Chapter 2:

14 6 3
                                    


İyi okumalar...

RiriHan

_______;_______

Fark etmek isteyene kadar burnumuzun dibinde olan biten şeylerin haddi hesabı yok. Wooyoung taşındıktan sonra San'la ortak bir dersleri olduğunu öğrendi. Bir kez fark ettiğinizde San'ı bir daha görmemek imkansızdı. Derslikte parlıyordu ve görünen o ki onun parıltısına kadın-erkek herkes düşmüştü. Böyle popüler birinin varlığının farkında olmamak için ne derece kör olması gerektiğini düşündü Wooyoung.  Yönelimi hakkındaki soru zihninde bir yerlerde belirdiğinde tahmininden daha çabuk cevap buldu.

"Selam kutsal bakir, arkanı korumada bol şans." 6 yıllık arkadaşı Yeosang başına kaktırmıştı cevabı.

Choi San tam bir ilgi odağıydı. Yalnızca Wooyoung Dedikoduları bilmeyecek kadar kendi hayatına odaklıydı. Yeosang'dan öğrendiklerine göre San gay'di ve ahlaksızlığıyla nam salmıştı. Keyfi yerinde olduğu sürece önüne gelenle yatabilirdi, bağlanmamak ise temel amaçtı.

Tuhaftır ki Wooyoung, gözlerinin önüne dans eden bir kelebeği getirdi. Gelip kaprissizce ellerinize konabilirdi fakat asla sizinle kalmayı amaçlamazdı.

"Bekaretin ne kadar güvende."

"Oldukça, odada seks yasak." - "Ha bir de ona aşık olamazmışım." Bu cümleyle Yeosang kahkasını tutamadan ekledi:

"Hayatımda gördüğüm en düz adama bunu mu dedi?"

Yanıt olarak omzunu silkti Wooyoung ve kafasını arka tarafta oturan San'ı görmek için çevirdi. Parlıyordu yine.

Geçen bir haftada Wooyoung San'ın eğlenceli ve kafa dengi biri olduğunu öğrendi. Wooyoung arada pot kırıp çocuk gibi mizirdanıyorudu -Neden mi? Hadi ama daha olgunlaşmamış biriydi kendisi- ve San bunu her seferinde yumuşak bir gülümsemeyle ve terbiyeli olgun tavırlarıyla idare ediyordu. 

Açıkçası Wooyoung San'ın kimliğini kontrol edip aynı yaşta olduklarından emin olmak istiyordu.

Geçen bir aydaysa, Wooyoung, San'ın gece geç saatlerde veya sabahın ilk ışıklarında geldiğini fark etti. Bazense hiç gelmiyordu. Bu durumdan rahatsız değildi, karanlıkta kendisiyle beraber birinin daha varlığını hissetmeden uyumak güzel şeydi.

İkinci aydaysa uykusuzluğunun nedeni olmuştu bu durum. Nereye gidiyordu? Odasında değilse nerede kalıyordu? Bu düşüncelerini hiç söylememişti. (Aslında şaşırtıcıydı çünkü aklına geleni hemen söyleyiveriyordu.) Gerçi cevabı gözlerinin önünde, San'ın beyaz tuval gibi boynunda duran morlu izlerdi. 

Sormaya da cevabını duymaya da korkuyordu. San'ın kayıtsız kişiliğiyle o soruları hiç dert etmeden cevaplayacağı bir gerçekti. Fakat boynundaki ve göğsündeki izler yeterince gerçekçiydi ve Wooyoung o detayları öğrense zihninin neler hayal edebileceği aklına her düştüğünde kanı donuyordu.

Bu durum Yeosang'ın ertesi güne teslim edilecek ödevi hatırlatmasına kadar sürdü. Wooyoung özellikle İngilizce olmak üzere pek de parlak bir öğrenci değildi. İşte bu yüzden bilerek ya da bilmeyerek uyuyup duruyordu derslerde ki muhtemelen San'ın varlığını da böyle fark etmemişti.

"Neden stresli görünüyorsun?"

Odanın diğer sahibi içeriye girdiğinde Wooyoung karşısındaki görüntüyle yutkundu. Havluya sarmadan önce saçlarından sular damlıyordu. Siyah ıslak saçları ve al al yanakları yeterince etkileyici değilmiş gibi üstsüzdü ve yumuşak teninin üzerinden su damlaları tehlikeli derecede gevşek bağlanmış eşofman altına doğru yol çiziyordu.

Wooyoung farkında olmadan elleriyle kendini yellerken bakışlarını kaçırarak mırıldandı:

"Nasıl giyinmen gerektiğini bilmiyor musun?"

"Tişörtümü almayı unutmuşum prenses." dedi San ve yatağında duran tişörte uzanırken alayla kıkırdadı.

Koridoru yarı çıplak mı dolanmıştı yani?

"Prenses?" Wooyoung homurdandı.

"Niye ki, az önce ağzın sulanıyordu."

"Hah, övgüme değmeyecek kadar zayıf bir fizik. " dedi Wooyoung alayla, elindeki kalemi çevirip havalı görünmeye çalışıyordu.

Utanmıyordu yalnızca bir anda paniklemişti. Neden bir erkeğin vücudundan etkilensindi ki? San'ın kibar yüz hatları eski Kore imparatoriçeleri gibi güzeldi, her nasılsa bir ersellik hakimdi fakat vücudu kesinlikle bir erkeğindi. İyi şekillenmiş figürü ve kendisi kadar olmasa da belirgin kasları vardı.

Peki öyleyse neden başka bir erkeğin vücudu onu heyecanladırmıştı?

"İngilizce ödevi mi bu?" artık tamamen giyinik olan San Wooyoung'ın baş ağrısının sebebine doğru eğilirken sordu.

"Öyle... ıslatacaksın şimdi kağıdı." uyardı Wooyoung, San'ın ıslak saçlarına bakarken.

İki aydır aynı odayı paylaşıyorlardı ve San'ın bir çok alışkanlığını fark etmişti: İlki geceleri odaya gelmemesi (Artık ne yaptığını Tanrı bilir), bir diğeri de saçlarını kurutmuyor oluşuydu.

"Şöyle durmaya devam edersen hasta olacaksın." bu Wooyoung'ın endişelerini dışa vurmaya karar verdiği ilk andı.

San bakışlarını bir süre Wooyoung'ın üzerinde tuttu ve "O halde kurut benim için." dedi.

Şimdi bakma sırası kendisindeydi. Gözlerini, kırpıştırıp karşısında çocukça bir gülümsemeyle kendisine bakan adamda gezdirdi.

"Hayır?.."

"Ödevine yardım ederim."

"Böyle bilgili miydin sen ya?"

"Sadece biraz iyiyim o kadar yani en azından dersleri uyku saati olarak kullanan birilerinden iyiyim."

Wooyoung dudaklarını birbirine bastırdı. San onu fark etmişti. Aslında sakladığı bir şey değildi uyuması ama San'ın görmüş olması gerçeği canını sıkmıştı. Fakat uyuduğu ve yardıma ihtiyacı olduğu da bir gerçekti.

"Anlaştık."

Ve tek seferlik kontrat imzalandı.

_______;_______

ersellik: Erdişilik anlamında bir söz. Hem kadınsı hem erkeksi.

perhaps,you | woosan [Tr Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin