Mutfaktan gelen hıçkırık seslerini bastırmak için kapattı kulaklarını genç adam, bu sese tahammülü kalmamıştı, her geçen zaman daha da ıstırap veriyordu sanki.
"Yeter" dedi acı çeker gibi "sus sus sus"
Susmuyordu!Ellerini saçları arasından geçirerek çekiştirdi. Böyle olmayacaktı, buna artık bir son vermesi gerekiyordu.
Hızla çalışma odasından mutfağa, hala ağlayan eşinin yanına, gitti.
Zavallı kadın bir yandan ayağına batmış olan cam parçalarını temizlemeye çalışıyor, diğer yandan ise elinde başka bir şeyi kalmamış gibi ağlamaya devam ediyordu.Ne ara bu hale gelmişlerdi? Daha doğrusu iş ne ara şiddete binecek kadar iğrenç bir hale gelmişti? ikisi de bilmiyordu.
Aslında bakıldığında ikisi de birbirini hiç bir zaman sevmemiş birbirlerini hiç bir zaman mutlu edememişlerdi.Hepsi aptal ailelerinin aptal iş kolikliği yüzünden olmuştu.
Kapının eşiğinde durarak 4 senede 40 yıl yaşlanmış olan 24 yaşındaki güzel eşinde gezdirdi gözlerini.
Ağlamaktan şişmiş gözleri, dudağının kenarındaki kurumuş kan lekeleri, yolunmuş saçlarına rağmen güzelliği belli olan eşine.
Onu bu hale getiren kişinin kendisi olduğu bilincinde olarak bir kez daha tiksinmişti kendinden son 3 yılda her gün olduğu gibi.Açıkçası her zaman kavga ederlerdi fakat ilk defa Jungkook bunu yapmıştı ona nasıl vurduğunu hala aklı almasa da bunu yapmıştı.
Jungkook düşündü ne ara bu kadar boktan bir kişiye dönüştüğünü.
Ben bu olamam dedi kendine defalarca ama hayır bunu o yapmıştı işte karşındaki kadını bu hale getiren oydu.Daha fazla düşünmesine gerek kalmamıştı bunu yapmak zorundaydı.
"Mina" dedi kısık sesiyle, kendini oldukça zorlaması gerekmişti.
Ayağındaki bakışlarını karşındaki adama dikti genç kadın. Gözlerinden sadece nefret okunuyordu, saf nefret...
Jungkook kesinlikle daha fazla düşünmek istemiyordu o yüzden hızla döküldü dudaklarından kelimeler.
"Boşanalım"İlk üç saniye sadece sessizlik vardı ortamda, gerisi ise tamamen kaosdu.
Kafasını hızla iki yana sallayarak red etti kadın.
"Hayır olmaz"
Jungkook anlamamıştı
"Ne hayır? Ne demek hayır!"
Kadın kendinden geçmişcesine kafasını sallıyor, bağırıyor ve sürekli hayır diye tekrar ediyordu.
"Hayır Jungkook, hayır hayır olmaz yapamayız boşanamayız"
Jungkook yeniden sinirlendiğini hissediyordu.
"Sen ne saçmalıyorsun?!" Sinirle bağırdı Jungkook. Sabrı tükeniyordu.
"Hayır diyorum, hayır olmaz boşanamayız, hayır" ağlaması şiddetlenmişti fakat artık sayıklamıyordu.İki elini saçları arasından geçirdi genç adam
Sinirle bir kahkaha attı ortama
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ne halde olduğumuzu görmüyor musun?" Artık o da bağırıyordu zaten sınırda olan sabrı tükenmişti ve tekrar aynı şeyler yaşanırsa bu sefer jungkook kendini affedebilirmiydi bilmiyordu fakat bu kadın onun sabrını sınıyordu. Boşanmak isteyen kendisi olması gerekirken buna itiraz etmesi şok ediciydi." Sen farkında mısın bilmiyorum ama ben sana vurdum Mina! Şu haline bak bu haldeyken nasıl olurda benim gibi biriyle evli kalmak istersin? Seni kaç kere aldattım? Beni kaç kişiyle bastın? Bana huzurla geçen tek bir günümüzü söyle? Bu böyle devam ederse az önce yaşananlar defalarca tekrar edecek ve bunu sen de çok iyi biliyorsun ama hala koca bir aptal gibi benimle evli mi kalmak istiyorsun?"
Jungkook kendinden geçmişcesine bağırırken aniden yerdeki kadının yakalarına yapişmasıyla afalamıştı. Kadının kanlı elleri beyaz gömleğini kırmızıya boyuyordu.
Kadın kalmış olan son enerjisi ile bağırdı yüzüne karşı"Sen ne sanıyorsun kendini? Gerçekten neden seninle evli kaldığımı bilmiyor musun, seni sevdiğim için mi boşanmak istemiyorum sanıyorsun sen! Aptal olan biri varsa o sadece sensin Jungkook. Hiç bir bok bildiğin yok senin"
Sinirle yakasını kadının ellerinden kurtardı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TROUVAILLE / Jikook
FanfictionTROUVAİLLE ~ Şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek anlamına gelir . . Şiddet uyguladığı eşinden ayrılmak isteyen Jungkook şans eseri hayatının aşkını bulur...