Kaçış

63 8 10
                                    

Tek düşünebildiğim şey bir kaçış planı bulmaktı. Ona karşı olan duygularımı boş vermek en iyisi, çünkü ortada kurtarılacak bir dünya ve mutlu etmem gereken insanlar var.

Biraz düşündüm, acaba.. onu kandırarak mı kaçsam yoksa.. gizlice mi? Sonradan kandırmanın saçma bir fikir olduğunu düşündüm çünkü onu kandırdığımı anlayınca bana epey kinlenir.

O gelene kadar bekledim. Her şeyi o geldikten sonra uygulamayı planlıyordum. Birkaç dakika daha bekledikten sonra geldi. Bana aşağılayıcı bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Ama pek aldırmadım.

"Buraya seni hangi rüzgar attı?" Dedi. Ben de sadece sırıttım. Yani.. ilaçsız bir şey hissetmem sanıyordum ama hafif de olsa bir şeyler hissediyorum.. galiba pat diye gidivermiyor ya da bu geçici bir şeydi? Aman neyse, o an tek önemli olan şey oradan kaçmam gerektiğiydi.

"Bir şeyler planlıyorsun değil mi? Cidden çok kötü rol yapıyorsun." Deyip aşağılayıcı bir kahkaha da attı. Ben de "tm" dedim. Yani ne denilebilir ki buna?

"Beni ciddiye alsana sen. Beni kandırabileceğini mi sanıyorsun?" Diye sordu. Ben de "Seni kandırmaya bir niyetim yok. Niye kandırayım ki? Şizofren falansın galiba." Dedim. Birkaç keko sözleriyle yaptığımız atışmanın ardından tam o gidecekken kapıdan hızlıca koştum. Çünkü aklıma bir plan gelmemişti.

Fikirlerim ve duygularım çok çabuk değişiyor. Bipolar falan mıyım acab- HAYIR HAYIR KORKMAYIN BENDEN ŞAKA YAPTIM-

Öhöm, her neyse. Ciddiyetimizi bozmadan devam edelim. Çok hızlı koşuyordum. Anladığım kadarıyla benim peşimden gitmeleri için birkaç asker yollamıştı. Ama ne acı, hepsi boşunaydı çünkü bir çita kadar hızlı ve zarif bir şekilde koşuyordum. Hayır, bir egoist değilim.

Tam dışarı çıkacakken içimden "Neden görmediğim yerlere de bakmayayım?" Dedim ve geri koştum. Cidden bipolar olabilirim y- HAYIR HİKAYEDEN ÇIKMASANA

Koşarken fazla ses çıkardığımın farkındaydım ve benim peşimde olan askerler de beni bulmaya çalışıyordu. O yüzden sakin adımlarla saklanacak bir yer bulmaya çalıştım. Veee bingo! Bulmuştum bile!

Depo gibi bir yere girmiştim- hatta deponun ta kendisiydi.. o hain depo.. geçmişte onun yüzünden yakalanmıştım.. ama tekrardan öyle bir şey olmayacağından 99,9% eminim!

Depoda Red Army'nin üniformaları vardı. "Belki asker kılığına girerek askerlerin arasına karışabilirdim. Aslında.. iyi fikir!" Dedim içimden. Dediğim gibi üniformayı giymeye başladım. Aslında altına giyebileceğim kırmızı bir şeyim yoktu yanımda fakat depoda bir tane kırmızı kazak buldum. Bu sayede sıkıntı çıkmamıştı. Şanslı sayılırdım.

Sakin adımlarla, kapıyı yavaşça açtım. Koridorda güvenlik kamerası olduğunu biliyordum bu yüzden oradan uzaklaşmam gerekiyordu. Red Army askerleri ve Red Leader benim peşimdeyken Red Army merkezini gezmek çok aksiyonlu, değil mi? Bence de.

Yanıma hava soğuk olur diye bere de getirmiştim. Tuvalet de çok uzakta değildi zaten. Kızlar tuvaletine doğru koştum ve gördüğüm ilk kabine anında girdim. İlk olarak kafama beremi taktım. Böylece tanınma olasılığım daha az olacaktı.. tabii beni görecek kişi Red Leader değilse.

Sonra yanımda taşıdığım siyah maskemi taktım. Çok havalı olduğumdan emindim o an. Saçımı saldım ve tuvaletten çıktım. Aynaya baktığımda "Herhalde kolayca tanınmam." Dedim içimden ve tuvaletten sakince çıktım.

Artık merkezin içini gezebilirdim. Bir üst kata çıktım. Çünkü oradaki şeylerin bazılarını görmedim. Laboratuvar vardı. En çok merak ettiğim yer de orasıydı. Fakat girmem için şifreyi girmem gerekiyordu.. ne olabilir diye düşündüm.

