3 ocak
pazartesi - 14.28❄
"ben küçük çilekli pastalarınızdan ve sütlü bir kahve alabilir miyim?" dedi taehyung, sandalyeye oturur oturmaz. garsonun elindeki kağıda bir şeyler yazdığını gördükten sonra jeongguk'a döndüğünü görünce boynundaki atkıyı da çıkarıp yerine iyice yerleşti.
"siz ne alırdınız?"
jeongguk elindeki menüyü oflayarak bırakıp kadının önüne ittirdi. "ben de sütlü kahve istiyorum, bir de dört- beş tane makaron lütfen." dedi, kadın gülümseyerek kafasını salladı, menüleri alıp giderken jeongguk arkasına yaslanıp bacaklarını iki yana ayırdı ve rahat bir şekilde oturdu. "nasıl geçti günün?"
"iyiydi." dedi taehyung. çenesini eline yaslayıp kafasını sağa doğru eğdi. "tek değişik olay bir sürü gül alan adamın birkaç saat sonra geri getirmesiydi."
jeongguk tek kaşını kaldırarak kendisine sevimli bir ifadeyle bakan eşinin yüzünü süzdü. "reddedilmiş yani?"
"evet. çikolataları bile geri vermiş."
"sen olsan vermezdin." diyerek güldü. taehyung da gülerek kafasını sallayınca küçük tebessümü kocaman kahkahaya dönmüştü.
"mis gibi çikolata işte. adam çiçekle birlikte bıraktı zaten, biz de oturup yedik."
jeongguk kafasını iki yana sallarken cebinde titreyen telefonunu çıkarıp ekrana baktı. birkaç saniye oyalanmasının ardından masaya bıraktı. "okul para topluyor yine."
"ne parasıymış? bana söylemedi öğretmen."
jeomggul dudaklarını büzerek memnuniyetsiz bir ifadeyle omuz silkti. "bilmiyorum. laboratuvarda öğrenciler bir şeyler kırmış."
"jeongguk..." dedi iç çekerek. "böyle giderse seneye özel okula gidemeyecekler, biliyorsun değil mi?" eşinin kafa sallayıp gözlerini kaçırmasıyla kendisi de bir şey demeden arkasına yaslandı. kafenin bahçesinde gezinen kedileri izlerken masaya bırakılan bardak ve tabağın sesiyle tepsidekileri masaya yerleştiren garsona döndüler. taehyung önüne bırakılan bardakla gülümseyerek teşekkür etti, jeongguk ise dalgınca bir teşekkür mırıldandı.
"seojoon'la konuştum." derken parmaklarıyla önüne bırakılan kupanın çevresini sardı. jeongguk'un gözleri ona döndü. "okuldaki olay durulmuş biraz. oraya değil ama başka bir üniversiteyle görüşebilirim."
"istiyor musun?"
taehyung, jeongguk'un ciddi yüz ifadesiyle bir an için afallayarak ona baksa da onun kaşlarını kaldırarak cevap beklemesiyle iç çekerek dudaklarına yaklaştırdığı kahvesinden bir yudum aldı. dudaklarını yalayarak kupayı bırakıp dirseklerini masaya, çenesini de birleştirdiği ellerinin üstüne yasladı.
"istiyorum."
"zorunda değilsin taehyung." dedi inatla. "evet, eğitimi çok iyi olabilir ama başka bir okulda da okuyabilirler. ne bileyim," gözlerini çevrede gezdirdikten hemen sonra tekrar onu izleyen kahve irislere çevirdi. "hiçbir değişiklik mutsuz olmandan önemli değil."
"hayır, gerçekten istiyorum. yalan söylesem anlarsın zaten."
jeongguk birkaç saniye gözlerinin içine bakıp kafasını onaylarcasına salladı. kahvesini içerken dudaklarına yapışan köpükleri diliyle temizleyip ortalarındaki tabakta duran makaronlardan yiyen taehyung'u izlemeye başladı. o ikiye ayırdığı pembe renkli makaronu ısırırken sabahtan beri aklında dönüp duran cümleyi pat diye söyleyiverdi. "üçüncü çocuk hakkında düşündün mü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fight for love | taekook ✓
Fanfiction[💑+🧑🤝🧑] [married couple] "aşkımızın meyveleri neden en olmadık zamanlarda çalıyor kapıyı?"