26

12.6K 1.2K 650
                                    

Tüm bedenim kaskatı kesilip, büsbütün karıncalanırken burnunu tenime sürterek bu kez kulak mememi ağzının içine çekip emdiğinde gözlerim kayarak kapandı. Genzimden derin bir inilti fırladığında kısık bir sesle kıkırdayarak kulağıma öpücük kondurup geri çekildi.

Kalbim ağzımda atarken, kalbim tekledi, nefesim kesildi. Tükürüğüm gırtlağıma kaçıp öksürmeme sebep olurken, dudaklarının dokunuşunun yerini hava sarmalamış olduğu için boşluğa düşmüş gibi hissettim.

Kirpiklerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalışırken, Taehyung üzerime abanarak kapı kulpunu çekerek açtı.

Ufak ufak öksürmelerim devam ettiğinden dolayı neredeyse yaslandığım koltuğun içine girmek ister gibi yapışıp, başımı hafifçe cama doğru çevirmiş ve elimle ağzımı kapatmıştım.

"Hadi Jungkook." dedi üstüme uyguladığı baskıyı geri çekilmesiyle sonlandırırken. Burnumdan derin bir nefes çektim içime. Tanrım, çarpıntıdan ölecek gibi hissediyordum.

Başımı usulca onu onaylarcasına salladım, güç bela. Ardından emniyet kemerimi çözmek için çabaladım.

O sırada göz ucuyla ona bakmayı başardığımda, kendi emniyet kemerini takmadığı için anahtarı kontaktan çıkardığı gibi kapıyı açıp şoför koltuğundan inerek kendini dışarıya attı.

Kapıyı gerisin geriye kapatırken ben de ona bakmaya son verip benim için az önce araladığı gibi neredeyse kapanmak üzereyken itekleyerek açıp kendimi dışarıya attım.

Rüzgar tenime amansızca saldırırken, montumun ve çantamın sınıfta kaldığı gerçeğiyle yüzleştim, bir tokat misali çarptı yüzüme.

"Taehyung." dedim telaşla. "Efendim?"

Çoktan ön kaputun önünden dönerek yanıma ulaşmıştı. Önümde dikildiği anda soluk soluğa dudaklarımı araladım. "Eşyalarım okulda kaldı." Aptal kafam...

"Siktir et. Yoongi'yi arar çantanı benim dolaba kilitlemesini söylerim şimdi. Montuna da bir şey olmaz. Yenisini alırız şimdi, benim eşyalarım da sınıfta kaldı zaten."

Arkamda kalan kapıyı iterek kapanmasını sağladığı gibi belimden yakaladı. "Hava soğuk, üşüyeceksin. Çabuk girelim mağazaya."

Elindeki anahtarın düğmesine basarak aracı otomatik kilitlerken, belimi korumacı bir şekilde saran koluyla beni yürümem adına çekiştirdi. Kendisi yürümeye başlayınca, otomatik olarak adımlarına eşlik ederken buldum kendimi.

Butiğin kapısı önüne vardığımızda, sensörler bizi algıladığı gibi kapalı kapılar otomatik olarak açıldı.

Taehyung, belimi bırakmadan, bir an bile duraksamamış ve doğruca açılan kapılardan içeriye girmemizi sağlamıştı.

Saçları uzun ve düzgün bir şekilde toplu, esmer, uzun topuklu ayakkabısıyla neredeyse bizimle aynı boyda duran bir kadın son derece güleryüzlü bir şekilde bizi karşıladı. "Hoş geldiniz efendim."

Taehyung cevap vermeden, bir tebessüm dahi etmeden kadının yanından geçerken belimi serbest bırakıp reyonlara yöneldi.

"Hoşbulduk." dedim gülümseyip başımı sallayarak. Kadının bakışları, üzerimde gezindikten sonra bir adım geri çekildi ve yüzündeki gülüşü solarken hızla arkasını dönüp Taehyung'un peşine takıldı.

Ensemi sıvazlayarak yutkundum. "Efendim onlar yeni geldi ve şu anda indirimdeler. Şimdi kış mevsimindeyiz ve inanılmaz sıcak tutuyorlar. Bedenleri de var, hangi beden giyiyordunuz?"

Taehyung, başına dikilen kadını duymazdan gelerek reyondan çıkarttığı füme rengi kapüşonlu montlardan birini askısıyla birlikte sallayarak bana baktı.

PAINFUL • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin