10.BÖLÜM: MAFYA

113 3 0
                                    

Beni yere fırlatmıştı. Hissettiğim acı vücudumun en dip köşelerinde kendini belirtmişti bile.

"Lütfen lütfen bunu bana yapma Bora."titreyen sesimle sonunda ağzımdan birkaç kelime dökülmüştü.

"Herşeyin bir karşılığı vardır değil mi transfer. Bana tokat attığın için değil bana dokunduğun için burdasın." Ne yani ona tokat atmama kızmamış mıydı. Sırf elim yüzüne değdiği için miydi?

"Beni burda bırakmıcaksın demi?" Endişeyle yüzüne baktığımda çarpık bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Bana aldırmadan tam gidecekti ki bacaklarına yapıştım. Bana şaşkın gözlerle baksada şaşkınlığını belli etmemeye çalışıyordu. Daha çok ezici bakışları beni takip ederken mavi gözlerinin sinirden alev aldığını hissedebiliyordum.

Ayağını sertce çekmişti ellerimden. Birşey demeden uzaklaşmıştı. Bense karanlıkta birşeyler görmeye çalışıyordum. İçeriden sızan küçük bir ışıkta yok olup gitmişti kapı kapanınca. Heryer karanlıktı. Nefes alamadım.

"Yardım edin biri beni kurtarsın burdan!"

Avazım çıktığı kadar bağırdım. Ama ne bir ses vardı ne de bir ışık. Okulun alt katına girilmesi yasaktı. Okula ilk geldiğim zaman bana yapılan uyarılardan biri de bodrum kata girilmesi yasak olduğuydu. Karanlıktan korkarım ki ben.

Duvarlar üstüme doğru geliyormuş gibi hissettim. Çaresizce sadece ağlayabiliyordum. Nefesim , kalp atışlarım hızlanırken 'Bora gelir beni kurtarır' düşüncesiyle kendimi avuttum.

Ama gelmedi...

Duvarın köşesine sinmiş korkudan kollarımı yüzüme kapattım. Bacaklarımı karnıma çekip sadece güzel şeyler hayal etmeye çalıştım. Benim hiç güzel anım olmadı ki. Yaşadığım her gün bana ceza gibiydi sanki.

Kelimeler ağzıma tıkanmışken son bir ümit sesimi duyurmaya çalıştım.

"Bana biri yardım ets..."

Sesim kısılırken gözümde aynı anda kapandı. Yaşadığım korku beni şoka sokmuştu. Kapıdan içeriye doğru bir ışık sezdim. Biri bana doğru koşuyordu.

"Derin uyan kendine gel. Aç gözlerini."

Bir yandan beni sarsıp bir yandan da nefesimi dinliyordu. Bilincim açık olsa da ağzımdan kelimeler çıkmadı. Tek yapabildiğim karşımdaki kişinin kollarına tutunmak oldu.

Gözümü araladığımda karşımda sınıfın merak dolu bakışlarıyla karşılaştım. Başucumda Ada'yla Barbaros duruyordu. Gözlerimi açtığım saniye Ada bana sarılıp ağlamaya başladı.

"Sen beni bırakıp gitmeyi mi düşündün he." Hem gülüp hem de ağlıyordu.

"Senin gibi bir arkadaş bulmuşum emin ol bırakmam." neredeyse bende ağlayacaktım ki Barbaros'u karşımda görünce şaşırdım.

"Daha iyimisin Derin"

"İyiyim beni sen mi kurtardın"

Ölmene göz yumamazdım değil mi"

O gördüğüm küfürbaz , umursamaz , kaba Barbaros gitmişte sanki yerine melek gelmişti.

"Teşekkür ederim" diye birşeyler mırıldandım. Aklım Bora'daydı. Beni karanlıkta bırakıp hiç umursamadan gitmişti. Hayatımda gördüğüm en soğuk kişiydi belkide. Onun soğuk davranışı gözüne baktığımda dahi vücuduma titreme hissi veriyordu.

Üstümü başımı düzeltip kendime geldim. Herkes ne olduğunu soruyordu. Barbaros sınıftakilere ters bir bakış atınca birden sessizlik çöktü. Neden bu kadar korkuyorlardı ki?

Ders zili çaldığında herkez sınıfa girmiş hocayı bekliyordu. Bora yoktu. Sınıfa Figen hoca girdiğinde ayağa kalktık. Sınıfa girer girmez haftaya sınav olacağımızı söyledi. Sınıftan uğultular yükselmeye başladı haliyle. Daha okul açılalı 1 hafta oldu ne sınavıydı bu? Psikolojim yerinde değildi zaten. Sınava girsek hayatta yapamazdım. Zaten çokta çalışkan bir öğrenci değilim. Bugüne kadar girdiğim bütün sınavlardan 50nin üstünde almadım.

"Bakalım yaz tatilinde iyice çalıştınız mı? Test edelim değil mi çocuklar"

Kitabın yüzüne bile bakmamıştım. Müzik yemek yemek ve gezmekti tüm yaptıklarım. Ders zili çaldığında Ada'yla birlikte dışarı çıktık.

"Ben kantine gidip birşeyler alıcam sarışın gelmek istermisin?" sadece biryere oturup yaşadıklarımı sindirmek istiyordum.

"Sen git ben biraz kafamı toplayayım"

Başıyla onay verdikten sonra yanımdan ayrıldı. Kafamda sanki yüzlerce hücre birbirleriyle kavga ediyordu. Karşıdaki bankta tek başına oturan Barbarosa baktım. Düşünceli görünüyordu. Yanına gidip oturduğumda bile fark etmedi.

"Barbaros dünyadamısın acaba?"

"Burdayım" dedi olabildiğince nazik konuşarak.

"Bugün için teşekkür ederim. Ama anlamadığım birşey var Bora neden bu kadar acımasız. Ve ayrıca çok sapık demeyide unuttum."

Gülümser gibi oldu ama bu daha çok, hüzünlü bir gülümseme oldu.

"Bora küçüklük arkadaşım. Akın'da öyle. Bora'nın babası hep onun gözünün önünde insanları öldürürdü. Borayı tanıdığımdan beri insanlarla ilişkisi kopuktur. Ve inan bana sapık dediğin kişi hiç ilişkiye dahi girmedi. Sadece öpüşüyor."

Bunların hepsini normal birşeymiş gibi yüzüme bakmadan konuşmuştu.

"Bora'nın babası mafya mı yani"...

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sağlıcakla kalın. İyi okumalar.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin