Başarısız Baskın

63 9 13
                                    

Blue Army merkezine doğru yürümeye başladım. Hâlâ aklımdaydı, hani nasıl unutabilirim ki zaten. Her neyse, oraya ulaştığımda askerim Mike, olanlar hakkında meraklı görünüyordu. Bana "Ne oldu?" Diye sordu. Öyle kala kalmıştım.

"Hiçbir şey olmadı, merak etme." Dedim. O da "Eğer oraya gittiyseniz bir şey olmuştur, efendim." Dedi. Beni sorgulamaya çok meraklıydı, kendisini severim ancak o anda konuşacak havamda değildim. Ona "Sonra anlatırım." Dedim. O da "Peki efendim." Diyerek gitti.

Ofisime vardığımda hemen masamın çekmecesini açmaya yeltendim. Çünkü ilaç almam gerekiyordu. Masanın üzerinden bir kağıt düştü. Kağıdı yerden aldım. Kağıtta, Red Army hakkında yaptığım bir plan vardı. Ama sorun şu, yaptığım plan 2013'e aitti. Şaşırdım, çünkü bunca zaman önüme çıkmayıp şimdi çıkması ilginç ve şaşırtıcıydı. "Amaan önemli değil artık bunu uygulasam da işe yaramaz." Deyip kağıdı buruşturarak çöpe attım.

Ardından çekmeceyi açtım ve ilaç kutusunu aldım. Almazsam duyguları hiçbir şekilde hissetmeyecektim, Red Leader'a olan aşkımı bi- dur biraz.. "Eğer ilaç almazsam Red Leader beni sevmiyor diye bir derdim olmaz!" Diye bağırdım. En azından kimse duymadı.. değil mi?

Her neyse ilacı çekmeceye geri koyarak bilgisayarımı açtım. Çünkü canım sıkıldı- ve şey bilirsiniz- oyun oynamak güzel hani.

Ben 7 saat boyunca kesintisiz oyun oynamaya devam ederken kapı çaldı. "Gir." Dedim. Kapıyı çalan kişi Mike idi. İyi olup olmadığımı sordu. Ben de "İyiyim, sağ ol." Dedim. Biraz durgun duruyordum elbette çünkü ilaçlarımı kasten almamıştım bildiğiniz üzere.

"Red leader size kötü bir şey mi dedi? İyi olduğunuzdan pek emin olamadım o yüzden. Biraz durgun duruyorsunuz, tabii cevaplamak istemezseniz siz bilirsiniz." Dedi Mike bana. Ben de "Hayır cidden sorun yok, sadece ilaçlarımı almadım-" dedim. O da "Ama almalıs-" derken sözünü kestim ve "Hadi aşağıya inelim." Dedim. O da çaresizce bunu onayladı.

Aşağıya indiğimizde bazı askerler kart oyunu oynuyordu. (😳)
Bazıları entelektüel konuşmalar yaparak beyinlerini tazeliyordu, bazıları da öyle takılıyordu. Konuşma yapma zamanı gelmişti, Red Army'yi indirecektik (😈)

"Millet, buraya bakın! PLAN YAPMA ZAMANIMIZ GELDİ" diye bağırdım. Onlar da şok böyle, çünkü uzun zamandır onlara bir şey yaptırmıyordum. 2 saniyede çevremde toplandılar. Onlardan beni takip etmelerini istedim, plan yapmak için ayrı bir odamız vardı. Evet bunun için ayrı bir odamız var çünkü zevk işi yani.

Onlara plandan bahsettim. Mesela, nasıl onları oyuna getireceğimizden vesaire. Sonuçta onun benden nefret etmesi ya da beni sevmesi benim için bir anlam ifade etmeyecek diye düşünüyordum. Onlara anlattığımda hepsi çok heyecanlı görünüyordu. Mike şaşırmıştı. Bunu benden hiç beklemiyor gibi görünüyordu. Yani ben de o olsam ben de beklemezdim.

Red Army merkezini bugünlük son bir kez daha görmek istiyordum. Çünkü.. o da zevk işi, sorgulamayın, teşekkürler. Yaklaşık 1 saat sonra kendi ordumun merkezinden çıktım ve arabaya binip yola koyuldum. Elbette arabayı saklayacaktım ve oraya gizlice girecektim. Benim bunun için özel taktiklerim var, merak etmeyin.

Oraya yakınlaşınca arabayı kimsenin göremeyeceği bir yere park ettim ve merkeze doğru yakınlaşmaya başladım. Etrafıma bakındım ve kimsenin beni görmediğinden emin olmak istedim. Bundan emin olduğumda gizlice.. bir yerlerden atladım işte. Bu sefer denk gelen yer.. bekle.. OFİS Mİ-

Paniklemiştim çünkü bunu hiç hesaba katmamıştım. Tam geri çıkmaya yeltenirken kapı açıldı.. bu.. bu Red Leader'ın tam kendisiydi 😳

"Demek öyle ha?" Dedi bana bakarak. Dona kalmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. "Ben en iyisi geri gideyi-" derken o da "Yoo" dedi ve kolumdan tuttu. Ne yaşadığımı bilmiyordum o an, her şey çok ani oluyordu.

"Seni buradan aşağı atmak isterdim ancak çok kaşınıyorsun o yüzden bunu yapsam gene içimde kalır." Dedi. Tam bir keko. Kaçmaya çalıştım ama gene başarısız bir denemeydi. Kolumu çok sıkı tutuyordu. Sonra cebinden aniden bir bez çıktı. Tıpkı filmlerdeki gibi bir sahne ile karşı karşıyaydık gene. Bayıltıcı ilaç vardı tabii ki. Ağzımı ve burnumu o bezle kapadı, böylece bayıldım. Kesin çok daha fazla şey olmuştur ama ben bu kadarını hatırlıyorum.

Uyandığımda hiç bilmediğim bir yerdeydim. Gizlice birçok odayı gezmiştim ama bu odayı ilk kez görüyordum. Zindan falan olmadığı kesindi. Küçük bir odaydı. Penceresi olmayan, daracık bir oda...

Odaya girip "Demek uyandın." Dedi bana. Sadece öylece baktım ona. Tek bir kelime bile etmedim. İçeri doğru birkaç adım daha atıp odanın kapısını kapattı. "Ne planlıyorsun bilmiyorum ama belli ediyordun. Bir şeyler planladığını tahmin etmiştim." Dedi bana. Ne diyeceğimi bilmiyordum, yani evet bir planım var ama onunla konuşurken öyle bir şey aklımdan bile geçmiyordu.

"Bir şey planlamıyordum.. yani öylesine girdim." Dedim. Tabii niye bana inansın ki, ben de inanmazdım şahsen. "Hıhı aynen." Dedi bana.

"Az bekle, geliyorum birazdan." Deyip çıktı. Kapıyı da kilitlemeyi ihmal etmedi. Acaba ne yapacaktı, sonum ne olacaktı diye soruşturuyodum içten içe.

(Uhh evet kimse okumayacak ama eski hikayelerimi okuyayım derken ilk bunu okumaya karar verdim. Fena olmamış diyerekten de devamını yazmaya karar verdim. Okuyan varsa da umarım beğenir,,, SEE Y'ALL LATERRREW)

Kötü YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin