2 - Gerçekler (Yarınlar Yok)

78 16 2
                                    

UYARI: Hikâyeyi okumadan önce etiketlere baktığınıza emin olun. Rahatsız olabileceğinizi düşünüyorsanız, lütfen okumayın!

-

YARINLAR YOK. Yarını, ölüm günüm olarak ilan edeceğim.

Bu başlığın altını dolduramadı, Aylin Eren.

Belki doldurmaya niyeti yoktu. Belki de buna fırsatı olmamıştı. Ya da son iki yıldır hayatını mahvetmek için çaba sarf edenler, ona son bir kez musallat olmuş ve bu hakkı, kadının elinden almışlardı.

Aylin Eren'in ölümü, geçen hafta ülkenin gündemine bomba gibi düştü. Bomba etkisinin sebebi, ilk bulgulara göre bir intihar vakası gibi görünmesi değil, otopsinin ardından elde edilen sonuçtu. Herkes şaşkın ve hüzünlüydü. Çünkü Aylin, cinayete kurban gitmişti.

Katil hâlen aranıyor. Kimlik tespiti henüz gerçekleşmeyen canavar, dışarıda başıboş geziyor. Peki ya, neydi sebebi? Aylin'e neden kıymıştı?

Gerçi hangi sebep, onu haklı çıkarabilirdi ki?

Hiçbiri.

Canavarın elde etmeyi umduğu başarının yanından dahi geçemediği kesindi. Olaya bir intihar süsü verme çabası, hüsranla sonuçlanmıştı. Aylin'in avizesine bağlanılan ip ve kadının ipte sallanan cansız bedeni, canavarın bu işten kaçmayacağına emin olmak istercesine bütün gerçeklerin otopside ortaya çıkmasını sağlamıştı. Boynunu çevreleyen morlukların da bu ipten dolayı varolmadığı da gayet açık olunca, geriye fazla bir seçenek kalmamıştı.

Boğularak öldürülmüştü.

Aylin'in yazdıklarına gelecek olursak... Benim için en zor kısmı burası olacak. Hayattan tamamen ümidini kesmiş, kendini yalnızlığa mahkûm etmiş bu kadın, seslerin kurbanı olacaktı. Evet, kendini susmak bilmeyen sesler yüzünden kurban edecekti. Ancak bunu dahi çok görmüşlerdi ona. Kadının hayatını darmaduman etmişlerdi zaten ancak bu bile yeterli olmamıştı. Son darbeyi de yine kendileri indirmek istemişler ve hayatını mum gibi söndürüvermişlerdi.

Aylin'in ilk başlarda bahsettiği tek bir canavar vardı ortada. Onu rahatsız ve huzursuz eden ve susmak bilmeyen bir ses. Alt komşusunun verdiği ifadeye göre bu sesin kaynağı ve katil, aynı kişi olabilirdi. Bizleri bu sonuca götüren net bulgular olmasa da bazen her şey gayet açık ve net olabiliyordu.

Şimdi sizlerle kadının ifadesinin bir kısmını paylaşacağım.

[Severdim Aylin'i. İyi niyetliydi, cıvıl cıvıldı. Ama sonra bir anda değişiverdi. İçine kapandı, selamı sabahı kesti. Hep bitkin bir halde görüyordum onu. İşinde yaşadığı şeylerin onu yorup yıpratıyor olabileceğini düşündüm ama bana işten de ayrıldığını söyledi. O zaman derdinin ne olduğunu ve anlatmak isterse her zaman buralarda olduğumu söyledim. Hüzünlü bir ifadeyle bakıp tebessüm etti bana. Bazen gaipten sesler duyduğunu ve sürekli onu takip eden bir çift göz varmış gibi hissettiğini söyledi. Başlarda delirdiğini sanmış ancak bir süre sonra yolunu kesen ve sesi oldukça tanıdık gelen bir adam ile bu tahminini yalanlamış. Onu rahatsız ediyor, her gün karşısına çıkıyormuş. Niye polise gitmediğini sordum. Gittiğini ancak adamı bulamadıkları için hakkında bir işlem yapamadıklarını söyledi. Bu yüzden işten ayrıldığını ve gerçekten ihtiyacı olmadığı sürece de dışarı çıkmadığını ekledi. Ailesinin yanına gitmesi önerisinde bulundum ancak onların da başına bir iş gelmesinden korkmuş.

Zaman içerisinde kadın hakkında etrafta dedikodular yayılmaya başladı. Akıl sağlığını kaybetmiş, burada kendini heba ediyormuş, gidip bir hastaneye yatsaymış da tedavi görseymiş, vesaire. Bütün bunlar kadının daha da çökmesine sebep oldu. Bir gün dayanamayıp yanına çıktım. Haline zaten üzülüyordum ama bir de evinin halini gördüğümde öylesine içim burkuldu ki. Her yer batmış vaziyetteydi, camlar aylardır açılmamış gibi içeriyi kasıp kavuran ağır bir koku vardı. Eskiye nazaran daha da az konuşuyordu. Ben beş cümle söylüyorsam, onun ağzından güçbela iki, üç kelime çıkıyordu. O günden beri de karşılaşmadık bir daha. Keşke yanına çıksaymışım. Keşke yanında olsaymışım. O kadar üzgünüm ki.]

Şimdi her şeyin bazen net bulgular olmasa da yeterince açık ve net olduğunu söylememle neyi kastettiğimi anlıyor musunuz? Aylin'in bahsini geçirdiği sesler, bu kişiler. Onu rahatsız eden canavar ve ağızlarını kapatamayan çevresindeki insanlar.

Aylin'i böyle öldürdüler. Onun tek bir katili yok. Yüzlerce katili var. Alt komşusu hariç kimse ona derdini sormadı, yardım eli uzatmadı. Yalnızca gördüklerinden yola çıkarak varsayım yaptılar ve konuştular da konuştular. Hiç susmadılar.

Hayat enerjisini kadının içinden çekip çıkaran ve ayaklarının altında ezen katil, kadını böylesine korkunç bir noktaya getirmemiş gibi bir de bu durumdan faydalanmak ve işin içinden olaya cinayet süsü vererek sıyrılmak istedi. Kan dondurucu, değil mi?

Ne uğruna ölmüş oldu, Aylin? Neden susmak bilmeyen insanların seslerini nihai susturma isteğiyle dolup taştı? Neden sapkın düşüncelerini gerçekleştiremediğinde yoldan daha da çıkan bir pisliğin kurbanı oldu?

Sadece her gününü en mutlu gün olarak ilan etmek istemişti. Ama en sonunda yarınlarını ölüm günü olarak ilan etti ve sonsuzluğa uğurlandı.

-

Blog adı: Ölüler De Yaşasın
Yazar adı: Ceyda Bulut
Tarih: 21.12.2021

ÇOK YAKINDA ÖLECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin