Sarışın gözlerini açtığında kendini tüy gibi hafif hissediyordu. Kendi bedeninde olup olmadığına bile emin değildi. Zihni sanki kafasına saksı düşmüş gibi bulanıktı. Yeniden gözlerini kapatıp kendini toparlamaya çalıştı.
Üstündeki battaniyeyi attı, hafifçe doğruldu ve karşısındaki sandalyede oturan kahverengi saçlı çocuk ile göz göze geldi.
"Sapnap!" dedi çocuk yanındaki arkadaşını dürterek.
Sapnap, bakışlarını sarışına çevirdi.
"Vay vay, demek uyandın. O yaptığın-"
"Ne?" diye sözünü kesti Dream. "Ne yaptım?"
"Nasıl yani, hatırlamıyor musun?" diye sordu Sapnap, hayretle.
Dream kafası karışmış bir biçimde başını salladı.
"Dostum, o kızın ecelini getirdiğini sandık. Değil mi, Karl?"
"Evet." dedi Karl. "Gerçekten onu öldürecektin."
"Ne?" dedi Dream yeniden, ama hafızası yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı.
"Doğruca Kelly'nin üstüne yürüdün-"
"Sonra da onu boğmaya başladın." diye devam etti Sapnap.
"Birinin o kıza bir kez olsun haddini bildirmesi gerekiyordu. Dozunu kaçırmasan olağanüstü olacaktı." dedi Karl, bir ağrı kesici hap yutarak.
"Okulun yarısı oradaydı." diye mırıldandı Sapnap. "Müthişti."
"Müthiş falan değildi." dedi Dream sesi titreyerek. "Okuldan atılacağım."
Dream'in beyni pişmandı ve yaptıklarının sonuçlarından korkuyordu. Kalbi ise bir tatmin ateşiyle çarpıyor, kızın başına gelen her şeyi hak ettiğini söylüyordu. Ve Dream'in kalbi, beynine her zaman ağır basardı.
Kötü bir şey yaptım.
Öyleyse neden bu kadar iyi hissettirdi?
Karl ve Sapnap birbirlerine baktılar. Okuldan atılma konusunu değiştirmeleri gerekiyordu.
"Benim anlamadığım, Kelly'nin en fazla ne yapmış olabileceği. Yani sinir bozucu birisi tamam da, senin gibi sessiz sakin birini çıldırtması..." dedi Karl.
Dream cevap vermedi ama Sapnap'in dikkatle arkadaşının kolunu sarstığını gördü.
"Ne var?" dedi Karl sabırsızca.
Sapnap, gözlerini onunkilere dikip kocaman açtı. Sanki bu aralarındaki gizli bir dilmiş gibi, "Haa" dedi kafasında bir ampul yanan Karl.
Bir sessizlik oldu. Dream buradan ne sonuç çıkaracaklarını merak ediyordu. O kadar da belli etmiş olamazdı, değil mi?
"Şey" dedi Karl en sonunda. "George'a gerçekten abayı yakmışsın gibi görünüyor."
"Yok artık. Demek ki o kadar belli ediyorum." dedi Dream.
Daha önce selamlaşma hariç sohbetinin olmadığı Karl ve Sapnap bile anladıysa...
"Ona olan bakışların... Çok farklı..."
"Evet. Bir annenin bebeğine baktığı gibi." dedi Sapnap. "Sanki George'u porselen bir biblo olarak görüyorsun. Çok hassas. Dokunursan kırılacak gibi..."
"Senin içinde Shakespeare varmış haberimiz yok."
"Ne alakası var?"
"Ben hiç aşık olmadığım için bilmiyorum böyle şeyleri." dedi Karl sarışına dönerek. "Tabii Nick ile aramda olan bromance'i saymazsak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love? L***! | dreamnotfound
Fanfiction"𝒲𝒽𝓎 𝒹𝒾𝒹 𝓎𝑜𝓊 𝓈𝓉𝑒𝒶𝓁 𝓂𝓎 𝒸𝑜𝓉𝓉𝑜𝓃 𝒸𝒶𝓃𝒹𝓎 𝒽𝑒𝒶𝓇𝓉?" ♪ Beni seviyor musun, istiyor musun, nefret mi ediyorsun? ♪ Art credit = nitter @Lamikha_