last night i dream that somebody loved me- low
×kedilerden nefret ederim, çok güzelledir. gerçekten, bir bakışları ile tüm insanların saygıyla eğilmelerini sağlayabilirler. kediler, insanlara kafayı yedirirler. koca koca gözlere sahiplerdir. ama önemli olan, asıl değerli olan bakışlarıdır. tavırları bilir, her şeyi bilir. kendilerinin ne olduklarını ve ne olabileceklerini bilirler, değerlerinin farkındadırlar ve bu uğurda değerlerini ustaca kullanmaktan çekinmezler. onlardan nefret ederim çünkü, onlar sahip olmak istediğim her şeye sahiplerdir. akılları yoktur, düşünceleri yoktur. belki vardır fakat varsa ne diye biz değillerdir? bilmiyorum. önemli de değil. aslında, pek önemli değil. önemli olan, etkiye sahip olmaları. hiçbir şey yapmadan bir şeyler başarmaları. çok uzun zaman geçti, hatta başıma daha önce hiç gelmedi. kaynağım budur belki de, bir kedi olamamam.
gözleri bir kediyi andırıyor, benim kedimi. küçükken, herhalde altı yaşında vardım yoktum, evimin bahçesine güzel bir kedi gelirdi. o zamanlar kedilerden nefret etmezdim, o zamanlar bir şeyden nefret edecek kadar büyümemiştim. kafam masallardan başka bir şeye çalışmazdı. sahte mutluluklara gülerdim. aynı şimdi olduğu gibi fakat o zaman, bilmiyordum sahte olduklarını. ondandır belki de iyilik diyordum, kediler diyordum, sevgi diyordum. masallar, masallar ne güzeller diyordum. mutluluk ne güzel şey ve yaşam, hayat, huzurlu yaşanabilir diyordum.
şimdi ise insanı duygular ele geçirdi beni, kaygılarımın beni yönetmesine izin veriyorum ve kabul etmeliyim, düşüncelerimin hepsi palavradan ibaret.
gerçeği bilmiyorum, kimse gibi, acıyı biliyorum, herkes gibi.
ne diyorum böyle? dememeliyim, kimseye, hiçbir şey dememeliyim. her bir sözüm yalanken ağzımı bile açmamalıyım, çünkü anlamazlar, insanlar yalanlarımın bir nedeni olduğunu ve sadece kaçtığımı anlamazlar. ne denli nefret ettiğimi bilmezler gerçeklerden. insanlar ve kediler, bilmezler beni. beni kimse bilmez. izin veremiyorum.
kişiliğin kültürden ibaret olduğunu düşünen insanlar tarafından ele geçiriliyorum. çok üzgünüm, pişman, anlamaya çalıştığım için çok pişmanım. başarmak istediğim şeyler olduğu için de çok pişmanım. cahil olduğum için de çok pişmanım. masallar, mutluluk, yaşam, iyilik, kediler ve sevgi. sahip olabilseydim, pişmanım, isteklerimden çok pişmanım ve etrafımı beni anlamamak için bizzat uğraşan insanlarla doldurduğum için de çok pişmanım.
kediler, min yoongi, kedilerden nefret etmediğim zamanlardaki kedime benzer. onun bana ait olduğu ve benim ona ait olduğum kedime. onun için şaklabanlıklar yaptığım, benim için oradan oraya koşturup gerçek olmayan sevgisini bir köpek gibi yanağımı yalayarak gösterdiği kedime. gözleri benzer sadece, tavırları benzemez. min yoongi masallara benzer, bu yaşımda da inanabileceğim türden olanlara. iyiliğe benzer, umut etmemi sağlayan. sevgiye benzer, şeker sesli kadının söylediklerine. mutluluğa, yaşama ve hayata benzer. birilerini güldürmeyi başaran ve kalplerini huzur dolduran.
min yoongi aslında, bir aynaya benzer. daha üst bir durumda olan benden değil, daha kırılmamış olan altı yaşıma benzer. ama işin özünde aynadır, ve min yoongi benim aynımdır.
ve min yoongi, bir kedi değildir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
incilerim vardır, isteklerim kadar değerli
Fanfictionanlık sancıların eseri, bir dolu yanlış.