Chapter One

40 7 3
                                    

Orijinal Yazar: @bangyoume

Çeviren Notu:

Karşınızda ilk çevirim, ve biricik shiplerimden biri. Keyifli okumalar dilerim.

RiriHan

______________;______________

POV Wooyoung:

"Özgürlük" veya "sorumluluk" gibi kelimeler Jung Wooyoung'ın sözlüğüne eklenecek olsalardı bile en son dahil olurlardı.

Sosyetenin bir üyesi olarak çıkış yapıp, para kazanmadan veya vergileri ödemeye başlamadan önce -sorumlu bir yetişkin her ne onu yapıyorsa ya da o öyle sandığından- bu can sıkıcı iki kelimenin özünü kavraması gerektiğini pek de iyi bilmiyordu.

403 numaralı oda için yurt müdüründen anahtarı aldıktan sonra Wooyoung, tamamen yabancı biriyle yaşama fikrinden ötürü gerginken eşyalarını topladı. Sadece aile yaşantısını bildiğinden-gerçi yaşadıklarının ortalama bir aile yaşantısı sayılır mı pek emin olmasa da- bunun bilinciyle, hiçbir şeyin bundan daha kötü olamayacağını tahmin edebilirdi.

Oradan kaçmasının yegâne nedeni de buydu.

Tek dileği oda arkadaşının koca gözlü, züppe ya da temizlik manyağı olmamasıydı (Çok fazla gelebilir, evet, ama ilk karşılaşmalarda umutlar her daim yüksek olmuştur.). Yine de ilk izlenimler önemli olduğundan kararlı bir iç çekişle yüzüne güzel bir yerleştirirken oda 403'ün sert metal oymalı kapısını tıklattı. Karşılığı sessizlik olunca, elindeki henüz alışamadığı anahtarla kapıyı açtı.

"-Merhaba?" en arkadaş canlısı haliyle seslenmişti ancak sesi boş odada yankılandı. Anlaşılan ev arkadaşı başka bir yerdeydi.

Odada etkileyecek kimse olmadığını fark ettiğinde omuzlarını gevşetip etrafta göz gezdirdi. Sıradan bir lambanın aydınlattığı oda sağda ve solda olmak üzere iki yatak, dolap ve pencereli duvara bakan çalışma masasından oluşuyordu.

Aslında bir erkeğin kaldığı bu odadan beklentisi dağınık olmasıydı, kıyafetlerin ve ıvır zıvırın etrafta uçuşması falan; fakat bu oda için böyle bir durum söz konusu bile değildi.

Odayı temizdense sıradan olarak adlandırmak daha doğru olurdu çünkü oda arkadaşının pek fazla eşyası yoktu. Burada birinin yaşadığının kanıtı masadaki bilgisayar, prize takılı şarj aleti ve tam düzeltilmemiş yataktı ancak Wooyoung'ın dikkatini hepsinden çok yatakta uzanan büyük pelüş ayı çekmişti.

Pelüş oyuncak? Hem de bir üniversite öğrencisinin?

Wooyoung oldukça şüpheci yetiştirilmiş biriydi. Bu adam koca gözlü, züppe ya da temizlik manyağı olmayabilirdi belki ancak muhtemel bir ana kuzusuydu. Çantasını boştaki yatağa fırlatmadan önce alayla kıkırdadı. Genç bir adam peluşlara takıntılıysa ne olmuştu yani? Kendisini rahatsız etmediği sürece sıkıntı yoktu.

Kapının açıldığını duyduğunda kendini yatağa atmak üzereydi.

"Hey, selam." tamamen siyah giyimli bir adam içeri adımladı.

Kısa bir zaman önce Wooyoung'ın tombul yanaklı, gözlüklü ve çekingen yapılı bir ana kuzusu olarak hayal ettiği oda arkadaşı bundan çok uzak ve nefes kesiciydi.

Pürüzsüz alnını açıkta bırakacak şekilde ayırdığı siyah saçlarının hemen bitimindeki Wooyoung'ın zihnini okuyacakmış gibi görünen keskin gözlerinin yanı sıra şekilli dudaklarında davetkar bir gülüş hakimdi.

Wooyoung'a göre bu adamda baştan çıkarıcı bir hava vardı ki bu nedenle başını iki yana sallayarak bu düşüncelerden arınmaya çalıştı.

"Bugün birinin taşınacağını duymuştum. Ben Choi San, üniversite ikinci sınıf." El sıkışmak için elini kaldırdığında Wooyoung parmakları titrerken teklifi kabul etti. "Jung Wooyoung, ikinci sınıfım."

perhaps,you | woosan [Tr Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin