30

11.5K 1.1K 468
                                    

"Bak ben seni okuldaki o piçlerden korurum, sonuna kadar ve babam umrumda değil. Ben seni bu ellerinle kabul ettim, asla yanlış anlamanı istemem. Ama ellerin düzeldiğinde sen daha mutlu olacaksan gerçekten bu ameliyatı olmanı sağlayabilirim." dedi ağır ağır, derin sesi. Son derece sakin bir şekilde konuşuyordu.

Bakışlarım kupayı tutan parmaklarıma kaydı. Bu görüntüden gerçekten de kurtulabilir miydim? Bu mümkün olur muydu sahiden de? Bunu istemeye yüzüm yoktu ki... Ben de normal bir insan gibi yaşamak, dışlanmadan hor görülmeden, bana canavar gibi bakmadan insanların içerisine girebilmek istiyordum.

Bunu gerçekten de istiyordum, ama Taehyung zaten her şeye rağmen yanımda olup benimle duygularını paylaşarak beni dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Yetmiyormuş gibi beni evine getirmiş ve burada onunla yaşamamı istemişti.

Ona yeterince yük olmuyormuş gibi, bu ameliyatı istediğimi söyleyemezdim.

"Parmaklarının düzelmesini istemez misin güzelim? Yarın okul çıkışı götüreyim mi seni Kim Namjoon-sshi'nin yanına? Bir görüşün bir ellerinin durumunu yakından görsün, olmaz mı?"

Tek eliyle tuttuğu kahvesinden bir yudum alıp dudaklarından uzaklaştırırken, diğer eliyle saçlarımı okşadı.

İki elimle sıkıca kavradığım kupayı dizlerimin üstüne yaslamış, bakışlarımı dumanlar çıkan kahve bardağıma indirmiştim.

Kahve kokusu burnumu esir alırken dolmaya başlayan gözlerimi kırpıştırdım. "Çok pahalı değil midir?" diye çekinceyle sorduğumda uzanıp dudaklarını kulağımın arkasına bastırdı.

Öpücüğün etkisiyle vücuduma elektrik akımı verilmiş gibi sarsılırken, sıkıca tuttuğum kupanın içindeki kahve çalkalandı. Şükür ki üstüme dökülmemişti.

"Parasını düşünme, ben halledeceğim onu dedim ya. Benimle yaşayacaksın artık, paranın sözünü açıp durma bana. Sen benimsin artık." Çenemden tutarak başımı ona çevirmemi sağladı ve eğilip dudaklarını benimkilere sertçe bastırdı. İçimde havai fişekler patlarken, karnımda kelebekler uçuştu. Sen benimsin demişti. Tanrım...

Göz bebeklerim kayarken, kirpiklerim titreşti. Vücudum kaskatı kesilmiş, kalbim pır pır etmişti. Öpücüğün etkisine kapılıp gidiyordum. Her öptüğünde aynı etkiler bedenimi sarsıp geçiyordu.

**

Taehyung ile o gece sarılarak uyumuştuk ve onunla uyuyup onun kollarında uyanmak, kelimelerin dahi kifayetsiz kalacağı kadar kusursuzdu. Emsalsiz...

Birlikte kahvaltı etmiştik ve bugün okul çıkışında beni doktor Kim Namjoon ile buluşturacaktı.

İnanılmaz heyecanlı olsam da kendimi her şeye hazırlamam gerektiğini biliyordum. Doğuştan olduğu için belki ellerimi gördüğünde tedavi edemeyeceği bir durum olduğunu söyleyebilirdi. Bu yüzden kendimi çokta umutlandırmaktan yana değildim, sonrasında hayal kırıklığına uğramak pekte sevdiğim bir şey değildi çünkü.

Taehyung, bana kendi yedek okul kıyafetlerinden vermişti. Taehyung'un babası okul kıyafeti dışında sivil gelinmesini istemiyordu. Üniversite de bile bu sıkı tutumun olması saçmaydı, ama bu üniversiteyi burslu okuduğum için kurallara uymaktan başka çarem yoktu.

Öte yandan Taehyung'un gömleği ve pantolonu biraz bol gelmişti ama bana deri siyah bir kemer verdiği için pantolon belimden düşmüyordu.

Eldivenleri takmamı istemediğini söylese bile bunu yapamayacağımı söyleyince üzüldüğümü anlayıp eldivenlerimi bana geri vermişti. Ameliyat olana dek onları takacağımda anlaşmıştık. Tabii parmaklarım gerçek anlamda ameliyatla ayırabilecek ve tedavi edebilecek durumdaysa...

PAINFUL • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin