Hayatımda ilk defa böyle bir şey görüyordum. Sanırım bir çok insan ya da herhangi bir canlı böyle bir şey görmemişti. Tabi bu benim varlığından haberdar olduğum canlılar içinde böyleydi. Mor gözlü adamın yüzüne soran gözlerle bakmaya devam ediyordum. Herhalde bu olup olabilecek en saçma gündü. Beynim hala olanları tam anlamıyla kavrayamamıştı ama karşımda duran mor gözlü adam bana bazı şeylerin kesin kanıtını sunuyordu. Mor gözlü adam hiç beklemediğim bir şekilde ağzını açtı. Konuşmayacaktı, konuşamazdı biliyorum ama ağzını açınca açmaması gerektiğinin bir somut gerçeklik olduğu kanısına vardım... Bir saniye, adam ağzını açmıştı ve adamın ağzının içinde hiçte ağıza uygun olmayan yapılar vardı. Ne diş ne de dil vardı. Aslında hiç bir şey yoktu. Ama az önce beynim felsefi düşüncelerindeyken bir şey gördüğüme eminim. Sanki boğazında mor bir ışık vardı. Beynimde tekrar o ses yükseldi ve "Ben senin gibi yaşayan birisi değilim. Bizim gibiler ışığın sizin anlayacağınız tabirle ışık hızının on katı hızla maddeleşmiş haliyiz." Dedi. Anlamakta güçlük çekmesemde şaşkınlığımı gizleyemedim.
"Peki bu insansı özellikler?"diye sordum. Bir anda mor bir ışık gözümü doldurdu ve Sör Malda'nın bedeni mor bir led lamba gibi ışık saçmaya başladı. İnanılmazdı. O kadar güzel gözüküyordu.
"Biz enerjimizi mor yıldızdan alırız ancak sıkça bu gezegene gelir canlı DNAsı toplar enerji kaynağımıza güç çeşitliliği sağlarız." Kafam iyice allak bullak olmuştu. Bu tip şeylerle ilgili kitap okumuşluğum olduğu için ilginç bir şekilde benimsesemde ben be alakaydım anlamamıştım. Malda da anlamış gibi baktı.
"Ben?" Diye kısa bir soru sordum merakımı gizleyemeyerek ama cevaptan da korkmuyor değildim. Bir kaç saniye sessizlik oldu. Malda ilk defa gözlerini gözlerimden ayırıp beni kısaca süzdü ve ağzını açtı. Ağzının içindeki mor ışık tekrar ortaya çıktı ve ağır ağır dıları doğru süzüldü. Ardında bir anda odanın içinde yayıldı ve odayı kapladı. Bir anda herşey yok olmuştu. Sadece etrafta mor bir ışık kalmıştı ve ayaklarımız havalanmıştı. Uzayda uçmak gibiydi ama sanki arkadan bir güç dengemi sağlıyor gibiydi. Ama o kadar güzel gözüküyordu ve o kadar iyi hissettiriyordu ki insan hayran kalıyordu. Malda gözlerini hiç ayırmadan sadece beni izliyordu, bense yüzümde eğlendiğimi gösteren pişkin gülümsememle etrafı izliyordum.
Bir saniye. Bu da ne?
Anında ifadem değişti ve Malda'ya soran gözlerle baktım. Anladığına hiç şüphem yoktu. O da beni haklı çıkararak beynime o tanıdık uğultuyu yaydı. "Siz mor ışığın kaynağısınız."
Ne? Bir an beynim zonkladı. Ben mi? Neymişim? "Ne!" daha çok bağıran bir sesle söylemiştim bunu. Beynimin desteğe ihtiyacı vardı. Bunları anlamak için fazla zayıf kalıyordu.
Malda hiç istifini bozmadan tekrar beynime sızdı "Şaşırmanızı ve anlam verememenizi anlıyorum. Ancak ben size sadece bu kadarını söylemekle yükümlüyüm."
"Peki, sen?" Bunu çok sakin söylemiştim. Sanırım deliriyordum ve beynim buna alışmaya başlamıştı.
"Ben sizin koruyucunuzum. Siz farketmesenizde dünyaya indirildiğiniz günden beri sizi koruyorum. Her saniye."
"Her saniye mi?"
"Evet." Demekki bunun anlamı...
"Duştaykende mi?" Diye sordum korka korka. Sanırım birazdan utancımdan kızaracağım bir cevap alacaktım.
Malda'nın yüzünde ilk defa küçük bir sırıtış yakalar gibi olsamda hemen düzelmişti. "Evet." Tamam, kızardığıma yemin edebilirim.
"Yani, s-sen, beni?"
"Merak etmeyin. Benim için rutin bir alışkanlık gibi. Etkilenmiyorum." Şu an utancımın getirdiği bir rahatsızlık olmasa bunu komik bulabilirdim. Ama Malda espiri yapmaktan uzakta gibiydi ve gayet ciddiydi.
"Beni az önce Yaşadığım şeyden mi koruyordun?"
"Ve yaşayacaklarınızdan?"
"Düşüncelerimi okuduğunu biliyorum ama yinele sorucam, deliriyormuyum?"
"Hayır. Ama delirseydiniz bile cevabım bu olurdu." Doğru.
"Umarım şu an Yaşadığım kaos için bir açıklaman vardır çünkü beynim idrak etmekte zorlanmaya başladı. "
Ben neyim? Karşımda ki bu adam ne? Delirtmek için çok gencim? Acaba ne yiyorlar? Tamam bunu sonrada düşünebilirim."Beyninizdeki soruları biliyorum ancak size herşeyi baştan anlatmalıyım. Lütfen benimle gelin 'Hidenka'. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIFIR
FantasyBu benim elimdeki tek kozdu. Ona ulaşmamı sağlayacak pek fazla seçeneğim yoktu. O benim içimde yaşadığım sessiz acıların tek çözümüydü. Ama bundan bihaber yaşamına devam ediyordu. Benim onu her saniye düşüncelerinin arkasından izlediğimi bilmiyordu...