Zil sesi ile uyandım. Hemen yandaki Cemre'nin yatağına baktım, boştu. Çoktan gitmişler herhalde. Yatağımdan yavaş yavaş kalkıp odadan çıktım. Kapıya doğru ilerleyip kapıyı açmamla Kader savcıyı gördüm. "Kader savcım." dememe kalmadan "Şükür açabildin." deyip içeriye girdi. Bende kapıyı kapatıp yanına gittim. Çantasını ve elindeki dosyayı sehpanın üstüne koyup tekli koltuğa oturdu. Bende hemen üçlü koltuğa oturdum.
Gözüm dosyadaydı. Ne var ki diye bakarken Kader savcı dosyayı bana uzattı. "Al bak. Koray'ın genel olarak görüldüğü yerler. Saati zamanı yazıyor. Bunlardan yola çıkarak sen Koray'ı bulacaksın, konuşacaksın." Dosyayı açıp incelemeye başladım. O arada Kader savcı çantasından tuşlu bir telefon çıkardı ve bana uzattı. Elinden almam ile konuşmasına devam etti. "Bu telefonda Ayaz müdürün ve benim numaram var. Buradan konuşmaya geçeceksin. Bu arada ben ortalıklarda olmayacağım. Bir konu için şehir dışına çıkacağım. Genel olarak Ayaz müdür ile irtibata geçersin. Benim her şeyden haberim olacak. Yani uzaktan takip edeceğim." Telefonu ve dosyayı sehpaya bırakıp Kader savcıya döndüm. "Peki. Eğer Koray ve Patron beni aralarına almazlar ise. Malum polislikten uzaklaştırıldım ve hala polise çalışabilirim."
"Bence tam tersi. Sen zeki ve akıllısın. Tuttuğunu koparıyorsun. İlla seninle konuşacaklar ve anlaşma yapacaklar." Sadece düşündüm. İnşallah dediği gibi olur. Ama illa beni denerler, hemen yanlarına almazlar. Onun için dikkatli olmalıyım, her an.
"Bir de bu odamı arama meselesi niye oldu?" Kader savcı öne eğildi. "Eğer bunu sana söyleseydik gerçekçi oynamazdın. Ve herkesin inanması şart." demesiyle ayağa kalktı ve çantasını aldı. "Bu arada dikkatli ol. Çok ulu orta yerlerde konuşma. Artık bundan sonra seni dinleyebilirler ve takip edebilirler. Gerekmedikçe bizle de iletişime girme." Olumlu bir şekilde kafamı salladım ve bende hemen ayağa kalktım. Kapıya kadar eşlik edip Kader savcıyı geçirdim. Artık işe koyulma vakti.
Dosyayı biraz inceledim. İki restoran gözüme çok takıldı. Bir kaç kez oralara gitmiş. Ama son zamanlarda Rota restorana gitmiş. Haftada bir kez, en iyisi oraya gidip bir bakmak lazım. Dosyayı ve telefonu alıp yatak odasındaki yatağımın altına iyice sakladım. Hemen üstümü giyinip evden ayrıldım. Eğer Koray oradaysa konuşma hakkım olur. Biraz da olsa kendimi ifade ederim. Karanlık tarafa geçmek için ilk şansım. Bence olacak onu göreceğim eminim.
Bir kaç saat sonra mekana girmiştim. Bir masaya oturup onu bekledim. Garson yanıma gelip menüyü verdi. "Ne alırdınız efendim?" diye sordu. Hiç menüye bakmadan "Bir su alayım. Bir arkadaşı bekliyorum." dedim ve garsonu yanımdan uzaklaştırdım.
Bir saat iki saat derken Koray'dan haber yoktu. En sonunda garson yanıma geldi tekrardan. "Efendim arkadaşınız gelmiyor herhalde." Evet gelmiyor. Ya da buranın başka yerinde kalıyor. "Maalesef gelemedi ama sen getirebilirsin. Sana Koray desem bilir misin?" diye sormam ile panikledi. "Yok, hayır bilmiyorum." dedi ama bence biliyor. Hemen yanımdan uzaklaştı. Bir kaç dakika sonra takım elbiseli iki adam geldi yanıma. Bunlarda kim demeye kalmadan ikisi de elimden tuttu ve kaldırdılar. Tam bir şey diyecekken biri silahını bana doğru tuttu ve "Eğer bağırırsan ve ya kaçarsan senin için büyük sıkıntı olur. Tabi uslu durursan senin için ve bizim için iyi olur. Koray seni bekliyor." İşte o son cümle. Onu başta deseler sessiz sakin gelirdim. Hiç sesimi çıkartmadan ilerlerim.
Mutfağa doğru ilerledik. İçeriye girmemiz ile bir kaç çalışan bize baktı ama göz ucuyla. Belli herkes bunları biliyor ve korkuyorlar. Mutfağın arka kapısından çıkmamız ile merdivenlere denk geldik. Oradan da yukarıya çıktık. Kapının önüne gelmemizle silah doğrultan adam kapıyı iki kez tıklattı. İçeriden gel sesini duyar duymaz içeriye girdik. Küçük bir odaydı ama o kadar koruma bir odaya sığamamış gibi sanki. Koray bir masada oturmuş yemek yiyordu. Odanın içinde sekiz tane koruması vardı. Hepsi ayrı bir köşede bekliyordu. Beni getiren iki adam ise odanın dışına çıkıp orada beklemeye başladı. "Buyur oturmaz mısın?" derken sandalyeyi gösterdi. Gösterdiği sandalyeye gidip oturdum. "Köşe bucak kaçıyorsun polislerden." demem ile gülümsedi ve masadaki peçetesini alıp ağzını sildi. "Artık bu son kaçış. Bugün affım çıktı. Ha pardon polis değilsin artık ve bilmiyorsundur." Gerçekten de haberim yok. Kader savcı derdi ama bir gelişme olsaydı. Ya da o geldiğinde belli değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Da Bazen Yanıltır
AdventureBurcu hayatı boyunca hep zor şeyler yaşamıştır. Onları atlatmak için sadece işine odaklanmaya başlar ve iyi bir polis olur. Bir gün gizli bir görev verirler. Görev Patron lakaplı suçlunun kim olduğunu bulmak ve çeteyi çökertmektir. Ama o görevi seç...