Sonra arabasının plakasının şifre olabileceğini düşündüm. Veee tabii ki de çok zekiyim, doğru çıktı.

İçeri girdiğimde bir sürü deney tüpü ve malzeme vardı. Hepsine dikkatlice baktım. Rengarenk duruyordu. Ortam hoşuma gitmişti. Ancak laboratuvarın içinde bir kapı vardı. Orayı epey bir merak etmiştim.

Oraya girmek için elimi okutmam gerekiyordu. Elbette ki kabul etmeyecekti ve büyük ihtimalle alarm sistemi devreye girecekti. Bu yüzden hiç bulaşmak istemedim. Ama merak ediyordum. "Daha sonra bakarım." Diyerek laboratuvardan çıktım.

Bu kadar risk aldıktan sonra normal koşullarda çoktan buradan gitmiş olmam gerekirdi ama çok meraklı olduğum için gezmeye devam ettim. Etrafa bakındım, çok güzel ve bakımlı görünüyordu. Koridorlar tertemizdi, her yer tertemiz.. Red leader'ın bu kadar titiz olduğunu bilmiyordum.

Sonra bir asker geçerken bana selam verdi. Öylece kalmıştım ama hemen kendimi toparlayıp "Selam." Dedim. Bana baktı ve "Yeni olmalısın, seni buralarda hiç görmemiştim." Dedi. Ben de bunu onaylayarak başımı salladım.

"Red Leader bu emri bana vermedi ama kendi isteğimle seni gezdirmek ve merkezdeki yerleri tanıtmak isterim. Tabii istersen!" Dedi. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Ben de "Tabii, teşekkür ederim." Dedim ve bana etrafı göstermeye başladı.

Acaba Red Leader şu an beni bir oyuna mı düşürüyor yoksa bu asker cidden saf mı diye içimden soruşturuyordum. Bana her odanın amacını detaylı bir şekilde anlatıyordu. Belki bunlar ileride cidden işime yarayabilirdi. Ki zaten çoğunu çoktan biliyordum.

Sıra sizin de bildiğiniz üzere oldukça merak ettiğim yere geldi. Laboratuvar. Evet. İçeri girdik ve bana bunların hangi amaçla kullanıldığını ve Red leader'ın gelecekte bu iksirlerle ne yapacağını söyledi.

Sonra ona "Şey.. şu kapının ardındaki şeyleri cidden merak ediyorum! Orada neler oluyor?" Diye sordum. Bana baktı ve "Orada denekler var." Dedi. Ben de öylece kaldım. Benim öylece kaldığımı görünce şöyle dedi;
"Red leader bu denekleri dünyayı ele geçirdiğinde kullanacak. Bize karşı çıkan insanlara karşı onları kullanacak vesaire."

İçimde hemen onları bir kurtarma isteği oluşmuştu. Aynı şekilde bu askerin merkez hakkında her şeyi bilmesi garibime gitmişti. Yani bilmiyorum..

"Soruma cevap verdiğin için teşekkür ederim." Dedim. Bunu dememle laboratuvardan çıktık. "Öbürleriyle tanışmak ister misin?" Diye sordu bana. Burada utangaç kız rolünü oynayacaktım böylece askerlere yakalanmadan buradan kaçacaktım. "B-bilmem." Dedim. O da isteyip istemediğimi soruşturmadan direkt kolumdan tutup "Hadi, utangaç olmasa!" Dedi ve koştu.

Hepsi ayrı ayrı yerlerdeydi. Ama o nedense bir yeri hedefleyerek oraya doğru yürüyordu. 3 kişilik bir grubun yanına getirdi beni. Belli ki o da bu grubun 4. kişisiydi. Hepsi kendini tanıttı ve beni buraya getiren asker "Senin Blue leader olduğunu biliyoruz." Dedi. Bu nasıl olabilir.. diyemem çünkü o kadar güvenlik kamerası var.

Sonum gelmiş miydi bilemiyordum fakat bir şey yapacak gibi durmuyorlardı. "Merak etme, senin burada olduğunu Red Leader'a bildirmeyeceğiz. Gizlice de olsa biz de onu sevmiyoruz." Dedi. Buna inansam mı yoksa inanmasam mı diye sorguladım içimden.

"Peki.. şimdi n'olcak?" Diye sordum. O da "Eğer denekleri salmamıza yardımcı olursan seni serbest bırakırız." Dedi. Eee tam amacım da buydu zaten benim. "Bunu çok isterim!" Diyerekten onayladım.

Acaba oyuna mı getiriliyordum yoksa bu kızlar cidden benim tarafımda mıydı? Hiç bilmiyorum.. yakında öğreneceğiz sanırsam.

Kötü YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin