik köpeği severek yürümeye başladı. üzerindeki kırmızı elbisesinin eteklerine geyik ve kar taneleri dikmişti taehyung, bu yüzden çok seviyordu elbisesini. daehyun'un kırmızı gömleği ve siyah pantolonuyla uyumlulardı, jeongguk'a da siyah pantolon ve koyu yeşil bir gömlek giydirmişlerdi. gömleğinin cebine chohee'nin geyik ve kar tanelerinden dikmişlerdi aceleyle, jeongguk dikiş işinde kendine pek güvenmese de on dakika içinde gayet güzel dikebilmişti.
taehyung'un çiçekli gömleği ve krem rengi pantolonu onların yanında fazla garip olacağı için ona da kıyafet almışlardı. siyah pantolon ve kırmızı gömlek. daehyun'la aynı olmaması için onun da eteklerine kar taneleri dikmişti jeongguk, cebine de bir tane çiçek tutturmuştu. çiçeği iple dikmek biraz zor olsa da gece sonuna kadar dayanabileceğine inanıyordu.
"oradalar!" dedi daehyun yerinde zıplayarak. jeongguk gözlerini kısarak ilerideki çardağı süsleyen kalabalığa baktı. bütün planları taehyung'un her şeyden habersizce ettiği birkaç sözle değişmişti ama hiçbiri şikayet etmemişti. sahilin sonundaki çardaklardan birini kiralamışlar, jimin'in minji'nin doğum gününde kullandığı renkli ışıkları getirmişler ve kar spreyleriyle her yere yazılar yazmışlardı. çiçekleri çardağın etrafına dizmişler, bir sürü çift taraflı bant harcayarak da sabitlemişlerdi. bu görev yoongi ve namjoon'undu ama onlar ilk başta bandı keşfetmeye çalışırken boşu boşuna harcayıp durmuşlardı.
jimin onlara kızdığında ise tek savunmaları, 'bizim zamanımızda bunlar yoktu, bant kıvırırdık' olmuştu.
"biz geldik!" diye bağırarak köpeklerle birlikte çardağa koşan çocuklara gülümsedi jeongguk. sabahki duygusallığın üstüne onlarla bolca vakit geçirmek ona iyi gelmişti, hayatındaki minik mucizelerini düşünerek yeni yılda onlarla daha fazla ilgileneceğine dair kendine söz vermişti, onları üzdüğü birkaç ayı nasıl telafi edeceğini bilmese de.
"hoş geldiniz!" diye onları karşıladı minji, hemen köpekleri sevmeye başlarken jeongguk da pasta kutusunu masaya bırakmış, çardağın girişi hariç kenarlardan sarkan ışıklara ve yapraklara baktı.
"çok güzel olmuş burası."
"yapraklar jimin'in fikriydi." dedi seokjin, elindeki fazla çiçekleri masaya bıraktı. "fikrini hayata geçirmekte boyu yüzünden zorlandığı için namjoon halletti."
"konuşma çok."
jeongguk gülerek market poşetlerinin içinden kaplanlı tabakları çıkarmaya başladı. aynı şekilde bardaklar ve çatalları da çıkarıp masaya koydu. "kurabiyeler nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fight for love | taekook ✓
Fanfiction[💑+🧑🤝🧑] [married couple] "aşkımızın meyveleri neden en olmadık zamanlarda çalıyor kapıyı?"