Öğlen saatleriydi. Sırat'ın gelmesine üç dört saat kala gelmişti eğreti gelin. Arabadan inen kıza kapıda dizilen kadınlar büyük bir merakla bakıyorlar , baştan aşağı süzüyorlardı. İşte Sırat ağanın eğretisi Amina gelmişti. Konakta büyük bir sessizlik olmuştu. Çünkü kimse böylesi güzel, alımlı ,endamlı bir eğreti görmemişti. Genelde civarlara gelen eğretiler biraz daha olgun, yaşça büyük asla bu kadar güzel olmuyorlardı. Şehnaz sessizliği bozup kıza yaklaştı. Kafasını önüne eğmiş arabanın dibinde duruyordu elindeki ufacık bir çantayla. Şehnaz başta biraz alay ederim ,ağzından laf alırım düşüncesiyle kapıya çıksa da kızı görünce düşüncelerinden utandı. Uzun eski eteği, başındaki tülbent , kazağının kolundaki ufak tefek yırtıklar bu işe niye evet dediğinin kanıtıydı sanki. Onu korkutmamak için bir adım gerisinde durup yumuşak bir ses tonuyla seslendi.
''Hoş geldin ben Şehnaz evin en küçük kızı.'' Şehnaz çekingen kızın yüzünü kaldırmasını bekledi sabırla.
Amina kafasını kaldırdı önce konağı süzdü yavaşça , daha sonra kapıda dizili beş altı kadına baktı ve ardından Şehnaz'a döndü yüzünü.
''Hoş buldum bende Amina.''
Şehnaz kızın yüzünü dikkatle inceledi. O kadar belliydi ki başka topraklardan geldiği. Burnu, kaşı, gözü , tülbendinden çıkan perçemleri farklı bir havası vardı ama aynı zamanda gözlerindeki ve burnunun ucundaki kızıllık yol boyu ağladığını gösteriyordu.
''İyi misin Amina bir sorun olmadı değil mi gelirken .''
Şehnaz neden ağladığını , buraya zorla gelip gelmediğini merak etmeye başlamıştı. Üstelik yaşı da sanki onla akran gibiydi.
''Yok iyiyim Şehnaz hanım hiç bir sorun olmadı .''
Amina elindeki parçalanmış peçeteyle bir kez daha burnunu sildi ve cebine soktu. Şehnaz epey üzülmüştü sanki bakışları yumuşamış artık acır gözlerle bakıyordu ona. Elini sırtına koydu ve ileri doğru yürümesini işaret etti.
Amina koca kapıdan içeri girerken kadınlarda arkasından içeri girdiler .Amina şöyle bir etrafa baktı .Ağaçlar ,rengarenk çiçekler ,yerdeki ufak taş havuz İran'da böyle evleri görmek zordu. Zaten kurak olan topraklarda böyle bol bol yeşillik görmek cennet demekti. Şehnaz'ın sırtına koyduğu eli samimi gelmiş onu biraz olsun rahatlatmıştı sanki. Artık ağlaması durmuş olaylara adapte olmaya çalışıyordu Amina. Belki de çok kötü bir yere satılmamıştır iyi insanlardır diye düşündü. Şehnaz Amina'yı evin içine sokup salona götürdü ve oturmasını söyledi.
''Sizde kapıda dikilmeyin işinize dönün '' diye sesini yükseltti Şehnaz dikilen kadınlara. Hepsi hızlıca dağıldı.
Kirbe gelen arabanın sesini duymuş ,kızının da evin içindeki yüksek sesi ile beraber misafirin geldiğini anlamıştı. Namazını hızla bitirip aşağı indi.. Merdivenlerden inerken oturan kızı görmüş sanki şeytan görmüş gibi bağırmaya başladı.
''Koltuklardan kalk çabuk üstün başın yol pisliği birde giydiklerine bak, Şehnaz benim huyumu bilmez gibi getirmiş sokmuş hemen içeri seni.''
Kirbe hanımın titizliği yetmezmiş gibi birde kıyafetlerini hor görmesi Amina' yı hayal ettiği o iyi insanlar düşüncesinden hemen sıyırdı . Demek ki bu sadece Şehnaz'a özgü bir davranıştı bu. Hem ne sanıyordu ki para ile tutulmuş getirilmiş bir kadındı o . İnsanlar para vererek aldığı hiç bir şeye değer vermez iyi muamele etmezdi. Oda parayla alınmış bir eşyadan farksızdı işte. Hızlıca kalktı oturduğu yerden kenara geçti kafasını hiç kaldırmadı. Biriyle göz göze gelirse ağlayacak gibiydi. Kirbe merdivenden indi karşısına geçti .Elini çenesine koydu kaldırdı yüzünü. Demek oğluna gelen eğreti buydu. Bu kız eğretilik için fazlaydı .Güzel yüzü, alımlı hatları vardı Sırat 'ın kimseden etkilenmediğini bildiğinden içi rahattı Kirbe'nin. Önüne kimi getirse beğenmemişti Zaten bir eğretiydi işini yapıp gidecekti üstelik Sırat yüzünü dahi görmek istemiyordu. O yüzden güzel de olsa çirkin de sorun değildi onun için. Kızın etrafında şöyle bir döndü ve sonra koltuğa oturdu. Tüm salona sessizlik hakim olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞİRETİN SOYU (Düzenlenecek )
General FictionBen Amina . Eğreti gelin Amina. Kaçınız hikayemi biliyorsunuz ? Uzaklardan gelip yurdunuz da Sırat'ın kollarına sığınan Afganistanlı Amina 'nın yürek burkan öyküsü.