31

11.3K 1.1K 364
                                    

Haiii, ben geldiiim. Ehehe yine günde 3. bölüm ile geldim. Yazdığım gibi paylaşıyorum düzenleyemediğim için yazım yanlışlarım varsa affoluna. Bir sonraki bölüm finalle geliyorum. Keyifli okumalar lokumlarım! Xx

**

Sınav haftasında Taehyung ile bol bol ders çalışmıştık. Bana bilmediği bir kaç konuyu sormuştu ve ona seve seve yardım etmiştim.

Ameliyat tarihim de belli olmuştu ve yarın gireceğimiz son sınavların ardından, sınav sonuçlarının açıklanacağı hafta ameliyat olacaktım.

Taehyung benim için rapor alacağını, kendisinin de benim yanımda olup babasıyla bir şekilde ayarlayıp okula gelmeyeceğini söylemişti. Öte yandan doktor Kim Namjoon ise, ameliyat bir kaç saat sürecek olsa bile en az iki-üç gün dinlenmem gerektiğini ve ellerimi kullanmamam gerektiğini söylemişti.

"İlaçlarını içtin mi Jungkook?" Taehyung ile araçtayken sessizliği aniden bölmesiyle birlikte başımı hızla ona çevirdim.

"İçtim içtim." Kucağımdaki eldivenleri ellerime geçirirken tırnaklarıma baktım. Bu ilaçları içmeye başladığımdan bu yana neredeyse 10 gün geçmişti. Tırnak köklerimdeki şerit şeklindeki sararmalar gerçekten de azalmaya başlamıştı. Babamla kaldığım evre boyunca doğru düzgün beslenmediğim için tırnaklarım çok daha beter hale gelmişti vitaminsizlikten kaynaklı olarak.

"İşte benim bebeğim. Ya ingilizce sınavı var bugün ve beni aşırı geriyor. Aklımdan çıkmış tamamen hatırlatamadım sana ilaçlarını içmeyi." dedi ağır ağır.

Günlerdir birlikte aynı evde bir çift gibi yaşıyorduk ve buna halen daha alışabilmiş sayılmazdım. Onunla uyuyor,onunla uyanıyor. Onunla yemek yiyor, onunla okula geliyor, okuldan onunla birlikte dönüyordum eve.

Onunla kalmaya başlayalı bir kaç gün olmuştu ve eşyalarımı toplayıp onun evine yerleştiğimden beri babamı görmemiştim. Onun babası da, benim orada kaldığım ve onların konuşmalarına şahit olup Taehyung'un intihara teşebbüs ettiği gece gelmişti en son. O günden beri gerçekten uğramamıştı, bu evde söylediği gibi yalnız yaşıyordu. Gerçi artık yalnız değildi çünkü ben vardım.

"Jungkook, her şey okey ama ingilizceden kesin çakacağım bugün." Taehyung'un gergin bir şekilde direksiyonu çevirip ana caddeye çıkışıyla birlikte düşüncelerimin derinliğinden sıyrılıp ona odaklandım.

Gözleri yola sabit, kısıktı. Kaşları hafif çatık, dudakları aralıktı. "Dün çalıştık, üstesinden geleceksin, bence muhteşem geçecek sınavın. Ben sana inanıyorum." dedim, desteklercesine onu teşvik ederken.

Kısık sesle kıkırdarken bakışlarımızı anlık buluşturdu. Omzunun üzerinden ufak bir açıyla bana bakarken, "Senden bana fırsat mı kalıyor? En iyi olmak nasıl duygu ya?" diye sordu tembel bir şekilde gülümseyerek gerisin geriye yola odakladı bakışlarını.

"Sen de ikincisin sonuçta, okul ikinciliği de mükemmel bir başarı." dediğimde dudaklarını büzerek ofladı. "Ya ya ne demezsin, sen bir de onu bana sor." diye mırıldandı belli belirsiz, neredeyse kendi duyacağı şekilde kısık konuşmuş olsa da ortamın sessizliğinin etkisiyle onu net bir şekilde duyabilmiştim. Tek kelime edemedim. Babasının yüzünden baskı altındaydı. Onun için yakınıyordu içten içe.

Artık en iyi sen olacaksın Taehyung. Girdiğim tüm sınavlarda bile isteye bir kaç yanlış yapmıştım. İkinciliği bile belki kaybedebilirdim, ama ilk notlarımın yüksek olması nedeniyle bursumun herhangi bir şekilde zedelenmeyeceğini biliyordum.

Bu yüzden bu riski almıştım. Taehyung birinciliği hak ediyordu. En az benim kadar hazırlanmıştı ve çabalıyordu. Babasından ne kadar nefret ettiğini düşünse bile ona kendini ispatlamaya çalıştığını biliyordum, bunu görebiliyordum. Bana söylemesine ve anlatmasına gerek yoktu. Kaldı ki bu meseleleri zaten benim bildiğimden haberi yoktu, olmasını da istemiyordum. Kendini kötü hissetmesini, ona üzüldüğüm veya acıdığımı düşünmesini asla istemezdim.

PAINFUL • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin