twenty two: "after surgery."

757 61 10
                                    


Jimin başındaki ağrıyla uyandığında açmakta zorlandığı gözlerini o an için açmamayı tercih etmiş, biraz daha böyle kalmanın bir sakıncası olmayacağını düşünmüştü.

Fakat aklına dolan anılarla bu durumun gerçekliğini kafasında bir kez daha sorguladığında belki hâlâ buradadırlar diye gözlerini zorlukla da olsa aralamaya çalıştı.

Kafasını kıpırdatmadan etrafında gözlerini gezdirdiğinde odanın boş olduğunu fark etti. Buruk bir ifadeyle kapattı tekrar gözlerini.

Ameliyatı nasıl geçti, bundan sonra ne olacak, herhangi bir gelişme var mı bilmese bile en azından şu an yaşadığıma göre bir müddet daha yaşayacağım diye düşündü Jimin.

Odanın kapısı aralanırken bu sefer odaya giren doktoruydu. Jimin ameliyatın sonucu ne olursa olsun bilmek istediğini ameliyata girmeden önce doktoruyla konuşmuştu zaten, bunun en doğal hakkı olduğunu bilen doktoru da hâliyle onun bu isteğini onaylamıştı.

Şimdi elinde birkaç belgeyle yatağın ayak ucuna oturmadan önce Jimin onu daha iyi görebilsin diye başına dikkat ederek yastığını düzeltmişti. "Başın çok ağrıyor mu?" Doktor sorduğunda Jimin yavaşça başını sallamakla yetindi. Doktorunu seviyordu, en başından şu zamana kadar kendisiyle öyle yakından ilgilenmişti ki, ona gerçekten minnettar hissediyordu.

"Öncelikle biliyorsun ki hastalığın nadir görülen bir hastalık, her konuşmamızda bunu dile getiriyorum zaten." Jimin kafasını salladı yavaşça. "Bu ameliyatın nasıl sonuç vereceğini de bilmiyorduk biliyorsun, tüm riskleri göze alarak bu işe giriştik ve şu anlık kötü bir şey de görünmüyor. Tamamen kurtardık, atlattık gibi ümit verici cümleler kurup sana yalan söyleyemem biliyorsun seni ne kadar sevdiğimi, ama şu an gördüğümüz kadarıyla her şeyin eskiye oranla iyi sonuç verdiğini söyleyebilirim." Doktor kendine has gülümsemesini Jimin'e sunduğunda o da aynı şekilde karşılık vermişti. Ufakta olsa en azından başarılı sonuç almış olmaları bile gayet güzel bir haberdi. Minik adımlar sonucunda tamamen kurtulma ihtimali olması bile çok büyük bir şeydi çünkü.

"Gerçekten mutlu hissediyorum." Doktor yüzündeki gülümsemeyle Jimin'in dizini okşadı. "Seni mutlu görmeyi seviyorum, umuyorum ki sonunda zafere ulaşan biz olacağız." Doktor elini beşlik yapıp Jimin'e uzattığında Jimin hemen karşılık verdi. "Umarım öyle olur." Kafasını sallayıp oturduğu yerden kalkan doktor kapıdan çıkmadan önce son kez konuştu. "Ben şimdi çıkıyorum, sen de ameliyattan yeni çıktığın için içeriye çok kişiyi almam riskli o yüzden tek bir kişiyi alabilirim." Jimin duyduğu cümle ile içine oturan tatlı heyecana engel olamadı.

Demek ki arkadaşları hâlâ buradaydı. Anlık heyecanla kafasını hızla salladığında yaptığı hatayı başına giren ufak ağrıyla anladı. Fakat şu an hiçbir şey en derinlerinde hissettiği mutluluğu bastırmaya yetecek şiddette değildi.

Doktor çıktığında Jimin az çok içeriye girecek kişinin kim olduğunu tahmin edebiliyordu, ameliyattan önce konuşmuş olsalar bile o zaman yanlarında arkadaşları olduğu için tam anlamıyla bir diyalog içerisine girememişlerdi, hem uzun sürenin ardından ilk kez baş başa olacaklardı ve bu nedenle Jimin sanki ilk randevuya çıktıkları günki gibi heyecanlı hissediyordu.

Eh, bu süreç sonunda ilk kez bir araya gelecekleri anın basit bir hastane odasında olmasını istemezdi normalde ama bazen hayat şartlarını değiştirmek mümkün olmuyordu, bu nedenle Jimin yalnızca elindeki fırsatı en güzel şekilde değerlendirmeye odaklanmak istiyordu.

Kapı yavaşça aralandığında, önce içeriye şirince kafasını uzatan bedenle göz göze geldi. İçinde ordan oraya atlayan midilliler mi dersin, patlayan konfetiler mi dersin ne ararsan vardı şu an ve Jimin onların üzerindeki etkisinin yüzüne yayılmaması için dua etme aşamalarına girmek istemiyordu, 'içimde neler oluyorsa olsun, şu an yalnızca karşımdaki bedene odaklanmak istiyorum.' diye bir uyarı yolladı içindekilere yine hayali bir şekilde.

Yoongi içeriye girip karşısında öylece uzanan bedenle göz göze geldiğinde kalbinde hissettiği tatlı heyecana engel olamadı, uzun süredir özlem duyduğu bedenle şimdi aynı çatı altında hatta aynı oda içerisinde olduğu gerçeğini sindirebilmiş değildi. Onu rahatsız etmemek için fazla yaklaşmak istemiyordu ama bir yandan da karşısındaki koltukta oturmak da istemiyordu, bu yüzden mantığını bir kenara bırakıp gidip yatağına, baş ucuna oturdu.

"Nasıl hissediyorsun?" Yoongi aslına bakılırsa doktordan olan biteni öğrenmişti, yine de canından bir parça gibi hissettiği bedenin karşısında bu şekilde, yaşadığı şeylerin de ağırlığıyla yine böyle uzanıyor olması onu oldukça üzüyordu. Ameliyat hakkında fazla konuşup onu daha da üzmekte istemiyordu ama en azından onun ağzından belki yalandan da olsa 'iyiyim' dediğini duymak istiyordu, belki içindeki bu hüznü biraz bastırabilirdi onun sesinden iyi olduğunu işitmek.

"Daha iyiyim, sen nasılsın?" Kulaklarını dolduran ince ses, sanki ilk defa sesini duymuş ve hayatında duyduğu en naif melodiymiş gibi geliyordu şimdi Yoongi'ye. Fakat şu an bu düşüncelere dalıpta karşısındaki bedeni merakta bırakmak ya da bekletmek istemiyordu bu yüzden bir elini avuçları arasına alıp okşarken, samimi bir şekilde gülümsedi.

"Seni gördüm, sence kötü olma ihtimalim var mı?" Birkaç saniye gözlerini kapatıp tekrar açtı Jimin, bu yaptığı hareketle şu an bu durumun gerçekten yaşanıp yaşanmadığını anlamaktı aslında amacı. Ve gayette gerçek olduğunu anlasada yine de sürekli kafasında gerçekliğini tekrar tekrar onaylamak onu iyi hissettiriyordu.

"Bu hâlde görmesen daha iyi olabilirdi." Bonesini ve hastane odasını gösterip devam etti Jimin. "Yani gördüğün gibi fazlasıyla pasaklı ve çirkinim." Hafifçe sırıtıp, kendine oranla büyük olan ellerin arasında kaybolan ellerine baktı ve bu görüntüyü ne kadar özlediğini fark etti. Karşısındaki bedenin bakışlarının kaydığı noktayı fark eden Yoongi, avuçları arasındaki minik parmakları dudaklarına götürüp, öpücük kondurdu ufak ufak. "Yanılıyorsun, çirkin ve pasaklı olduğunu düşündüğün hâlin bile o kadar güzel ki, şöyle saatlerce dursak gözümü kırpmadan izleyebilirim seni." Jimin karşısındaki çocuğun öpücüklerine mi, cümlelerine mi düşse, yoksa şu an oldukları konuma karşılık eriyen kalbine mi söz geçirse, ne yapacağını bilemez hâldeydi.

"Daha yeni ameliyattan çıkan biri zaten dağılmışken, beni cümlelerin ve öpücüklerinle tamamen dağıtmayı amaçlıyorsan eğer başarıyorsun." Yüzündeki gülümsemeyle bir nefeste konuştuğunda Yoongi aynı şekilde gülümsedi. "Çok özledim seni kendime engel olamıyorum." Jimin sol elini Yoongi'nin yumuşacık yanağına götürüp, pürüzsüz tenini okşadı. "Bende seni çok özledim." Yoongi diğer elini Jimin'in yanağını okşayan elinin üzerine koyup aynı şekilde okşadı. Karşısındaki beden ne kadar yorgun olsa da her şeye rağmen gözlerindeki ışığın parlaklığı sönmüyordu, ne olursa olsun onun bu özelliğini o kadar seviyordu ki, bu nedenle sürekli göz teması kurmaktan ne çekiniyor ne de bıkıyordu. Biliyordu ki karşısındaki bu güzel çocuğun kalbinin ışıltısı gözlerine yansıyordu ve bu yüzden ona aşık olduğu için ve aynı şekilde gözlerinin ışıktısının bir sebebi de kendisi olabildiği için özel hissediyordu.

"Artık seni öpebilir miyim?" Her şeyine duyduğu özlemi dudaklarına da duyuyordu, şehvetin hakim olacağı bir öpücük değildi istediği, yalnızca ayrı geçen zamanın, içindeki özlemin ve her geçen gün daha da yoğunlaşan sevgisinin bir bütünü hâlinde bir araya gelecek ve sanki birleşen dudakları onları tamamen bir araya getirecek gibi hissettiren bir öpücüğü arzuluyordu Yoongi. Yüzündeki gülümsemeyle gözlerini kapadı Jimin, Yoongi bunun onun dilinde 'öpebilirsin.' anlamına geldiğini bilecek kadar tanıyordu karşısındaki bedeni.

Yerinde hafifçe kıpırdanıp, öne doğru eğildi ve kendisine oranla daha kuru olan dudaklarla birleştirdi dudaklarını. Özlem duyduğu dudaklar içini sanki güneşe çıplak gözle bakıyormuş gibi yakıyordu şimdi. Kalbi ipi çoktan tutuşmuş dinamit misali her an patlayacakmış gibi, dudakları titriyor, bir yandan da parmak uçları uyuşuyordu, daha ifade edemeyeceği çok fazla hissiyatı bir arada tadarken gözlerini aralamadan önce bu anın asla bitmemesini zamanın ise uzun süre durmasını diledi.

Ve gözlerini araladığında aslında bu dileğinin yalnızca onun dileği olmadığını da fark edebiliyordu.














merhabalar nasılsınız? bu bölümü soğuktan donan beynime karşı gelerek yazdım umarım beğenmişsinizdir😖🤧 havalar çok soğuk dikkat edin hasta olmayın, sonraki bölümde görüşürüz 👋🏻

aneurysm, yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin